Taksim Meydanı’nda yapılmak istenen 2009 1 Mayıs’ında bir üniversite öğrencisini yakalayıp, bayıltana kadar darp eden ve işkenceden geçiren, sonrasında da öleceğinden endişe ederek bir köprünün altına atan 4 polis beraat etti.
Beraat kararının gerekçesinde mağdura olaydan 7 ay sonra teşhis yaptırılması ve polislerin “Orada değildik” savunması gerekçe gösterilirken, mahkeme heyeti polislerin cep telefonlarından baz istasyonu sinyal bilgilerinin araştırılması talebini de reddetti.
Gazeteci Kemal Göktaş’ın haberine göre, işkence mağduru M.Ç, Trakya Üniversitesi’nden arkadaşı H.K. ile 2009 yılında Taksim 1 Mayıs’ına katılmak için İstanbul’a geldi. Taksim’e çıkmak isteyenlere yönelik polis saldırısında gözaltına alınan M.Ç, kendisini gözaltına alan polisler tarafından darp edilmeye başlandı.
Bir alt geçidin merdivenlerinden indirilirken “Niye vuruyorsunuz” diyen M.Ç, bu sorusu üzerine kafa, göğüs ve sırt bölgesine tekme ve coplarla darbe almaya devam etti. M.Ç’yi bir süre daha döven polisler, daha sonra ellerini arkadan kelepçeleyerek çevik kuvvet otobüsüne götürdü.
Daha sonra polisler otobüsün içinde önce küfürler etti, ardından M.Ç’nin yüzüne biber gazı sıktı. 1,5 saatlik kesintisiz dayak ve biber gazı üzerine M.Ç. bayıldı.
Üç gün sonra ifade verdi, 7 ay sonra teşhise çağrıldı
Bunun üzerine polisler üniversiteli gencin ölmüş olabileceğini düşünerek M.Ç. ile arkadaşı H.K’yi yol kenarında otobüsten attı. H.K’nin bir arkadaşını aramasıyla M.Ç hastaneye kaldırıldı.
Hastaneden “yaşam fonksiyonlarını orta derecede etkileyecek şekilde yaralandığı” raporu alan M.Ç, avukatı ile polisler hakkında suç duyurusunda bulundu. Şikayet üzerine savcılık, ifade aldı ve polislerin eşkallerini tutanağa geçirdi.
Ne var ki M.Ç. teşhis için ancak 7 ay sonra Emniyet’e çağrıldı. İstanbul Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’ne giden üniversiteli kendisini döven polisleri teşhis etti.
Savcılığın araştırmasında teşhis edilen polislerin, olay saatinde olay yerinde görevli olduğu da tespit edildi.
Emniyet-mahkeme işbirliği ile işkenceci polislere beraat
Olaydan iki yıl sonra polis memurları F.O, V.D, G.A ve F.K. hakkında toplam 46 yıl hapis istemiyle dava açıldı. İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi’nde iki yıl süren davada savunma yapan polisler, işkencenin gerçekleştiği bölgede değil, farklı bölgede görev yaptıklarını ileri sürdü ve suçlamaları reddetti. Polis amirleri de davaya katılarak bu ifadeye destek verdi.
Emniyet’in işkenceci polislere sahip çıkmasının ardından mahkeme de geri kalmadı. M.Ç’nin avukatı Özgür Urfa’nın “olaydan 3 gün sonra savcılıkta verilen eşkal bilgileri ile dosyaya gönderilen sanıklara ait fotoğrafların birlikte değerlendirilmesi için bilirkişi incelemesi” talebi mahkeme tarafından reddedildi.
Urfa’nın “sanıkların kullandıkları cep telefonlarının baz istasyonu üzerinden sinyal bilgilerinin tespiti” talebine de ret yanıtı verildi. Mahkeme 26 Haziran’daki duruşmada ise polislerin “suçu işledikleri sabit olmadığı” kararına vardı ve polisleri beraat ettirdi.
‘Olay yerinde değildik’ ifadesi yetti
Mahkemenin gerekçeli kararı da işkenceci polisleri aklamaya yönelik oldu. M.Ç’nin olaydan 7 ay sonra teşhis yapmasını sağlıklı bulmayan mahkeme, polislerin “Olay yerinde değildik” beyanını ise delil gibi değerlendirdi ve kesin bir ifadeyle iddiaların soyut olduğunu kaydetti.
Kaynak : Sendika.org