HDP milletvekili Ayşe Sürücü, Şeyh Said’in idam edilmesinin yıldönümünde mezar yerinin bulunmasına ilişkin araştırma önergesi verdi. Ayşe Sürücü önergede, “Mezar yeri ölenlerden geriye kalan bir anıt” ifadelerini kullandı.
Şeyh Said ve arkadaşları 29 Haziran 1925’te İstiklal Mahkemesi kararıyla Dağkapı Meydanı’nda idam edilmişti. Şeyh Said ve arkadaşlarının idam edilmesinin yıldönümünde Halkların Demokratik Partisi Şanlıurfa milletvekili Ayşe Sürücü Şeyh Said’in mezar yerinin bulunmasına ilişin TBMM’de Araştırma Komisyonu kurulması amacıyla, meclise araştırma önerisi sundu.
Artı Gerçek’ten Seda Taşkın’ın haberine göre: Sürücü verdiği önergede, “29 Haziran 1925’te Şark İstiklal Mahkemesi tarafından Diyarbakır Dağkapı Meydanında idam edilen Şeyh Said, idam sehpasında iken son isteği sorulduğunda, kâğıt kalem ister ve kâğıda Arapça olarak, “Benim bu değersiz dallarda asılmama pervam yoktur.” yazar ve ardından idam edilir” ifadesini kullandı.
Sürücü verdiği araştırma önergesinde şu sözlere yer verdi:
“Şeyh Said, idamından önce başsavcı Ahmet Süreyya Örgeevren’i vasi tayin ettiği ve vasiyetnamesini hazırladığını yazmıştır. Başsavcı Ahmet Süreyya Örgeevren o süreci şöyle anlatmıştır “Nitekim; Şeyh Said Efendi idamından biraz önce tevkifhanede yazdığı bir vasiyetname ile beni bu vasiyetin icrası için vasi nasb ve tayin etmiş bu vasiyetnamesi asılmasından sonra bana verilmişti. Bu vasiyet; üzerinde bulunan ve maliye veznesine verilmiş olan parasından veresesinden kimlere verilmesine ve kendisi için mezar yaptırılmasına dairdi…
‘Hala mezar yerinin nerede olduğu bilinmiyor’
Mahkemenin müddeiumumîsi bulunduğum için, şeyhin vasisi sıfatıyla bu vesayeti kabul ve icra edemezdim. Onun için resmî ve itimat edilir bir el ile vasiyetinin yerine getirilmesi için vasiyetnameyi Ankara’da İçişleri Bakanlığına göndermiştim.” Şark İstiklal Mahkemesi tarafından Şeyh Said’in mezarının yaptırılması kabul edilmesine rağmen hâlen mezar yerinin nerede olduğu tam olarak bilinmemektedir.
‘Mezar yeri ölenlerden geriye kalan bir anıt’
Mezar yeri, ölenlerden geriye kalan bir anıt, yaşanılanların anılması, acı ve yasların ifadeleri boyutuyla toplum psikolojisinde ciddi yer kaplamaktadır. Bu hususta toplumsal travmaların derinleştiğini görmekteyiz çünkü, bu noktada yas hakkı , gömülme hakkı başta olmak üzere, zincirleme şeklinde ağır bir insan hakkı ihlalleri de söz konusudur.
‘Ölüye yas hakkına saygı’
İnsanlık tarihinden bu yana ölüye ve geride kalanın yas hakkına saygı, insan olmanın en büyük göstergesidir. Ailelerin dini inançları gereğince başta örf ve adet hukuku olmak üzere çok sayıda hakkın ihlal edildiği ve ailelerin yas süreçlerine hürmet edilmediği görülmüştür. Bu anlayış henüz Şeyh Said’nın mezarının saklanmasını toplumsal boyutuyla bir cinnet haline dönüştürmüştür. Şeyh Said’nın mezar yerinin tespiti yapılmak amacıyla, konu ile ilgili bir araştırma komisyonun kurulması elzemdir.”