ÇHD Ankara Şubesi Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Komisyonu’nun, 8 Mart kapsamında yayınladıkları cezaevi raporunda, Cezaevi İzleme Kurulu tarafından, şartlı tahliyeden faydalanmak isteyen tutsaklara pişmanlık dayatıldığı belirtildi.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Ankara Şubesi Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Komisyonu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında 7 Mart tarihinde Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ne gerçekleştirdikleri ziyareti raporlaştırdı.
Raporda ölüm orucu eyleminin 95’nci gününde olan Sibel Balaç’ın adil yargılanma hakkının sağlanması, hapishanelerdeki hasta tutsakların serbest bırakılması, sohbet hakkının 45/1 Genelgesine uygun olarak uygulanması, keyfi kitap ve yayın yasaklarına son verilmesi ve keyfi verilen disiplin cezalarının kaldırılması talepleri ile eylemine başladığına yer verildi. Öte yandan kadın tutsaklardan M.K., Z.Y., N.Ş., S.P., S.S. ile görüşüldüğü bilgisine yer verildi.
Tecrit uygulamaları devam ediyor
Cezaevlerinde tecrit uygulamalarının devam ettiği vurgulanan raporda, farklı koğuş ve odalardan kişilerin bu atölyelerde yan yana gelmelerinin engellendiği belirtildi. Pandemi sürecinde alınan önlemler kapsamında, haftada 1 saat olan açık görüşlerin kaldırılmasına ve haftada 10 dakika olan telefon görüş hakkının 20 dakikaya çıkarılmasına karar verildiği vurgulanan raporda şu bilgilere yer verildi: “ Sonrasında önlemlerin esnetilmesiyle beraber açık görüşlerin yeniden başlamasına ve telefon hakkının yeniden 10 dakikaya düşürülmesine karar verilmiştir. Ancak bu defa da görüş süresi 30 dakikaya düşürülmüştür. Koğuştan görüş alanına gidilen süreler ve aramalar da hesaba katıldığında bu süre daha da azalmaktadır. Görüşme yapılan mahpuslar, bu sürelerin yalnızca siyasi mahpuslara özel olduğunu, adli mahpuslara daha uzun sürelerle telefon hakkı tanındığını ifade etmişlerdir.”
Güvenlik soruşturmaları
Raporda tutsakların görüşçü olarak bildirdikleri isimler üzerinde güvenlik soruşturması yapılması zorunluluğu getirildiğine dikkat çekilirken, bu sürecin bazen aylarca sürdüğü ve hangi kriterlerin esas alındığının belirsiz olduğu vurgulandı.
Sıklıkla arama yapılıyor
Koğuş ve odalarda aramalar sıklaştırıldığı ve hemen hemen her gün baskın gibi aramalar yapıldığı bilgisinin yer aldığı raporda, “Mahpuslar, kimi zaman 15 kişinin birden bir koğuşa girdiğini, eldivensiz bir şekilde elle veya dedektörle aramalar yaptıklarını belirtmişlerdir. Aramalar sırasında mevzuata aykırı olmamasına rağmen bulunan pek çok şey soruşturma sebebi olabilmektedir” ifadeleri kullanıldı.
Yayın yasakları
Halk TV ve Tele 1 gibi muhalif medya yayınlarının defalarca talep edilmesine karşın cezaevi yönetimince teknik problemlerden dolayı açılamadığının söylendiğine dikkat çekilen raporda şöyle denildi: “Ancak mahpuslar, bir kere ‘yanlışlıkla’ bu kanalların açıldığını, dolayısıyla teknik arıza gerekçesinin gerçek dışı olduğunu iletmişlerdir. Mahpusların gündemi muhalif medya organlarından takip etmelerine müsaade edilmemektedir. Evrensel Gazetesi ‘ilan yayınlama’ yasağı bulunduğu gerekçesiyle çok uzun süredir mahpuslara verilmemektedir. Gazeteyi alamadıkları için bazı mahpuslarca başvurular yapılmıştır. Bu başvuruların bir kısmı kabul edilmiş ancak bir kısmı gerekçesiz bir biçimde reddedilmiş ve Evrensel Gazetesi verilmemiştir. Bununla birlikte diğer gazete ve dergileri almakta da sorun yaşadıklarını, özellikle politik hiçbir yayının alınmasına müsaade edilmediğini iletmişlerdir.
Kitaplar 2 ayda bir veriliyor
Fotokopi, bilgisayar çıktısı gibi materyallerin mahpuslara verilmesine izin verilmemektedir. Ayrıca mahpusların yazmış oldukları mektupları fotokopi ile çoğaltarak göndermeleri, el yazısıyla yazılarak fotokopi ile çoğaltılmış mektupların mahpuslara verilmesi de yasaklanmıştır. Mahpusların kitap hakkı keyfi bir şekilde içeriğine göre engellenmekle kalmamakta, kitaplar 2 ayda bir verilmektedir. Mahpusların yanlarında bulundurabilecekleri kıyafet sayılarında ciddi bir kısıtlama vardır. Yeni bir kıyafet alınabilmesi için eldeki kıyafetlerden birinin verilmesi gerekmektedir.”
Hijyenik pedlere ulaşılamıyor
Tutsakların kişisel ihtiyaçlarını kısa sürede temin edebilmelerinin mümkün olamadığına vurgu yapılan raporda, “ Hijyenik ped gibi temel ihtiyaçlara dahi ulaşamadıkları olmaktadır. Kantin siparişleri ya çok geç gelmekte ya da istedikleri ürünler gelmemektedir. Kantinde besleyici gıdalar, iyi veya orta kalitede ürünler bulunmamaktadır. İstedikleri çoğu ürüne ulaşamadıkları ya da düşük kalitelisine ulaşabildikleri halde kantin fiyatları çok yüksektir” denildi.
Kürtçe mektuplar verilmiyor
Mektuplar mahpuslara çok geç ulaştırıldığı özellikle Kürtçe mektupların muhatabına aylar sonra verildiği belirtilen raporda, “Pek çok mektuba, ‘hapishanenin güvenliği, kamu çalışanlarının korkutulması’ gibi gerekçelerle el konulmaktadır” diye belirtildi.
İnfazlar yakılıyor
Çok sayıda ve keyfi olarak tutulan tutanaklar ve açılan soruşturmalar sonucunda tutsakların çoğunun disiplin cezası hükmünü aştığı ifade edilen raporda, “Bu sebeple kişilerin infazları yanmaktadır. Mahpuslar her arama esnasında türlü bahanelerle soruşturma açıldığını belirtmiştir. Koğuş dışından arkadaşları ile koridorda karşılaştıklarında selam vermeleri, açık görüş sırasında diğer aileler ile selamlaşmaları dahi mahpuslar hakkında soruşturma açılmasına neden olabilmektedir. Bu konuda infaz hakimliğince verilen cezaların ölçüsüz olduğuna dair karar olmasına rağmen savcılık bu karara itiraz etmiştir ve hapishane yönetimi ise bu uygulamadan vazgeçmemektedir” denildi.
Tedavi engelleniyor
Pek çok hasta tutsağın gerekli tedaviye ulaşmalarının engellendiğine dikkat çekilen raporda şu ifadeler yer aldı: “ Doktor tarafından rutubetli ortamda kalmaması gerektiği belirtilen ve bodrum katında soğuk ve rutubetli bir koğuşta tutulan hasta tutsak, talep etmesine ve doktor raporuna karşın başka bir koğuşa alınmamaktadır. Mahpusların hastaneye gitmesi olabildiğince geciktirilmekte ya da engellenmekte, gidildiği takdirde ise yolculuğun kendisi bir eziyet haline getirilmektedir. Tekli ring (kafes ring) olarak tabir edilen, mahpusların hareket olanağını tamamen kısıtlayan kabinler içerisine yerleştirildikleri araçlarla hastaneye sevkleri yapılmaktadır. Sırf bu nedenlerle ihtiyacı olduğu halde hastaneye gitmeyi talep etmeyen mahpuslar bulunmaktadır.”
Tahliye olmak için pişmanlık dayatılıyor
Cezaevi İzleme Kurulu tarafından, şartlı tahliyeden faydalanmak isteyen tutsaklara pişmanlık dayatıldığı belirtilen raporda, “Bu şekilde beyanda bulunmayı reddeden mahpusların iyi halli olmadığı gerekçesiyle şartlı tahliyeden faydalanmaları engellenmektedir. Tahliye olmayı bekleyen 3 siyasi mahpus yakın zamanda bu şekilde engellenmiştir. Mahpuslar bu uygulamaya özellikle dikkat çekmiş, cezaevi idaresinin bunu mahpuslar üzerinde psikolojik baskı kurmak ve ‘ıslah’ etmek amacıyla dayattığını ifade etmişlerdir” denildi.
‘Tahliye konusunda keyfi bir usulün dayatılıyor’
Raporun sonuç kısmında ise “Mahpuslara özellikle şartlı tahliye konusunda keyfi bir usulün dayatıldığı ve bu konuda kaygılı oldukları, yine keyfi ve çeşitli nedenlerle mahpuslar hakkında sürekli yeni soruşturmaların açıldığı, Pandemi koşullarında getirilen pek çok uygulamanın artık koşulları mevcut olmamasına rağmen kısıtlama amacıyla sürdürüldüğü tespit edilmiştir” diye belirtildi.
(Jinnews)