Yüksek Mahkeme, Yanardağ’ın ifadelerinin “silahlı terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini öven, meşrulaştıran ya da teşvik eden” nitelikte olmadığına hükmetti.
‘Kuvvetli suç belirtisi yok’
AYM kararında, Yanardağ’ın ifadelerinin bütün bağlamıyla değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı.
Mahkeme, “İfadelerin bağlamı içinde değerlendirildiğinde suç işlendiğine dair kuvvetli bir belirtinin bulunmadığı” sonucuna vardı.
Bu nedenle tutuklamanın kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlali anlamına geldiğine karar verildi.
Devlet 166 bin 500 TL tazminat ödeyecek
Yüksek Mahkeme, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek manevi zararlara karşılık Yanardağ’a 166 bin 500 TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
Kararda şu ifadeler yer aldı:
“Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik müdahale nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 166 bin 500 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.”
Fidan ve İnce’den karşı oy: “Tutuklama keyfi değil”
Anayasa Mahkemesi’nin Birinci Bölümü tarafından verilen karara üyelerden İrfan Fidan ve Muhterem İnce karşı oy kullandı.
Karşı oy gerekçesinde, “Başvurucunun açıklamasının PKK/KCK silahlı terör örgütünün kullandığı yöntemi haklı ve meşru gösterdiği dikkate alındığında, soruşturma makamlarının başvurucunun suç işlediğine dair kuvvetli belirti bulunduğu yönündeki değerlendirmesinin keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez” ifadeleri yer aldı.
Ne olmuştu?
Merdan Yanardağ, TELE1 televizyonundaki “4 Soru 4 Yanıt” programında AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun ‘çözüm süreci’ açıklamalarını eleştirmişti.
Ancak AKP Milletvekili Mehmet Ali Çelebi, programın yalnızca Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit hakkındaki bölümünü keserek sosyal medyada paylaştı.
Çelebi’nin paylaştığı kısa videoda Yanardağ’ın şu sözleri yer alıyordu:
“Abdullah Öcalan’a uygulanan tecritin hukukta hiçbir yeri yoktur. Kaldırılması lazım. Ailesi ve avukatı ile bile görüşemiyor. Böyle bir infaz düzeni olabilir mi? Abdullah Öcalan; çok kitap okuyan, siyaseti doğru okuyan, doğru gören, çözümleyen son derece zeki bir kişidir.”
Bu kesit kamuoyunda hedef göstermeye dönüştü ve savcılık soruşturması başlatıldı.
Oysa Yanardağ programda söz konusu cümlenin öncesinde ve sonrasında Öcalan’ı çözüm sürecindeki siyasal rolü bağlamında değerlendirmişti. Yanardağ, konuşmasında şunları da söylemişti:
“İmralı’ya baktığımız zaman, 70 yaşını geçmiş bir Abdullah Öcalan ve kabul etmek gerekir ki çok uzun süredir, 25 yıldır kesintisiz hapiste ve tecritte olan bir kişiden söz ediyorum.
Türkiye’de en uzun süre yatan siyasi mahkumdur. Normal infaz yasaları geçerli olsa aslında serbest bırakılması gerekiyor, ev hapsi vs. Abdullah Öcalan’a uygulanan tecritin hukukta hiçbir yeri yoktur. Kaldırılması lazım. Biz görmüyoruz, duymuyoruz, tartışamıyoruz. O izliyor mu izlemiyor mu bilmiyoruz.
Ama orada elinde rehin olarak tutmuşsun, adamla pazarlık yapıyorsun. Onun üzerinden tehdit savuruyorsun. Ailesiyle bile görüşemiyor, avukatlarıyla görüşemiyor. Böyle bir infaz düzeni olabilir mi? Abdullah Öcalan hafife alınacak birisi değil. Neredeyse cezaevinde filozof oldu çünkü okumaktan başka bir şey yapmıyor.
Siyaseti doğru okuyan, doğru gören, doğru çözümleyen son derece zeki birisidir.”
Bu açıklamaların ardından 25 Haziran 2023’te gözaltına alınan Yanardağ, 27 Haziran’da “örgüt propagandası” suçlamasıyla tutuklandı.
Yaklaşık 100 gün cezaevinde kalan Yanardağ, 4 Ekim 2023’te 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı ancak aynı duruşmada tahliye edildi.
