Anayasa Mahkemesi (AYM) CHP’nin HSK üye seçimlerine itirazını üç gün önce reddetti; dört üye karşı çıktı. Karara karşı çıkan üyeler AYM’nin kendi içtihatlarını yok saydığını ifade etti.
AYM 20 Mayıs tarihli TBMM Genel Kurulunda, Fuzuli Aydoğdu, Hakan Yüksel, Seyfi Han, Cengiz Aydemir ve Alişan Tiryaki’nin Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) üyesi olarak seçilmesiyle ilgili CHP’nin iptal başvurusunu görevsizlik gerekçesiyle reddetti.
İktidarın, hukuku siyasal rakiplerini tasfiye etme aracı olarak kullandığı ve bunu bir strateji halinde getirdiği dönemde AYM’nin Resmi Gazete’de yayımlanan gerekçeli kararı tepkilere neden oldu. AYM’nin aldığı bu kararla kendini feshettiğine dikkat çekildi.
Anayasal düzen açısından kritik bir kırılma
Akademisyen Hukukçu Tolga Şirin yayınladığı sosyal medya hesabında AYM’nin aldığı kararı “tehlikeli bir gelişme” ve “anayasal düzen açısından kritik bir kırılma” olarak yorumluyor. Şirin, “Dünkü kararla birlikte, Türk anayasa hukuku tarihinde emsali görülmemiş bir denetimsizlik alanına kapı aralanmıştır. Bundan sonra TBMM’deki çoğunluk, adını “parlamento kararı” koyduğu işlemlerle — neredeyse her şeyi — yapabilir. Ve hiçbir mahkeme bu işlemlere dokunamaz. OHAL KHK’larını adeta anayasa hükmünde kararname kılan bu sorunlu yaklaşım, şimdi olağan zamana teşmil edilmiş bulunuyor. İnanılmaz bir keyfîlik dönemindeyiz.”
Anayasasızlaştırma sürecinin devamı
Dem Parti Milletvekili Sezai Temelli ise yayınladığı sosyal medya mesajında AYM’nin kararını “Bu uzun süre önce başlamış olan anayasasızlaştırma sürecinin devamıdır” diye yorumluyor. Temelli, “AYM, HSK seçimiyle ilgili başvuruda kendi yetkisini kısıtlayan bir karar verdi. Eylemli içtüzük değişikliği içtihadından geri çekildi. Bu karar, denetimsizliğin kurumsallaşması anlamına geliyor. TBMM çoğunluğu artık “parlamento kararı” adıyla neredeyse her şeyi yapabilir. Yargı denetimi dışında kalan bu işlemlerle Anayasa fiilen askıya alınmış durumda. Bu uzun süre önce başlamış olan anayasasızlaştırma sürecinin devamıdır. Üstelik bu anayasasızlaştırma süreci AYM eliyle yapılıyor. En yüksek yargı organının denetimsizlik yolunu açması, sadece bugünü değil, geleceği de tehdit ediyor. Türkiye halklarına daha fazla kaybettirmeden bu sessiz ve tehlikeli anayasasızlaştırma süreci durdurulmalıdır.” çağrısında bulunuyor.
Hukuk siyasal rakipleri saf dışı bırakmanın aracı haline geldi
Siyaset Bilimci Kemal Büyükyüksel, AYM kararını “Lawfare” kavramı ile açıklıyor. Büyükyüksel yayınladığı sosyal medya mesajında “Lawfare” kavramını “hukuku siyasal rakipleri saf dışı bırakmanın aracı haline getirmek” olarak tanımlıyor ve muhalefetin bunu incelemesini öneriyor. Brezilya’da Lula-Bolsanora sürecinde yaşananları örnek gösteren Kemal Büyükyüksel, “Lawfare” tam da bu sessiz dönüşümün adı. Hukuk biçiminde işleyen bir siyasetsizleştirme süreci. Otoriterliği hukuk kılıfıyla normal bir şeymiş gibi yaşatma hali.” diyor.
