Tayyip Erdoğan’ın 2009’da Davos’ta ‘one minutes’ oturumunun moderatörlüğünü yapmasıyla Türkiye’de ünlenen Washington Post yazarı David Ignatius, Erdoğan’ın 15 Temmuz’dan iki ay sonra zamanın ABD başkan yardımcısı Joe Biden ile yaptığı 90 dakikalık görüşmenin yarısında Rıza Zarrab’ı bıraktırmak için dil döktüğünü ileri sürdü.
Washington Post’un ABD’deki askeri, istihbarat kurumları ile yakından ilişkili olarak bilinen yazarı David Ignatius, yazısında Erdoğan’ın zamanın ABD Başkanı Obama ile yaptığı son iki telefon görüşmesinde de yine Zarrab’ın serbest bırakılması için çaba harcadığını yazdı.
David Ignatius şunları yazdı:
Erdoğan’ın Zarrab’ın serbest bırakılması için gösterdiği gayretler ‘olağanüstü.’ Erdoğan, 21 Eylül 2016’da zamanın Başkan Yardımcısı Joe Biden ile BM görüşmeleri esnasında yaptığı görüşmenin 90 dakikasının yarısında Zarrab hakkında konuştu. Zarrab’ın serbest bırakılması ve zamanın New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara’yı kovdurmak için dil döktü.
Sadece Erdoğan değil, kendisi de Zarrab iddianamelerinin ilkinde TURGEV vakfına Zarrab’ın yaptığı bağışlardan dolayı giren Emine Erdoğan da Joe Biden’ın eşi Jill Biden’a yine Zarrab’ın serbest bırakılması için ısrar etti.
Zamanın Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise Ekim ayında zamanın Adalet Bakanı Loretta Lynch’i ziyaret ettiğinde yine Zarrab’ın serbest bırakılması gerektiğini ve aleyhindeki davanın ‘hiçbir kanıta dayanmadığını’ söyledi.
Erdoğan, dahası, bizzat Obama ile yaptığı son iki telefon görüşmesinde, Aralık 2016 ve Ocak 2017’de, Obama görevi bırakmadan önce yine Zarrab’ın serbest bırakılması için dil döktü.
Obama döneminin kıdemli yetkililerinden birine göre, Erdoğan’ın Zarrab ile ilgili bu ısrarının nedeni “düşüncemiz Erdoğan’ın bu dava ile ilgili obsesyonu, eğer dava devam ederse bu davadan gelecek bilgilerin Erdoğan ailesini ve sonunda kendisini zora sokacağı” idi.
Erdoğan Biden ile Eylül 2016’da görüştüğünde, Zarrab’ın savcısı Bharara’nın “garip bir şekilde” ‘Gülenistlerin oyuncağı’ olduğunu ileri sürdü.
Bütün gayretlere rağmen, Zarrab davası büyüyerek devam etti ve geçtiğimiz ay bir Bakan (Zafer Çağlayan) olmak üzere üç önemli Türk sanığı da iddianameye ekledi. Buna karşılık Bozdağ, Erdoğan’a karşı bir ‘darbe gayreti’ olduğunu söyledi.
Erdoğan, Trump’ın Zarrab’ı serbest bırakabileceğini umut etti ve ilk etapta Trump bu talebe sempati ile yaklaştı. Ama Mayıs ayında Erdoğan’ın korumalarının protestocuları dövmesi ve Trump’ın kendisi etrafındaki soruşturmanın büyümesi ile manevra alanı daraldı.
Amerikan yetkilileri Türkiye’de bulunan Papaz Brunson ve geçtiğimiz hafta tutuklanan Amerikan Konsolosluğu çalışanı Metin Topuz’un takas aleti olarak kullanılmak istenmesinden dolayı endişeliler.
”Türkiye için çok sık kullanan NATO müttefiki tanımı Türk faaliyetlerinin ne kadar düşmanca ve otoriter olduğunu perdeliyor. Washington bundan sonra neye sıra geleceğinden kaygılı.”