Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muižnieks Temmuz 2015’den bu yana Kürt illerinde uygulanan sokağa çıkma yasaklarının ve ‘terörle mücadele’ kapsamında düzenlenen operasyonlarının insan haklarına etkileri hakkında bir uyarı yazısı yayınladı.
Muižnieks’in 6-14 Nisan 2016 tarihleri arasında İçişleri Bakanı Efkan Ala; Adalet Bakanı Bekir Bozdağ; Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan başta olmak üzere bir çok devlet yetkilisiyle, ayrıca şu anda tutuklu bulunan Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı ile bir araya geldiği ziyaretinin ardından bugün yayınlanan yazıda, Temmuz 2015'den bu yana Kürt illerinde uygulanan sokağa çıkma yasakları, operasyonlar ve insan hakları ihlalleri konularına değinilerek temel insan haklarının ihlal edildiği ifade edildi.
Yazıda devlet görevlilerinin hesap verebilirliği konusunda Türkiye’de bir zihniyet değişikliğinin zorunluluğu olduğu ifade edilerek hem güvenlik güçleri tarafından işlenen insan hakları ihlallerinin devam ettiğine hem de geçmişte görülen cezasızlık durumunun bugün de işlediği belirtildi. Yetkililer varolan bu 'cezasızlık' haliyle mücadele etmeye çağrılarak kamuoyu önünde hataların ve insan hakları ihlallerinin kabul edilmesini gerektiği belirtildi. Ayrıca operasyonlardan etkilenen kentlerdeki yerel nüfusa yönelik kamulaştırma yaklaşımının 'çifte cezalandırma' olacağı ifade edildi.
Hazırlanan uyarı raporundan bazı önemli ifadeler şöyle:
"Sokağa çıkma yasaklarının uygulanması son derece ciddi insan hakları meseleleri doğurur. Bunların en önemlisi, yasakların Türkiye’nin uluslararası insan hakları yükümlülüklerine uygunluğunu belirleyecek olan iki esas kriter, yasallık ve orantılılıktır. 15 Temmuz 2016 sonrasına kadar geçen zaman içinde Türkiye resmi olarak AİHS’i askıya almadığı için; ki bu dönem en uzun sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı ve en ağır operasyonların yapıldığı dönemdir, bu tarihe kadar Türkiye’nin AİHS altındaki negatif veya pozitif yükümlülüklerine (esasa veya usule ilişkin) aykırı hareket etmesi kabul edilemez."
"Sokağa çıkma yasaklarını çevreleyen uygulamanın AİHS ve AİHM içtihadı anlamında “yasayla öngörülmüş” addedilemeyeceği konusunda Venedik Komisyonu ile tamamen hemfikirdir. Bunun önemli sonucu şudur: AİHS’nin çeşitli maddeleri altında korunan insan haklarından yararlanılmasına sokağa çıkma yasakları nedeniyle getirilen sınırlamalar otomatik olarak insan hakkı ihlali sayılabilir."
"İlaveten, Komiser, yetkililerin, vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamak için sokağa çıkma yasağını deleceklerini varsayan, sokağa çıkma yasağı olan bölgelerde eczane, süpermarket ve fırın gibi yerlerin açık kalmasını temin etmek amacıyla önlem aldıkları iddiası karşısında hayrete düşmüştür. Her durumda Komiser, sokağa çıkma yasağının uygulandığı alanlarda bu kadar uzun süre kalan sivillerin hukuku çiğnemeye ve temel ihtiyaçları için düzenli olarak evlerinden ayrılmaya mecbur bırakılmadan nasıl hayatta kalabileceklerini tahayyül edememektedir."
"Türkiye’nin Güneydoğu Bölgesindeki Terörle Mücadele Operasyonlarının İnsan Haklarına Etkilerine İlişkin Memorandum" isimli rapora bu linkten ulaşabilirsiniz.