Bir süredir inşa edilmekte olan yeni rejimin kaderini belirleyecek sürece girmiş durumdayız. Birbirinden ayrı düşünülmesi mümkün olmayan seçimler dizisi sonunda yeni rejimin niteliği ve siyasal dizilişi aşağı yukarı netleşmiş olacak.
AKP hâlâ “vesayetten kurtarma” masalları anlatmaya devam ederken, bu süreçte siyasette yeni konumlanışların en popüler parolalarından biri de “AKP’yi geriletmek” oldu. AKP iktidarının özgün katkılarının yanı sıra sistemin ve rejimin tüm melanetleri AKP bagajına doldurulup tertemiz bir kağıt gibi çıkılmak isteniyor bu parola aracılığıyla. Muhafazakârlığı, işsizliği, yoksulluğu, cinsiyetçiliği, savaşı, şovenizmi, homofobiyi, mezhepçiliği, kentsel dönüşümü, geleceksizliği engellemek için “AKP’yi geriletmek” şart! Her eve lazım mucizevi formül tüm dertlerimizden kurtarıverecek bizi!
Bu sloganı çeşitli varyasyonlarıyla kullanan siyasal çevrelerin büyük kısmının kastettiği şey, AKP karşısında yurtseverlerin, sosyalistlerin, feministlerin, ekolojistlerin, LGBTİ’lerin CHP’yle ittifak yaparak “en geniş cepheyi” oluşturması. Aslında söz konusu olanın bir “ittifak” dahi olmadığını, AKP karşısında CHP’yi koşulsuz desteklemek anlamına geldiğini bile bile…
“AKP’yi geriletmek” ne anlama geliyor?
Öncelikle, AKP’nin iktidarını sarsmak anlamına geliyor elbette. AKP, küresel ve yerel sermayenin desteği, konjonktürün katkısıyla aldığı yüzde 50 seçmen desteğini mutlak iktidar garantisi olarak gördü ve adeta güç zehirlenmesi yaşadı. AKP’yi geriletmek öncelikle sarsılmaz sandığı iktidarını sarsmak anlamına gelmekte ve bu büyük oranda Gezi isyanı aracılığıyla başlatılmış durumda.
Bu sihirli slogana en çok yüklenen anlamlardan diğeri ise AKP’nin toplumsal yaşamı muhafazakârlaştırmasının durdurulması ve geriletilmesidir. AKP hükümeti geldi geleli, “ustalık” süreci başta olmak üzere, sistematik olarak toplumsal yapıyı muhafazakârlık cenderesine almış durumda. Eğitim sistemindeki düzenlemelerden ders müfredatlarına, yediğimiz içtiğimizden gençliğin yaşam tercihlerine, evlenmeden boşanmaya, çocuk sayısından kürtaja dek ciddiye almak zorunda olduğumuz yaşam tarzı müdahalesiyle karşı karşıyayız. AKP’yi geriletmek bu müdahaleyi durdurmak ve inanç meselesini toplumsal alanı düzenlemenin gerekçesi yapmaktan çıkartıp bireysel bir hak durumuna geriletmektir. Ayrıca belirtmek gerekir ki rejimin AKP öncesi döneminin de sicili bu konuda temiz değil.
Peki, “AKP’yi geriletmek” formülünü bu başlıklarla sınırlamak mümkün mü? Sınırı burada tutmak siyasal ittifak tercihlerinin utangaç bir tezahürü olacaktır.
Nedir diğer başlıklar?
En başta 24 Ocak 1980 ekonomik yapılanma kararlarından bu yana uygulanan ve AKP döneminde en saldırgan halini alan neo-liberal politikaların geriletilmesidir. Özelleştirme, taşeronlaştırma, esnekleştirme, güvencesizleştirme, kentsel alanların ve doğanın rantsal dönüşüme sunulması yoluyla işçi sınıfı yoksullaştırılmış, sermaye birikimine birikim katmıştır. AKP’yi geriletmek bu politikalara karşı bir cephe örmekle mümkündür. Memleketin gördüğü en büyük isyanlardan birinin fitilini tutuşturan kentsel (rantsal) dönüşüm politikalarının karşısına bu konuda da sicili bozuk olan CHP’yle bir cephe örülüp örülemeyeceğine; ekonomi çalıştayını neo-liberal saldırının baş oyun kurucularından Kemal Derviş’le yapan CHP’nin böyle bir cephe içerisinde yer alıp alamayacağına varın siz karar verin!
Halklar ve inançlar hapishanesi olarak kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti AKP iktidarında da farklı bir vizyon oluşturamadı. Yeni rejim Kürt halkının 30 yıldır sürdürdüğü özgürlük mücadelesinin kazanımı olarak kimi esnemeler yapmak zorunda kalsa da imha ve asimilasyona dayalı zihniyetini değiştirmedi. İnançlar meselesinde ise en basit adımları dahi atmadı. 20 milyonluk Alevi toplumunun inancını inanç, cemevini ibadethane olarak dahi kabul etmedi. AKP’nin de sürdürdüğü inkârcı, asimilasyoncu politikaları geriletmek için ezilen, yok sayılan, ötekileştirilen inançlar ve halklar elbette en geniş cepheyi oluşturmalıdır. Oluşturmalıdır da, iktidar olabilmek için cemaatle rezonans kuran, ABD’yle icazet ilişkisinden kaçınmayan CHP’nin bu kompozisyonda yeri ne olacak?
AKP’nin muhafazakarlık ve dinci mayasıyla daha da koyulaşan erkek egemen, cinsiyetçi politikalara, CHP’nin kadına “anne ve aile”den başka anlam yüklemeyen zihniyetiyle nasıl karşı duracak ve bu politikaları gerileteceğiz? Mevcut haliyle CHP’nin “Atatürkçü-çağdaş kadını” en geniş cephenin “özgür kadınıyla” sahiden yan yana yürüyebilir mi?
En geniş cephe HDP’dir
Evet, AKP’nin tüm bu politikalarını geriletmek gerek. Bu ancak Gezi isyanının belki tüm kitlesini değil ama ruhunu arkasına alacak “en geniş cepheyle” mümkün. Halkların Demokratik Kongresi/Partisi de bu yan yana gelişin zemini olarak ortaya çıkmış bir çalışmadır. AKP’yi geriletecek en geniş cephenin önemli bir kesimi HDK/HDP zemininde buluştu. Bir ezber olarak değil gerçek bir imkân olarak sermayenin yeni rejiminin ulusalcı ve muhafazakâr neo-liberal seçenekleri dışında bir seçenek yaratmak her zamankinden daha mümkün durumda. Yeter ki HDP’de buluşabilenler ve buluşamayanlar önümüzdeki yoğun politik atmosfer içerisinde AKP’ye ve CHP’ye yedeklenmeyecek bir “en geniş cephe”yi kurma kararlılığında olsun.