Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Diyarbakır Newrozu’nda yüz binlerce yurttaşa seslendi. Bakırhan, “Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun dört bir yanında Amed Newrozu’nda katılarak bizi onurlandıran değerli misafirlerimizin Newroz Bayramı’nı kutluyor, hoş geldiniz diyorum” diye sözlerine başladı.
Bakırhan, “Ortadoğu’nun nabzı bugün Amed Newrozu’nda atıyor. Bugün sadece Ortadoğu değil, dünyanın her tarafında gözler Amed meydanındadır, Newroz meydanındadır. Çünkü Amed Newrozdur, Newroz Amed’dir. Siz Newrozsunuz.” diye konuştu.
‘Bu çağrı bir milattır’
Abdullah Öcalan’ın çağrısını dair konuşan Bakırhan, şunları söyledi:
“Mezopotamya ve Anadolu’da düğümleri çözüp, tarihi yeniden başlatma çağrısıdır. Sayın Öcalan 1993’te başladığı demokratik çözüm yürüyüşünde en tarihi adımı 27 Şubat’ta asrın çağrısıyla attı. Bu çağrı yüzyıllardır direnen, on yıllardır demokratik çözüm mücadelesi veren bir halk gerçekliğinin dile gelişidir. Bu çağrı Mezopotamya ve Anadolu’da düğümleri çözüp, tarihi yeniden başlatma çağrısıdır. Mezopotamya ve Anadolu halklarının birlikte yaşam manifestosudur. Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın özü demokratik uzlaşmadır. Bu çağrı bir milattır ve bu çağrının sahibi siz Amed meydanındaki onurlu halkımızdır.
Sizler nice büyük bedeller ödeyerek muhteşem bir zaferin eşiğine getirdiniz bizleri. Tarihsel bir sorundan, tarihsel bir barışa ve çözüme doğru yol alıyoruz. Tarih boyunca Türkler ve Kürtler, birlikte yaşamın kapılarını birbirine açtı, kaderlerini ortak kıldı. Ancak son yüzyılda bu kardeşlik duvarlarla, ayrımcılıkla sınanmaya çalışıldı. Bin yıl önce Anadolu kapılarını açan bir halk, yüzyıldır kapının berisine konuldu. Artık bu ayrıştırıcı tarihe son verme zamanı geldi. Çözümü Türklerle Kürtlerin ortak geçmişinde ve geleceği birlikte inşa etme kararlılığında arıyoruz.”
‘Türkiye’nin sınırları dışındaki Kürtler tehdit değildir’
Türkiye’nin sınırları dışındaki Kürtlerin, Arapların ve Türkmenlerin, sadece komşu değil, soydaş ve akraba olduğunu kaydeden Bakırhan, şöyle devam etti:
“Bu halklarla kuracağımız sağlam ilişkiler, sadece Türkiye’nin barışı için değil, tüm Ortadoğu’nun huzuru için de hayati öneme sahiptir. Hatırlatmak isterim ki, Türkiye sınırları dışında yaşayan Kürtlerle hasımlık değil, hısımlık yapmalıdır. Karşıtlık Türkiye’ye kazandırmaz. Ancak, kardeşlik ve diyalog Türkiye için büyük kazanımlar sağlar. Özellikle Suriye’deki siyasal denklemin yeniden şekilleneceği bir dönemde, Kürtlerle diyalog kurmak, Türkiye’ye uzun vadede büyük faydalar sağlar.
Unutmayalım, Türkiye’nin sınırları dışındaki Kürtler bir tehdit değil, bir barış fırsatıdır. Bu fırsatı doğru değerlendirmek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sorumluluğudur.
Değerli Türkiye halkları, demokrasi, hukuk ve barış bir şart değildir. Birlikte yaşamanın zorunlu çıkış yoludur. Nefes almak ne anlama geliyorsa, siyasi ve hukuki zeminin oluşması da bu süreç için hayati önemdedir. Adımlar karşılıklı atılırsa toplum sürece güven duyar. Güven birlikte yaşamanın mayasıdır. Bu sürecin başarısı, Kürt-Türk ilişkilerinin yüz yıl sonra bu defa eşitlikçi ve demokratik temelde güncellenmesiyle olacaktır.”
‘Bardağın dolu tarafına bakıyoruz’
Biz süreçle ilgili ısrarla bardağın dolu tarafına baktıklarını belirten Bakırhan, “İktidar ve devleti de bardağın boş tarafını doldurmaya davet ediyoruz. Barış bir yenme-yenilme değildir. Barış herkesin kazandığı en güzel bahardır. Newroz meydanındaki gibi, gelin bu baharın bir daha kışa dönmesine izin vermeyelim. Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’na 85 milyon olarak sahip çıkalım.” ifadelerini kullandı.
İmamoğlu’nun gözaltına alınmasını da gündeme getiren Bakırhan, şunları ekledi:
“Değerli halkımız, Ortadoğu sert bir türbülansa girdi, fırtına herkesi etkiliyor. Bizim derdimiz, bu türbülanstan nasıl sağ salim çıkacağımızdır. Ama iktidar, hepimizin içinde olduğu uçağı kayyumlarla, baskılarla, muhalefeti susturarak, daha şiddetli türbülanslara sürüklüyor. 27 Şubat rotasından çıkaracak adımlar atılıyor. Bu yanlıştan iktidarı vazgeçmeye çağırıyoruz. Barış ve demokratik toplum halkları ayrıştırarak olmaz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanını gözaltına alarak, Kent Uzlaşısını kriminalize ederek, kayyım atayarak, Rojava’ya saldırarak barış ve demokratik toplumu oluşturamayız.”
‘Ufukta beliren barışı bu topraklara indirme zamanı’
Bakırhan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Biz siyasette ne onun ne bunun yanındayız. Demokrasi, adalet, eşitlik ve özgürlük değerlerinin yanındayız. Bizim yolumuz yanlış rotalara değil, demokratik, eşit, özgür bir yaşama çıkan 3. Yol’dur. 3. Yol’da yürümeye devam edeceğiz. Newrozun ruhuyla, Kawa’nın inancı, Mazlumun cesaretiyle yürüyeceğiz. Bu yolun sonu barıştır, bu yolun sonu demokrasi ve özgürlüktür. Yüzyıldır bu topraklar, barışa hasret kaldı. Şimdi, o barışın sesini duymanın, daha güçlü duyurmanın tam zamanıdır. Ufukta beliren barışı, bu topraklara indirme zamanıdır.”
(MA)