Adana Sosyal Dayanışma Derneği, Adanalıların içme suyu ihtiyacını karşılayan Çatalan İçme Suyu Tesisleri’ne yaptıkları ziyaretin ve yetkililerle olan görüşmelerinin sonuçlarını basın açıklamasıyla paylaştı.
SiyasiHaber
Adana Sosyal Dayanışma Derneği, ASKİ’ye bağlı Çatalan’da bulunan içme suyu tesislerini ziyaret etti. 9 Ağustos Perşembe günü gerçekleştirilen ziyaretin sonuçlarını paylaşan Adana Sosyal Dayanışma Derneği, işletmenin taşeron firma tarafından değil ASKİ yönetimi tarafından işletildiğini aktardı.
İçme suyu tesislerinin bugün için sorunsuz çalıştığını ve halkın çeşme suyu içebileceğini aktaran Adana Sosyal Dayanışma Derneği, tedirgin edici ve içme suyunun geleceği açısından kritik 2 konuyu da kamuoyuyla paylaştı.
Bu konulardan birincisinin içme suyu amaçlı rezerv alanlarının 4 bin metreye kadar olan 1. 2. ve 3. koruma alanlarının bir sene önce çıkarılan KHK ile iptal edilerek 300 metreye indirilmiş olduğu belirtildi. İçme suyu rezerv alanlarının yapılaşmadan, her türlü endüstriyel faaliyetten, madencilik gibi kirletici faaliyetlerden, kimyasal kullanılan tarım faaliyetinden, hayvancılık faaliyetinden korunması gerektiği belirtilen açıklamada, koruma alanlarının sadece 300 metreye indirilmiş olmasının kaygı verici olduğunun altı çizildi.
Açıklamada belirtilen ikinci konu ise Çatalan Barajı’na gelen Göksu Irmağı üzerindeki ilçelerde atık su arıtma tesisisin bulunmadığı ve ya kullanıma sokulmadığı ifade edildi. Atık suların arıtılmadan baraja döküldüğü belirtilen açılamada, “Yapılan ölçümlere göre, tarımda kullanılan zehirlere ait kalıntılara rastlanılmasa da, Çatalan İçme Suyunda deterjan kaynaklı sülfat ve sürfektan bileşikleri olması gereken sınır değerlerin üzerindedir. Bu üç İlçede arıtma tesisleri bir an önce yapılmalı ve işletmeye alınmalıdır” denildi.
Açıklamada, “Amacımız, günlük düşünmenin ötesinde, içme suyu gibi hayati bir konuda uzun vadeli tedbirlerin alınıp, milyonlarca Adanalının sağlıklı içme suyuna erişim hakkının bugün ve gelecek için garantiye alınmasıdır” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamanın tamamı şöyle:
Adana Sosyal Dayanışma Derneği olarak, yaşadığımız bu iklimsel olarak sıcak günlerde ASKİ Genel Müdürlüğüne başvurarak Çatalan Tesislerini ziyaret etmek istediğimizi bildirdik. Adanalıları kuyu suyu içmekten kurtaran ve uzun vadeli bir yatırım olan tesislerin bugününü ve geleceğini merak ediyorduk. Sonradan yerine getirilmek üzere yapımında bazı eksiklikler olduğu bilinen tesislerde bugün durum nasıldı? Günümüzde acı sonuçlarını giderek sıklaşan ve şiddeti artan orman yangınları, seller, kuraklık olarak yaşamaya başladığımız küresel iklim krizine Çatalan Tesisleri hazırlıklı mıydı? İşletme halen bir taşeron firmada mıydı? Cevaplarını merak ettiğimiz sorular için ziyaret kararı almıştık.
ASKİ Genel Müdürlüğü isteğimizi kabul etti ve ziyaretimiz 09 Ağustos Perşembe günü gerçekleşti. İşletme Müdürü ve diğer yetkililer bizlerle yakından ilgilendiler, tesisleri gezdirdiler ve sorularımıza açıklıkla cevap verdiler.
Öğrendiğimiz ilk sevindirici bilgi, kurulduğundan itibaren işletmeyi çalıştıran firmanın olmadığı ve işletmenin doğrudan ASKİ’nin yönetiminde olduğuydu.
Adana İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı Halk Sağlığı Laboratuvarının ASKİ’den ayrı olarak periyodik su kontrolleri yaptığı bilgisi üzerine, Halk Sağlığı Laboratuvarı yetkilileri ile daha sonraki günlerde görüşmelerimiz oldu. Buradaki yetkililer de sorularımıza açıklıkla cevaplar verdiler ve şimdiye kadar yapılan su tetkiklerinde önemli bir sorun bulunmadığını belirttiler.
Ziyaretlerimiz sonucunda edindiğimiz genel intiba, Çatalan İçme Suyu Tesisleri’nin sorunsuz çalıştığı ve Adanalıların bugün için gönül rahatlığı ile Çeşme suyu içebileceği yönündedir.
Görüştüğümüz yetkililerin bir uyarısını burada Adanalılara duyurmak istiyoruz. Bazı apartman, işyeri ve okul gibi resmi binaların su depoları bulunmakta ve yeteri kadar temizlik ve bakım çalışması yapılmamakta, bu yüzden de şebekeden depoya kadar temiz gelen içme suyu, depoda kirlenmektedir. Su depolarının periyodik temizliği mutlaka sağlanmalıdır. Ayrıca, bize bildirildiğine göre, Çatalan suyu, binaların 5. katına kadar kendi cazibesiyle ulaşabilmektedir.
Bizleri tedirgin eden ve önlem alınmazsa içme suyumuzun geleceğini tehdit edebilecek iki konuyu sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Bunlardan birincisi, içme suyu amaçlı rezerv alanlarının 4.000 metreye kadar olan 1., 2. ve 3. koruma alanlarının bir sene önce Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan bir Kanun Hükmünde Kararname ile iptal edilip, sadece 300 metreye indirilmiş olmasıdır. İçme suyu rezerv alanlarının yapılaşmadan, her türlü endüstriyel faaliyetten, madencilik gibi kirletici faaliyetlerden, kimyasal kullanılan tarım faaliyetinden, hayvancılık faaliyetinden korunması gerekmektedir. Çatalan İçme Suyu Havzası bu konuda zaten eksikliydi, gerekli kamulaştırmalar ve yer değiştirmeler yapılamamıştı. Şimdiyse, koruma alanının sadece 300 metreye indirilmiş olması gelecek için çok kaygı vericidir. Bir an önce koruma alanları eskiden olduğu gibi yükseltilmeli ve titizlikle uygulanmalıdır. Bu konuda politikacıları göreve davet ediyoruz.
Adanalılarla paylaşmak istediğimiz ikinci endişe verici durum ise, Çatalan Barajı’na gelen Göksu Irmağı üzerindeki Tufanbeyli, Feke ve Saimbeyli İlçelerinde halen atık su arıtma tesislerinin yapılmamış veya kullanıma sokulmamış olmasıdır. Bu durumda, söz konusu ilçelerin atık suları arıtmasız olarak Göksu Irmağı ile doğrudan Çatalan Barajı’na dökülmektedir. Bu İlçelerden sadece Tufanbeyli’de arıtma tesisi yapılmış olup, yapım hatasından işletmeye henüz alınmamış durumdadır. Diğerlerinde ise ne zaman yapılacağı belirsizliğini korumaktadır. Yapılan ölçümlere göre, tarımda kullanılan zehirlere ait kalıntılara rastlanılmasa da, Çatalan İçme Suyunda deterjan kaynaklı sülfat ve sürfektan bileşikleri olması gereken sınır değerlerin üzerindedir. Bu üç İlçede arıtma tesisleri bir an önce yapılmalı ve işletmeye alınmalıdır. Bu konuda da politikacıları ve karar vericileri göreve davet ediyoruz.
Son olarak bir noktaya daha değinmek istiyoruz. Glifosat, tarımda ot öldürücü olarak kullanılan bir zehirin adıdır. Geçtiğimiz günlerde bir Amerikan Mahkemesi, bu maddenin kanserojen olduğu ve üretici firma olan Bayer'e bağlı Monsanto'nun davacılara tazminat ödemesine karar vermiştir. İtalya'da yapılan ölçümlerde birçok yeraltı ve yerüstü suyunda glifosat maddesinin bulunduğu anlaşılmıştır. Oysa ülkemizde bu zehirli maddeye ilişkin ölçüm ne gıdalarda, ne de sularda yapılmaktadır. 2013 yılında ülkemiz tarımında 4.500 ton glifosat kullanılmış, son yıllarda ise bu miktarın 5-6 ton olduğu tahmin edilmektedir. Buradan yetkililere sormak istiyoruz: İçtiğimiz sularda, yediğimiz gıdalarda glifosat var mıdır? Bu konuda ölçümlere ne zaman başlanacaktır?
Amacımız, günlük düşünmenin ötesinde, içme suyu gibi hayati bir konuda uzun vadeli tedbirlerin alınıp, milyonlarca Adanalının sağlıklı içme suyuna erişim hakkının bugün ve gelecek için garantiye alınmasıdır.
Ziyaret isteğimizi kabul eden ASKİ Genel Müdürlüğü’ne, sıcak kabul gösteren Çatalan İşletme Müdürlüğü'ne ve Adana Halk Sağlığı Laboratuvarı yetkililerine teşekkür ediyoruz.
Adanalıların sorunlarının dayanışma anlayışı içinde takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Saygılarımızla.