Almanya’nın 3 doğu eyaletinde (eski Doğu Almanya – DDR) 31 Ağustos ve 14 Ağustos’ta yapılan eyalet seçimlerinde sağcı AfD “Almanya için Alternatif” Partisi büyük bir politik güç olarak ortaya çıktı.
31 Ağustos’ta Sachsen ve 14 Eylül’de Thüringen ve Brandenburg eyaletlerindeki seçimlerden büyük kazanımla çıkan AfD’nin temel özelliği, keskin bir Avrupa Birliği ve Avro sistemi eleştirisi yapması, geleneksel sağcı halkçı sloganları kullanması, büyük sermayeye üstü kapalı (sınırlı) bir eleştiri sürdürmesi ve yabancı düşmanlığını NPD’ye kıyasla “kibar” bir tarzda sahnelemesi.
Bu eyaletlerdeki seçimlerin bilgileri şöyle:
Sachsen
31 Ağustos’ta yapılan Sachsen eyaleti seçimlerinde FDP, CDU ve Sol Parti küçük miktarda oy kaybederken AfD, ilk katıldığı eyalet seçiminde % 9,7 oy aldı. 3 milyon 300 bin kişinin oy kullandığı seçimlere katılım oranı ise % 49,1 oldu. Partilerin aldığı oy oranları ve önceki seçimlere göre artış/azalış oranları:
CDU % 39,7 (eksi 0,8)
Sol Parti % 21,0 (eksi %1,7)
SPD % 13,2 (artı 2,0)
AfD % 9,7 (artı 9,7)
Yeşiller % 6,3 (eksi 0,7)
NPD % 5,1 (eksi 0,7)
Merkezi hükümetin oyun kurucusu Merkel’in partisi CDU Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aynı yörede oyu % 34,5; eyalet seçimlerinde % 40,5 ve genel seçimlerde % 42,6 oy almıştı.
Thüringen
14 Eylül’de Thüringen eyaletinde yapılan seçimlerde CDU’nun liderliğinde bir koalisyonun yanı sıra başka bir koalisyon olanağı doğdu. FDP (liberaller) ise aldığı çok düşük oyla yok oluşa doğru geriledi.
CDU % 33,5 (eksi 2,3)
Sol Parti % 28,2 (artı 0,8)
SPD % 18,5 (eksi 6,1)
AfD % 10,7 (artı 10,7)
Yeşiller % 5,7 (eksi 0,5)
NPD % 5,1 (eksi 0,7)
FDP % 2,5 (eksi 5,1)
Bu seçim sonuçlarına göre Thüringen’de, “ikinci bir hükümet bloku alternatifi” teorik ve sayısal olarak “Sol Parti”nin etrafında gerçekleşebilir. Bu ise, SPD’nin mümkün olduğunca Sol Parti ile birlikte iş yapmama, Sol Parti’den mümkün olduğunca uzak durma çizgisine bağlı olarak zor görünüyor.
Brandenburg
Bu eyalette SPD, 1990’daki DDR sonrası süreçte devamlı eyalet iktidarında yer aldı. 14 Eylül seçimlerinde de SPD ufak bir azalmayla gücünü korumayı başardı. Sol Parti ise önemli bir kayıp yaşadı.
SPD % 31,9 (eksi 1,1)
CDU % 23,0 (artı %3,2)
Sol Parti % 18,6 (eksi % 8,6)
Yeşiller % 6,2 (artı 0,5)
AfD % 12,2 (artı 12,2)
Bu üç eyaletteki seçimlerin ortak özellikleri
Üç eyalette gerçekleşen seçimlerde, seçmenlerin sandığa gitme oranlarında ciddi gerilemeler gözlemlendi. Bu henüz, bu bir “protesto”dur denecek kadar net veya sürekli bir karakter kazanmasa da “seçmen huzursuzluğunu” açıkça yansıtıyor.
Sachsen eyalet seçimleri 31 Ağustos’ta yapıldığında, seçimin tatil tarihlerine denk gelmesi ile ilintili olarak katılımın düşük kaldığı söylenmişti. Ancak bu “gidişin” devam ettiği, seçmenlerin genel ve dönemsel olarak parlamento çözümlerine ilgisinin azalmaya başladığı gözlemleniyor.
Seçmen eğilimlerindeki ilk büyük ve önemli değişiklik AfD “Almanya için Alternatif” Partisinin her yerde % 10 sınırına ulaşarak artık ciddi bir “politik aktör” olarak varlığını belgelemiş olması.
“Avro Karşıtı Parti” olarak nitelenen AfD, hemen hemen her kesimden, Sol Parti’den bile oy alarak bu sonuca ulaştı. Yeni Nazi Partisi olarak “sıkıştırılan” NPD bile kısmen AfD lehine oy kaybederken, sağ liberal FDP de AfD’ye önemli miktarda oy kaptırdı.
AfD Partisi neyi savunuyor?
Çok yeni bir parti olan, genel kuruluş kongresini 14 Nisan 2014’te gerçekleştiren AfD, muhafazakar popülist ve ekonomik-liberal, “vatansever” bir çizgi tutturmaya çalışıyor. Kesin ifadeler kullanmamakla birlikte, AfD tercihen, gerekirse Avrupa Birliği’nin çözülmesinden, onun yerine daha istikrarlı ekonomik (parasal) birlikler konulmasından yana. Bu politika, İngiltere Başbakanı David Cameron’un Avrupa Birliği’nden “rekabet gücü yüksek bir oluşum üretmek” çizgisine paralellik gösteriyor. AfD Avrupa iç pazarına yönelik vurgu yapıyor.
AfD’nin homoseksüelliğe karşı, ilticaya karşı, AB’nin zayıf ülke ekonomilerinin kurtarılmasına karşı popülist politikasının daha çok güç toplayacağı var sayılıyor. CDU’nun kitle tabanına doğrudan hitap eden bir politik hat izleyen AfD bu seçimlerde şu an için, CDU’nun kitle tabanından büyük dilimler koparamamasına rağmen, gelecekte onun iktidar gücüne yönelik ciddi bir tehlike durumunda. CDU, temsil ettiği politik istikrar ve iktidar gücü ile şimdilik bu akıma karşı durabiliyor.
Bazı siyasal gözlemciler “AfD’nin görüşleri 21. yüzyıla ait değil, 20 yıl öncesinin düşünceleri, AfD’nin başarısı geçici” yorumu yapsa da, İsviçre’deki SVP’nin (İsviçre Halk Partisi) başarısı bunun tersini gösteriyor. SVP’nin benzer bir hatla elde ettiği % 28’e kadar ulaşan oy potansiyeli ile politik arenada yıllardan beri sağlam bir yere sahip olduğu göz önünde bulundurulduğunda, AfD’nin benzer bir etkiyi Almanya’da yaratabileceği ve oy potansiyelini artırabileceği varsayılabilir.
Siyasihaber.org / Avrupa