Arnavutluk, Avrupa’da en fazla uluslararası yardım alan ülkelerden biri olma özelliğine sahip. Yolsuzlukla mücadele, demokratikleşme, bağımsız medya ve sivil toplumun güçlendirilmesi gibi hedeflerle büyük fonlar almış olsa da bu destekler, Arnavutluk halkının beklentilerini karşılayamadı. 2013 yılından bu yana başbakanlık görevini yürüten Edi Rama’nın yönetimi altında ülke, hızla modernleşiyormuş gibi bir izlenim verse de gerçekte sadece gösterişli gökdelenler ve genç Arnavutların Avrupa’ya göçü dikkat çekiyor. Uluslararası yardımlar ve yatırımlar, halkın günlük yaşamında köklü bir değişim yaratmadığı gibi demokrasinin derinleşmesine de anlamlı bir katkı sağlamadı.
Uluslararası Yardımlar ve Yolsuzlukla Mücadele: Yetersiz Sonuçlar
Rama’nın on yılı aşkın süredir devam eden iktidarı boyunca Arnavutluk, Orta ve Doğu Avrupa’nın çoğu ülkesinden daha fazla yardım aldı. Bu fonlar, yolsuzlukla mücadele, bağımsız medya ve güçlü bir sivil toplum inşa etme hedefleri doğrultusunda kullanıldı. Ancak, bu alanlarda elde edilen sonuçlar oldukça zayıf kaldı. Yardımların büyük bir kısmı ekonomik büyüme ve altyapı projelerine odaklanırken demokratikleşme süreci ve hukukun üstünlüğü gibi temel sorunlar geri planda bırakıldı.
Edi Rama’nın yönettiği hükümetin arka planına bakıldığında, hızla büyüyen inşaat sektörünün ve şehirlere yayılan lüks projelerin, Arnavutluk’un daha büyük yapısal sorunlarını gizlemeye yönelik olduğu görülüyor. Altyapı projeleri ve turizm yatırımları yüzeyde bir gelişme izlenimi yaratırken, halkın yaşam standartlarına önemli bir katkı sağlamaktan uzak.
Otoriterleşme ve Zayıf Muhalefet
Arnavutluk’un demokrasi yolundaki en büyük engellerinden biri, ülkenin yönetiminin giderek daha otoriter hale gelmesidir. Rama yönetimi, devlet yapısını büyük ölçüde kontrolü altına almış durumda. Siyasi yaşam ise parçalanmış ve zayıf bir muhalefet tarafından şekilleniyor. Muhalefet, büyük ölçüde eski liderlerin etkisinden kurtulamıyor ve yolsuzlukla suçlanan Sali Berişa ile İlir Meta gibi isimler tarafından domine ediliyor. Bu durum, Arnavut halkına gerçek bir alternatif sunmuyor.
Edi Rama, başbakan olarak halkın desteğini kazanmakta zorlanırken uluslararası çevrelerde güçlü bir imaja sahip. İtalya ile göçmenlerin tutulacağı merkezlerin kurulması ve bölgesel iş birliği alanındaki çalışmaları, Avrupa Birliği ve diğer dış aktörler tarafından takdir ediliyor. Ancak bu dış desteklere rağmen, Arnavutluk halkının büyük bir kısmı Rama’ya olumsuz yaklaşıyor. 2023’te yapılan bir ankete göre, halkın %49’u Başbakan’dan hoşlanmıyor.
Göç ve Genç Nüfusun Umutsuzluğu
Arnavutluk’taki ekonomik zorluklar ve demokratik eksiklikler, özellikle genç nüfusun geleceğini şekillendiriyor. Eurostat verilerine göre 2008’den bu yana yaklaşık 700.000 Arnavut Batı Avrupa’ya göç etti. Gençler, iş bulma ve daha iyi bir yaşam umuduyla yurt dışına yönelirken, bu durum, ülkenin kalkınma açısından büyük bir kayıp yaşamasına neden oluyor.
Dünya Bankası verilerine göre Arnavutluk’taki gençlerin % 27’si işsizken, % 25’i ne eğitimde ne istihdamda ne de mesleki eğitimde yer alıyor. Bu oranlar, gençlerin geleceğe dair umutlarının ne kadar kırılgan olduğunu ortaya koyuyor. Gençlerin büyük bir kısmı, Batı ülkelerine göç ederek daha iyi yaşam koşulları arıyor. Ancak bu göç, Arnavutluk’un kalkınma açısından ciddi bir kayıp yaşamasına neden oluyor.
Kısa Vadeli İnşaat Projeleri ve Uzun Vadeli Yoksullaşma
Başbakan Edi Rama, Arnavutluk’un başkenti Tiran’da kısa vadeli, büyük ölçekli inşaat projelerine öncelik veriyor. Bu projeler, görünür ve yüksek etkiye sahip olmalarına rağmen, uzun vadede Arnavutluk halkına kayda değer bir fayda sağlamaktan uzak. Kısa vadeli inşaat yatırımları, inşaat sektörüyle bağlantılı olan sınırlı bir elit grubun servetini artırmasına olanak tanırken, halkın genel refahına olan katkısı tartışmalıdır.
Arnavutluk’un ekonomik kalkınması için daha stratejik, uzun vadeli projelere ihtiyaç duyulmaktadır. Eğitim, sağlık ve iş gücü gelişimi gibi temel alanlarda yapılacak yatırımlar halkın yaşam kalitesini artırabilir ve gençlerin umutsuzluğunu kırabilir. Ancak Rama hükümeti, bu alanlar yerine yüksek görünürlük kazandıran inşaat projelerine öncelik vermektedir.
Yolsuzlukla Mücadele: SPAK ve Eleştiriler
Uluslararası kuruluşlar, Arnavutluk’taki yolsuzlukla mücadeleye büyük önem veriyor. ABD Dışişleri Bakanlığı, Temmuz ayında yayımladığı raporunda, Arnavutluk’taki hükümetin yolsuzlukla mücadelede ciddi zorluklarla karşı karşıya olduğunu belirtiyor. 2016’daki yargı reformuna rağmen, yolsuzluk, Arnavutluk’taki kamu alımlarında hala yaygın. Hükümetin üst düzey yetkililerinden bazıları yolsuzluk suçlamalarıyla ülkeyi terk etti veya yargılanıyor.
Örneğin Tiran’da planlanan 100 milyon dolarlık atık tesisi projesi, ciddi yolsuzluklarla anılan önemli bir davaya dönüşmüş durumda. Söz konusu davada yolsuzlukla suçlanan siyasiler suçlamaları reddediyor ve davayla ilgili olarak yalnızca “bireysel sorumlulukların” altını çiziyor.
Bununla birlikte, ABD destekli Yolsuzluk ve Örgütlü Suçlara Karşı Özel Yapı (SPAK), Arnavutluk’ta önemli bir yolsuzlukla mücadele aracı olarak görülüyor. 2019 yılında kurulan SPAK çok sayıda eski hükümet yetkilisini ve iş dünyası liderini suçladı. Ancak bu sürecin ne kadar etkili olacağı halen belirsizliğini korumaktadır.
Gelecek Yatırımlar ve Şeffaflık Gerekliliği
Önümüzdeki yıllarda Arnavutluk’a yapılacak büyük yatırımlar, ülkenin ekonomik geleceğini şekillendirecektir. Bu yatırımların şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine uygun şekilde yönetilmesi, ülkenin uzun vadeli kalkınması açısından kritik önem taşımaktadır. Arnavutluk, yalnızca büyük projelere değil, bu projelerin yönetilme biçimine de odaklanmalıdır.
Yolsuzluğun sistematik şekilde engellenebilmesi için SPAK gibi yapılarla birlikte, hükümetin daha kapsamlı reformlara gitmesi ve devletin her kademesinde daha fazla şeffaflık sağlaması gerekmektedir.
Rama ve Arnavutluk’un Geleceği
Arnavutluk’un geleceği, yalnızca kısa vadeli inşaat projelerine ve büyük yatırımlara odaklanarak inşa edilemez. Gerçek kalkınma, eğitim, sağlık ve şeffaflık alanlarındaki reformlarla mümkün olacaktır. Yolsuzlukla mücadelede daha güçlü adımlar atılmalı ve halkın gerçek ihtiyaçlarını karşılayan politikalar geliştirilmelidir. Aksi takdirde, Rama’nın gösterişli projeleri ve dikkat çeken inşaat yatırımları, Arnavutluk’un potansiyelini tam anlamıyla gerçekleştirmesinin önünde bir engel olarak kalmaya devam edecektir.