Barış Anneleri Meclisi, İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’nde yaptığı açıklamada, Meclis’teki “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” toplantısında yaşadıkları durumu anlattı.
Barış Annesi Nezahat Teke, komisyonda Kürtçe konuşma talebinin reddedilmesine tepki göstererek, şunları söyledi:
“Eğer kimliğim, dilim yoksa demek ki hala varlığım kabul edilmiyor. Kürt sorunu çözülecekse öncelikle anadil resmi dil olmalı, eğitim dili olmalı.”
Teke, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’u samimiyete davet ederek çözüm için anadilin resmi ve eğitim dili olarak kabul edilmesini istedi.
Bir diğer Barış Annesi Sultan Bozkurt, Türkçeyi yeterince bilmediği için kendini ifade edemediğini belirtti ve Abdullah Öcalan’a “umut hakkı” tanınmasının önemine dikkat çekti:
“Dilimize her türlü hakaret ve zorbalık yapıldı. Biz demokrasiyi, insan haklarını tanıyan bir devlet istiyoruz. Türkiye Devleti gibi bir devlet istemiyoruz.”
Havva Kıran ise devletin Kürtçeye tahammül edemediğini belirterek, barışın sağlanabilmesi için anayasanın Kürtlerin varlığını kabul edecek şekilde değiştirilmesi gerektiğini ifade etti. Kıran, “Adalet ve demokrasi istiyoruz. Kanın durdurulması için verilen mücadelede annelerin sorumluluğunu yerine getireceğiz. Kan kanla yıkanmaz, kan barışla yıkanır. Ömrümüz yettiği sürece barış isteyeceğiz” dedi.
⸻
İzmir’de Barış Anneleri’nden destek
İzmir Barış Anneleri İnisiyatifi de konuya ilişkin Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Ege Bölge Temsilciliği’nde açıklama yaptı. Açıklamayı yapan Barış Anneleri Meclisi üyesi Behiye Yalçın, şunları söyledi:
“Dilimiz onurumuzdur ve var oluşumuzdur. Kanın dökülmesini istemiyoruz. Kürt anneleri cenazelerinin başında bile barış istediklerini söylediler. Anneler kendi gönüllerindeki derdi ancak kendi dilleri ile anlatabilirler. Kürt anneleri ne çektiğini ancak bu şekilde anlatabilir.
Ellerimizi barışa uzatalım diye kuruldu. Onlar da barışa adım atsın istedik. Biz annelerimizin arkasındayız. İmralı Cezaevi’nin kapıları açılsın, tecrit kaldırılsın istiyoruz. Olumsuz sözler duymak istemiyoruz. Barış olsun ve silahını yakanların da söz kurmasını istiyoruz. Biz burada siyaset yapılsın ve herkesin İmralı’daki barışın mimarı Abdullah Öcalan’ı ziyaret etsin istiyoruz.”