Malatya’da AKP’li Yeşilyurt, Ezazığda AKP’li Akçakiraz Belediyesi, Almanya’daki derneklerle sözde projeler geliştirdi. ‘Gri Hizmet Pasaportu’yla insanları Almanya’ya gönderdi, onlarcası geri dönmedi. Akçakiraz Belediye Başkanı’nın itiraf gibi açıklamaları belediye eliyle insan kaçakçılığını ortaya koydu.
Malatya’da AKP’li Yeşilyurt Belediyesi’nin “Çevreye Duyarlı Bireyler Yetiştirmek Projesi” için Almanya’ya gönderdiği 45 kişiden 43’ü geri dönmedi. Ardından Elazığ’ın Akçakiraz Belediyesi Almanya’ya 48 kişi gönderdi, gidenlerden sadece 3 ü geri dönerken, 45’i Almanya’da kaldı. Bu iki örnekle sınırlı kalmayan bu vakaların ardından belediyeler eliyle “organize insan kaçakçılığı” çıktı
Sözcü’den İsmail Saymaz peş peşe belediyelerin hizmet damgalı gri pasaport ile yurtdışına gönderdiği insanların geri dönmemesi üzerine konuyu araştırdı. İsmail Saymaz, belediyeler eliyle kurulan insan kaçakçılığı ağını gözler önüne serdi. Dahası İsmail Saymaz’ın sorularını yanıtlayan AKP’li Elazığ Akçakiraz Belediye Başkanı Sabahattin Kaya’nın açıklamaları, insan kaçakçılığının itirafı niteliğinde.
İsmail Saymaz’ın haberine göre belediyeler eliyle insan kaçakçılığında izlenen yöntem şöyle:
“Kaçakçılar belediye ile ilişkiye geçerek, yurt dışındaki şirket veya kurumlarla ortak proje geliştireceklerini ve yut dışı gezisi düzenleyeceklerini kaydediyor. Belediye üzerinden hizmet damgalı “Gri pasaport” çıkarılıyor. Listeye kimi belediye yöneticileri de ekleniyor. Kaçaklar Almanya’ya ayak basarken, belediyecilerde bu vesileyle kıyak tatile çıkartılıyor.
İddiaya göre organizasyonu’n başında eski Bingöl Servi Belediye Başkanı Ali Ayrancı var. AK Partiden milletvekili aday adayı olan Ayrancı, iddiaları reddediyor.”
Kaçırılanlardan kişi başı 10-12 bin Euro alınıyor
Sözcü’den Saygı Öztürk de bugünkü köşe yazısında sitemin nasıl çalıştığını şöyle anlattı:
“Bir dernek çıkıyor, yurt dışına 50 kişi göndereceğini duyuruyor. Örgütlü çalışıldığı için başka illerden de yurt dışına gideceklerin kayıtları yaptırılıyor. Yurt dışına gitmek isteyenlerden 10-12 bin Euro alınıyor. Seminer, eğitim, bilgi-görgü artırma gibi gerekçelerle Türkiye’deki dernek, yurt dışındaki bir derneğin davetlisi olarak gitmek istediklerini belirtip ilgili makama başvuruyor. Örneğin, engellilerle ilgili “Engelsiz Yarınlar” projesinden söz ediliyor. Devlet de böyle bir projenin arkasındaki hinliği bilmediği için projeye destek oluyor, protokol imzalanıyor. Kişi başı 10-12 bin Euro alan yurt dışındaki dernek, Türkiye’de organizasyonuna yardımcı olan dernek yöneticilerine maddi yardım yapıyor. Ayrıca, derneğe destek olduğunu göstermek için elektrik ve bir yıllık kirasını da ödüyor.
Akçakiraz belediyesinin insan kaçakçılığı olayında da aynen İsmail Saymaz’ın anlattığı yöntem kullanılmış. Akçakiraz Belediyesi’nin 2019 yılı Kasım ayına ait meclis tutanağına göre ‘Almanya ve Türkiye arasında köprü oluşturmak amacıyla’ Göçmenler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği ile 1 Kasım 2019’da iş birliği protokolü imzalandı.
‘Geleceğimizi Çöpe Atmayalım’ adlı proje kapsamında Almanya’nın Bremen şehrinde çevre ve atık çalışmalarını yerinde görmek ve incelemek amacıyla ikisi belediyede görevli toplamda 48 kişinin 24-30 Kasım 2019’da ağırlanacağı vurgulandı.
Gerisini AKP’li Akçakiraz Belediye Başkanı Sabahattin Kaya’nın ağzından dinleyelim.
AKP’li Akçakiraz Belediye Başkanı Sabahattin Kaya’nın insan kaçakçılığına ilişkin İsmail Saymaz’ın sorularına verdiği yanıtlar yoruma yer bırakmayacak şekilde tüm çıplaklığı ile belediye eliyle insan kaçakçılığını gözler önüne seriyor.
– Almanya’ya 48 kişiyi göndermişsiniz.
Bir dostun hatırına böyle bir şey yaptık. Yarısında pürüz çıktı. 20 kişi filan gitti.
– Gidenler döndü mü?
Üçü geri geldi.
– Projeyi kim getirdi?
Almanya’da yaşayan Elazığlı bir hemşehrimiz. Buralar dar bir alan, kapalı bir alan. 2-3 üniversitemiz, organize sanayimiz yok. Vatandaş işsiz güçsüz… Dedik buradan giderler, iş güç sahibi olurlar. Bana makul geldi. Burada Türkiye Cumhuriyeti’ne yük olacak insanlar gidiyor. Euro, altın ve dolar gönderiyor. Annesini babasını rahatlatıyor. Bir şeyin kârı zararından fazlaysa doğrudur, helaldir, hoştur. O mantıkla baktım.
– Gidenleri tanıyor musunuz?
Üçünü tanıyorum.
– Hepsi Akçakirazlı mı?
Elazığlı. İlçemizden iki kişi var.
– Yani siz çalışmaları için izin verdiniz.
Evet. Bu insanlar gidecek, gezecek, imkanı olursa çalışacak. Sonradan duyduk ki bu iş bir sektör ve meslek grubu haline gelmiş. Üç dört defa daha böyle teklif geldi. Gündemimize almadık.
– Dönmeyeceklerini biliyor muydunuz?
Bunlar bize dedi ki: “Gideceğiz, alanı göreceğiz, Güzel bir alan çalışmasından sonra gidebilirsek gideceğiz.” Yani gelecekler, anne babalarından izin alacaklar. Benim yardımcım ve meclis üyem de gitti. Onlar da belki gelmeyebilirdi.
– Nasıl gittiler?
Uçakla. Aynı otelde kalmışlar. Vahşi depolamayı ve çöp arıtma tesisini gezdirmişler.
– Bu dernek nerede?
Bilmiyorum.
– Ama protokol yapmışsınız.
Yaptık ama kimdir, nedir, necidir; çok içinde değilim.
– Elazığ’da mı?
Yok, Almanya’da.
– Hemşehrinizle sonradan konuşabildiniz mi?
Konuştum. “Otelden kaçtılar” dedi. Ben daha üzerine düşmedim.
– İki görevliniz anlamamış mı?
Anlamamışlar. Bizimkiler birkaç gün uzattılar. Eş dost akrabaları gezeceğiz demişler. Son iki üç gün onlardan ayrılmışlar.
– Sizi aradılar mı?
Yok. “Pasaportların hepsi geri gelecek” dediler, gelmedi.
– Listeyi kim yapmıştı?
Ben hiç karışmadım.
– Gidenleri görmediniz mi?
Görmedim.
– Listeyi kim yaptı? Almanya’daki hemşehriniz mi?
Evet.
– Bu kişiye çok güvenmediniz mi?
Diyorum ya işte, öyle bir süreçti, bir anda böyle geldi, bir haftalık bir görüşmeydi, yoğunluktan geldi geçti.
– Belediye kasasına bir şey girdi mi?
Evet, bir araç aldılar.
– Ne aldılar?
Bir kamyon.
– Fiyatı ne kadar?
100 bin TL.
– Yeni mi?
İkinci el, canım.
– Siz aslında kamyon karşılığında izin verdiniz.
Bana da cazip geldi. Nasıl olsa benim personelim de gidecek. Fakat sektör haline gelmiş.”