Türk devlet yetkilileri sürekli “Dünya neden bu kadar Kobanê ile ilgileniyor” sendromu içine girmişlerdir. Her ağzını açan, Kobanê’nin dünya gündemine oturmasını sorun yapıyor. Biz de Türk devletinin neden bu kadar rahatsız olduğunu anlamıyoruz. Bunun Kürt düşmanlığı dışında başka izahı olabilir mi?
ABD uçakları her gün Irak’ta birçok IŞİD hedefini vurduğu halde sanki sadece Kobanê’de IŞİD hedefleri vuruluyormuş gibi değerlendirmeler yapılması da bilinçli bir çarpıtmadır. Kaldı ki IŞİD’in Şengal’de ne yaptığı ortadadır. Tam bir soykırımcı anlayışla hareket ettikleri açıktır. Şengal, zidîlerin bin yıllardır yaşadıkları anavatanıdır; ama şu anda on bin insan dışında tümü topraklarından göçertilmiştir. Türk devleti bunu görmüyor, sorun yapmıyor.
Şu anda Kobanê’de de bir soykırım vardır. Kobanê halkının yüzde 90’ı IŞİD faşistlerinin saldırılarıyla topraklarından koparılmıştır. Bu, soykırım değil de nedir? Bu soykırımın suç ortağı Türk devletiyken, bunun hesabını vermesi gerekirken Türkiye’ye şu kadar Kobanêli gelmiş söylemi altında bu suç ortaklığının üstünü örtüyor.
Kobanêlilerin topraklarından kopartılmasında suç ortaklığı yapması yetmezmiş gibi “Kobanê Arap’tır, orası Ayn Al Araptır” diyerek soykırımcı karakterini açıkça itiraf etmiştir. Tayyip Erdoğan ve Türk yetkilileri Baas rejiminin Rojava’yı Araplaştırma ve Kürtleri soykırıma uğratma politikalarına açıktan sahip çıkıyorlar. Baas rejimiyle aynı zihniyette olduklarını ortaya koyuyorlar. Başkalarını Baasçılıkla suçlayanların gerçek Baasçı oldukları anlaşılmıştır. Kobanê direnişi düşmanlığı gerçek yüzlerini açığa vurmuştur.
Bir defa bilinmelidir ki, Kobanê’nin çoğunluğu Kürt’tür; Suruç’un tümüne yakınının Kürt olduğu gibi. Baas rejimi de Türk devletinin izinden giderek Kürt coğrafyasının demografik yapısını değiştirme politikası izlemiştir. Türk devletinin Elazığ gibi şehirlerin dışarıdan Türk nüfus getirerek demografik yapısını değiştirdiği bilinmektedir. 12 Eylül rejiminin Afganistan’dan Türkleri getirip Ceylanpınar’a yerleştirdiği bilinmektedir. Türk devletinin Kürtler üzerinde yürüttüğü fiziki ve kültürel soykırımcı politikalar sonucu Kürdistan’dan Kürtleri çok yönlü politikalarla kaçırtıp nasıl nüfus dengesini bozduğunu bilmeyen yoktur. Son 50-60 yıldır Sivas, Malatya, Maraş ve Erzincan’dan Alevi Kürtlerin nasıl metropollere ve Avrupa’ya göçertildiği hala canlı tanık olarak önümüzde durmaktadır. Dersim’in nüfusunun çoğunluğunun bile boşaltılması bu bilinçli politikanın ürünüdür.
Suriye de Türk devletinin izinden giderek “Arap Kemeri” politikası izlemiştir. Rojava Kürdistan’a dışarıdan birçok Arap getirip yerleştirmiştir. Hem de en verimli topraklar Araplara verilmiştir. Özellikle Qamışlı ve Serêkani dahil bugünkü Cizîre kantonunun bulunduğu alana Araplar yerleştirilmiştir. Neredeyse nüfus yarı yarıya Arap haline getirilmiştir. Ancak çeşitli nedenlerle Cizîre bölgesine gelen Kürtlere ise vatandaş statüsü bile verilmemiştir. Bu gerçeklik ortadayken tümüne yakını Kürt olan Kobanê bile Arap toprağı gibi gösterilmiştir. Böylece IŞİD’le birlikte Kobanê üzerinde nasıl bir hesap yaptıkları ortaya çıkmıştır.
Türk devleti birçok Kürt şehri ve kasabasının ismini nasıl Türkçeleştirmişse, Baas rejimi de Türk devletinin izinde yürüyerek birçok Kürt şehrinin, kasabasının ve köyünün ismini Arapçalaştırmıştır. Tunceli ismi verilmekle Dersim Türk şehri mi olmuştur?! Serêkani’ye Ceylanpınar denildiğinde hemen Türk şehri mi oluyor?! Yeri geldiğinde ismi Türkçeleştirilen şehirler, kasabalar ve köyler eski Kürtçe ismini alabilir, deniyor, hem de Baas rejimi Arap ismi vermiş diye Kobanê Arap şehri olarak görülüyor. İşte AKP’nin zihniyet değiştirip değiştirmediğinin kanıtı bu yaklaşımda görülebilir.
Kürdistan’a Güneydoğu diyerek Türkleştirme politikası izleyen Türkiye, şimdi de AKP’liler ağzından Rojava’daki Kürt bölgelerini de bir çırpıda Araplaştırıyor. Kürt halkının hala Türk devletine ve AKP hükümetine karşı neden ulusal varlığını koruma ve özgürlüğünü kazanma mücadelesi verdiği şimdi daha iyi anlaşılmalıdır. Tayyip Erdoğan’ın laflarına bakarak Baas mı Türkiye kafasını almış, yoksa AKP mi Baas kafasına sahip siz karar verin.
AKP, Kobanê direnişinden çok rahatsız. Bir an önce Kobanê’nin IŞİD’in eline geçmesini istiyor. Bu olmayınca da kimyası bozuluyor. Yalçın Akbaba’nın kullanmayı çok sevdiği anlaşılan “panik atak” deyimi tam da AKP hükümetinin Kobanê direnişi karşısındaki durumunu ifade ediyor. AKP hükümeti Kobanê direnişi düşmanlığında başka ortaklar ve ruh ikizleri de bulmuştur. Kobanê’ye ABD’li koruma timleri olan Blackguardların gidip YPG savaşçılarıyla birlikte savaştığı yalanını bile söylüyorlar. Böylece Kobanê direnişinin büyüklüğünü gölgelemeye çalışıyorlar. Kobanê direnişi, AKP’nin ve Kobanê direnişinin kırılmasın isteyenlerin dengesini ve kimyasını daha fazla bozmaya devam edecektir. Ne diyelim, anamın sözüyle Allah AKP’ye akıl fikir versin.
(Özgür Gündem – 28 Ekim 2014 – Hüseyin Ali)