Devrimci Yol dergisi Yazı İşleri Müdürlüğü de yapan Yaşathak Aslan Başlangıç dergisine verdiği röportajda “Eğer AKP’ye karşı demokrasi mücadelesi vermek istiyorsanız, bugünkü koşullarda bu adres HDP’dir” dedi.
Bu soruya yanıt verebilmek için Türkiye ekonomisinden başlamanın doğru olacağını düşünüyorum. Ekonomi profesörü olan bir arkadaşım Türkiye’yi ve politik gelişmeleri yakından izlediğimi bildiği için bana, politikayı izlemek için ekonomiyi de izlemem gerektiği haberini gönderir hep.
Yaklaşık 40 yıldır ekonomik krizlerden kurtulamayan Türkiye, AKP’nin kamunun elinde ne varsa satmasıyla bugüne kadar vaziyeti idare etti. Son üç seçimde Türkiye toplumundan aldığı desteğin asıl nedeni budur. AKP’nin iktidarda kalmasında diğer önemli etken de ABD ve AB için başka bir alternatif olmayışıdır.
Gülen Cemaati ile AKP (ya da Erdoğan) arasındaki çatışmanın asıl nedeni de başka bir alternatif olmadığı için ABD’nin AKP’ye çeki düzen vermek istemesiydi. Şimdilik Erdoğan kazandı. Ama o kadar da emin olmasın! Son tahlilde bu sistemin içinden çıkılmadığı sürece kararları emperyalistler verir!
AKP kurulduğunda, ÖDP’nin gazetesinde “AKP, İslam tandanslı faşist bir partidir” diye yazmıştım. Şimdi de AKP iktidarını öyle değerlendiriyorum. Doğrudur, Erdoğan otoriter, totaliter bir “Tek Adam” rejimi oluşturmaya çalışıyor. Aslında kumar oynuyor. Bunun bir tarafı iç savaştır. Diğer tarafı da, ABD ve AB’nin bunun ne kadarına “evet” diyeceğine bağlıdır.
Sol, böyle bir Türkiye’de ne yazık ki etkin bir rolde ya da etkin bir fenomen değil, ama Kürt Hareketi etkin bir güçtür.
Kürt Ulusal Hareketinin gücünü ve etkinliğini yalnızca Kuzey Kürdistan’la sınırlı düşünmeyelim. Doğusu, Batısı, Güneyi ve Avrupa’daki etkinliğiyle düşünelim. Bu etkinlik, Anadolu coğrafyasında demokrat ve laik bir gücün etkinliği, ya da AKP’nin sekülarizme karsı açtığı savaşta da demokratlar için artı bir pozisyondur. Hatta buna kadın hareketini de eklemeliyiz. Kürt ulusal hareketinin Kürt kadınının politikleşmesindeki rolünü görmezden gelemeyiz. Kürt ulusal hareketi içinde kadınların yüklendiği politik sorumluluk düzeyini Türk sosyalist hareketi bugüne kadar yakalayamamıştır.
Her şeyden önce, sosyalist-devrimci hareketin çok zayıf olduğu bir dönemde, sosyalistlerin görevlerini (merkezinde ağırlıkla sosyalistler olsa da) Kürt Ulusal Hareketinden beklemek haksızlık olur. Sosyalist alternatifin henüz olmadığı bir coğrafyada Kürt Ulusal Hareketinin “manevralarını” ve girdiği ilişkileri anlayışla karşılamak gerekir.
Çözüm, anti-AKP birlikler oluşturmak değil, sokaklardan, fabrikalardan, köylerden başlayarak alternatif bir (AKP’ye karşı) hareket oluşturmaktır.
Seçim dönemleri, toplumun daha politize olduğu dönemlerdir. Secime katılmak veya boykot etmek, dönemin koşullarına bağlıdır. Ama biz her halükarda bu dönemi, topluma “nasıl bir gelecek istiyoruz, ne için mücadele ediyoruzu” anlattığımız bir dönem olarak değerlendirmeliyiz.
Güncel olarak ise, anti-AKP eksenli bir politik çizgiyi doğru bulmuyorum. Çünkü böyle bir tavır bizi MHP ile bile işbirliğine götürür. Böyle bir çizgi, içi boş bir çizgidir. Topluma hiçbir mesajı yoktur.
Her şeye rağmen sosyalist hareket, Kürt ulusal hareketi ile birlikte davranmanın yollarını aramalıdır. Eğer AKP’ye karşı demokrasi mücadelesi vermek istiyorsanız, bugünkü koşullarda bu adres HDP’dir. CHP’den ise bazı sol insanlardır, CHP’nin kendisi değildir.
Birleşik Haziran Hareketinin bir çizgisi, bir omurgası yok. Kemalist unsurlarla kendisine “sosyalist” diyen çevrelere kadar her kesimi kucaklamaya çalışıyor. Yani anti-AKP bir hareket. Böyle bir hareket herhangi bir durumda, mesela ana dilde eğitim ya da demokratik haklar konusunda, ortak bir tavır alabilir mi? Nitekim seçimlere yönelik yayınladıkları bildiride hiçbir şey söylememeyi becerdiler.
Kürt ulusal hareketine karsı solda tek bir bakış açısı yok. Devrimci Yol geleneğinde bile yok. Ege ve Trakyadakiler ile Dogudakiler farklı düşünüyor. Ama solun bir kesimi de kendi görevlerini Kürt ulusal hareketine ihale etmeye ya da oradan “beslenmeye” çalışıyor. Bu tavrı doğru bulmak mümkün değil. Diğer bir tavır ise, Kürt Ulusal Hareketini baştan mahkûm etmek ve uzak durmak seklinde tezahür ediyor. Bu tavır da doğru değil. Doğru olan tavır bana göre, kendimizi bağımsız olarak ifade ettiğimiz, eleştirel bir dayanışma tavrıdır. Pragmatizmden de, Kemalizm’den de farklı, eleştirel bir dostluk. Bu seçimlerde de ilişki (ve olursa) ittifak ilişkisi böyle olmalıdır.