İktidar ortağı MHP, Alaattin Çakıcı’nın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik tehditlerine destek çıkarken, Barış akademisyenleri Sedat Peker’in kendilerine yönelik tehditleri cezasız kaldığı için Çakıcı’nın bu kadar pervasız davranabildiğini belirttiler.
SiyasiHaber
İktidar ortağı MHP, Alaattin Çakıcı’nın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik tehditlerine destek çıkarken, Barış akademisyenleri Sedat Peker’in kendilerine yönelik tehditleri cezasız kaldığı için Çakıcı’nın bu kadar pervasız davranabildiğini belirttiler.
Mahkeme Peker’in tehditlerini “ifade özgürlüğü” kapsamında gördü
Sedat Peker “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisini yayımlayan Barış Akademisyenlerini "Oluk oluk kanlarınızı akıtacağız ve kanlarınızla duş alacağız" sözleriyle tehdit etmişti. İstanbul Anadolu Adliyesi 20’nci Asliye Ceza Mahkemesi Peker’in tehditlerini “ifade özgürlüğü” kapsamında görerek hakkında beraat kararına hükmetmişti.
Çakıcı cezasızlıktan cesaret aldı
Barış Akademisyenleri, Peker’in kendilerine yönelik tehditlerine rağmen hakkında beraat kararı verilmesinden cesaret alan Çakıcı’nın Kılıçdaroğlu’nu tehdit etme cüretkarlığı gösterdiğini ifade ettiler. Barış akademisyenleri, İktidarın yaşadığı yönetim krizinden dolayı mafyaya sığındığını da dile getiriyorlar.
Mezopotamya Ajansı’ndan Naci Kaya’nın görüştüğü barış akademisyenleri yaşananlara şöyle değerlendiriyor:
Özbudun: “Mafya kendini devlet olarak görüyor”
Barış Akademisyenlerinden Doç. Dr. Sibel Özbudun, Çakıcı’nın iktidarın aklından geçirdiği hakaret ve tehditleri dile getirdiğini ifade etti. 1990’lı yıllarda Kürt hareketinin tasfiyesini hedefleyen mafyanın tekrardan devreye sokulduğunu belirten Özbudun, “Daha önce gizli yürütülen devlet-mafya ilişkileri bugün artık mafyanın devlet adına konuşmasıyla açık açık yapılıyor. Mafya kendini devlet olarak görüyor. İşin ilginç tarafı iktidarı teslim edenler ya sessiz kalıyorlar ya da Mehmet Metiner’in televizyon ekranlarda düştüğü zavallılığa düşüyorlar. Yargı ise olan biteni uzaktan seyrediyor. Demek ki devlet-mafya ilişkileri devleti mafyaya tabi kılacak bir görünüme büründü” diyor.
“Ülke yönetimi mafya bozuntularına bırakıldı”
Çakıcı’nın tehditlerinin alenice yapılmasını “devletin iflası” olarak değerlendiren Özbudun, “Abdullah Çatlı’dan uzanıp, Peker’e, Peker’den Çakıcı’ya uzanan bir hat. İktidarın yönetemediğinin, giderek ülkenin yönetimini mafya bozuntularına bıraktığının göstergesidir. Susurluk’ta haykırdığımız gibi şimdi de hep beraber bu anlayışa karşı ses çıkarmamız gerekiyor” diyor.
Yargı gerekeni yapmadı
Peker tarafından tehdit edildiklerini anımsatan Özbudun, “Yargı o gün gerekeni yapmış olsaydı, Çakıcı bugün ana muhalefet partisinin genel başkanına bu tehditleri savuramayacaktı. Tehdit edildiğimizde iktidar mensuplarından tek bir kişi bile ağzını açıp ‘Peker yanlış yaptı’ demedi” diye konuştu.
“Toplum mafyatik ilişkilerle sindirilmeye çalışılıyor”
Barış akademisyeni Erdal Gilgil ise, toplumun mafyatik ilişkilerle sindirilmeye çalışıldığını belirterek, “Eğer bir yönetim krizi olmasaydı, tehdit söz konusu olamazdı. Bu tarz tehditlerin iktidar partisi tarafından korunduğunu gördük” diyor.
İktidarın küçük ortağı tehdit dilini devreye sokuyor
İktidarın reform söylemlerinden sonra tehditlerin artmasını değerlendiren Gilgil şöyle konuşuyor: “Hukuki açılımlardan bahsedilirken iktidarın küçük ortağı buna pek yaklaşmak istemiyor. Bunun önünü kesmek için tehdit dilini devreye sokuyor. Aslında iktidar partisini zor durumda bırakmaya çalıştığını düşünüyorum. İktidar partisinin önünde ‘40 katır mı, 40 satır mı’ gibi bir seçenek var. Eğer ülke mafyanın dilinden kurtulmak isteniyorsa, yapılması gereken evrensel hukuk normlarında aranmalı. Dün bize yapılan tehditlerin hesabı hukuk önünde sorulmuş olsaydı, bir partinin genel başkanı bu tehditlere maruz bırakılmazdı. Çözüm insan hakları temelinde hukuk üstünlüğüne dayalı bir yönetimdedir. Aksi takdirde çözümsüzlük ve tehdit dili giderek artacaktır.”