Türkiye’de barış tartışmalarının yeniden gündeme geldiği bir dönemde, “Barış İçin LGBTİ+ İnisiyatifi” 10 Ekim Ankara Gar Katliamı’nın 10. yıldönümünde dokuz şehirde eş zamanlı basın açıklamalarıyla kamuoyuna seslendi. İnisiyatif, devletin “Terörsüz Türkiye” söylemine karşı “Demokratik Toplum ve Barış Süreci” anlayışını savunarak, barışı güvenlikçi politikaların ötesinde toplumsal adalet, eşit yurttaşlık ve özgürlükle birlikte yeniden düşünmeye çağırdı.
“Barış İçin LGBTİ+ İnisiyatifi” sözcüsü Halis, Ercan Jan Aktaş’ın sorularını yanıtlarken, Türkiye’de “barış” kavramının devlet politikalarında askeri ve polisiye bir meseleye indirgenmesine dikkat çekti. Halis, “Barışın yalnızca silahların susmasıyla değil, kimliklerin eşit tanındığı bir demokratikleşme süreciyle mümkün olabileceğini” vurguladı.
Kürt Özgürlük Hareketi’nin “Demokratik Toplum ve Barış Süreci” yaklaşımının bu anlamda önemli bir alternatif oluşturduğunu belirten İnisiyatif, barışı “eşit yurttaşlık temelinde bir toplumsal dönüşüm” olarak tanımladı. Halis, “Onur Yürüyüşlerinin yasaklandığı, LGBTİ+’ların varoluşlarının hedef alındığı bir ülkede, demokratikleşmeden söz etmek mümkün değildir” dedi.
İnisiyatif, LGBTİ+ hareketinin antimilitarist ve feminist bir geçmişten geldiğini hatırlatarak, barışın inşasında LGBTİ+’ların yalnızca destekleyici değil, “kurucu özne” olduklarının altını çizdi. “Kim için barış?” sorusuna yanıt arayan İnisiyatif, barışın tüm kimliklerin güvenli, onurlu ve eşit bir yaşam kurabildiği bir düzeni gerektirdiğini savundu.
Barış İçin LGBTİ+ İnisiyatifi’nin programında üç temel hedef bulunuyor:
1. Görünürlük ve belgeleme: Çatışma, göç, yoksulluk ve ayrımcılıktan doğrudan etkilenen LGBTİ+’ların deneyimlerini kayıt altına almak ve kamuoyuna taşımak.
2. Katılım ve temsil: Barış süreçlerinde, parlamentoda, yerel yönetimlerde ve komisyonlarda LGBTİ+ temsiline yer verilmesini sağlamak.
3. Demokratikleşme hattı: Barışın yalnızca “sessizlik” değil, adalet ve eşitliğe dayalı bir toplumsal dönüşüm olduğunu vurgulamak.
İnisiyatif, bu hedefler doğrultusunda farklı şehirlerde yerel forumlar, diyalog toplantıları ve atölyeler düzenlemeyi planlıyor. Halis, “Barışın toplumsallaşması için yerelden örgütlenmek ve herkesin söz hakkına sahip olduğu bir zemin yaratmak istiyoruz” dedi.
Son olarak, barışın yalnızca devletler arası bir anlaşma değil, toplumun her kesiminde eşitlik ve adaletin yerleştiği bir yaşam biçimi olduğuna dikkat çekildi. “Kalıcı bir barış, Kürtlerin, LGBTİ+’ların, kadınların, Alevilerin, göçmenlerin ve tüm toplumsal kesimlerin kendini eşit ve güvende hissedebildiği bir hayat kurulduğunda mümkün olacaktır” denildi.