Birleşik Krallık’ta, Cambridge Üniversitesi’ndeki MRC Moleküler Biyoloji Laboratuvarı’nda çalışan ve kimya profesörü John Sutherland ve ekibi, Dünya’da yaşamın 4 milyar yıl kadar önce başlamasının nasıl mümkün olduğu sorusuna cevap bulduklarını iddia ediyorlar. Nature Chemistry Dergisi’nde yayımladıkları makalede araştırma ekibi iki ve üç karbondan oluşan şekerleri, aminoasitleri, ribonükleotitleri ve gliserolü, yani canlı metabolizması için gerekli olan proteinleri, ribonükleik asit moleküllerini ve hücre zarını oluşturan yağların yapıtaşlarını oluşturan kimyasal tepkimeleri haritalandırdıklarını ilan ettiler.
Bilim insanları yıllardır Dünya’da yaşamın ilk başta nasıl evrimleştiği üzerine tartışmalar yürütmektedir. Hele ki son dönemde bazı bilim insanlarının yaşamın Dünya’da başlamadığı, onun yerine kuyruklu yıldızlar gibi gök cisimleriyle Dünya’ya taşındığı iddialarıyla bu tartışmalar son yıllarda daha da ateşlendi. Bu tartışmalar sonucunda, bilim insanları kendilerini şu 3 “tavuk mu, yumurta mı” sorusundan birinin kampında buldular: “RNA Dünyası” savunucuları, “metabolizma önce geldi” savunucuları ve son olarak, “hücre zarı önce geldi” savunucuları…
Bu yeni araştırmayı yapan kimyagerler, çalışmaları sayesinde bu 3 görüşün de hem doğru, hem yanlış olduğunu göstermenin bir yolunu bulduklarına inanıyorlar. Yaptıkları çalışmayla, canlılığın kimyasal evrim yoluyla başlaması için gereken bütün moleküllerin hidrojen sülfit, hidrojen siyanit ve mor ötesi ışık sayesinde var olabileceğini gösterebilmeyi umuyorlar. Araştırma makalelerinde gösterdiklerine göre, sadece bu 3 bileşenin bulunması halinde 50’den fazla nükleik asit oluşturulabiliyor. Nükleik asitler, DNA ve RNA’nın öncülleridir.
Makalelerinde tartıştıklarına göre Dünya’nın erken dönemlerinde çarpan meteorların beraberlerinde taşıdıkları kimyasallar, atmosferde halihazırda bulunan azot ile tepkimeye girerek bol miktarda hidrojen siyanit üretebilir. Bu da, su içerisinde çözünerek, çok basit bir şekilde hidrojen sülfit ile tepkimeye girebilir. Bu sırada, Güneş’ten gelen mor ötesi ışınların da etkisi altında kalabilirler. İşte bu, makale yazarlarının iddia ettiğine göre, her şeyin başlaması için yeterlidir. Yani bu araştırma, bilim camiasında şu anda bulunan 3 abiyogenez (cansızlıktan canlılığın başlangıcı) kampını da tek bir çatı altında buluşturmayı başarabilir!
Ekip, bulgularının bilim camiası tarafından heyecan ve ilgiyle karşılanacağından eminler. Elbette, diğer bilim insanları da bulguları ve eleştirileriyle bu verilere katkılar sağlayacaktır. Eğer ki bu makale, bilimin zorlu sınavını geçmeyi başarabilirse, muhtemelen bu çalışma çağımızın en önemli keşiflerinden biri olarak tarihe geçecektir.
Kaynak: ÇMB (Evrim Ağacı)