HDP’nin tutuklu Kars Belediyesi Eş Başkanı Ayhan Bilgen’in geçtiğimiz günlerde yaptığı “Türkiye’de yeni bir fikir ve tarza ihtiyaç var” açıklaması kimilerince Ayhan Bilgin’in parti kuracağı, kimilerince de siyasal bir tespit/tartışma olarak algılandı. Bilgen son röportajında yeni bir paradigma ihtiyacına vurgu yaptı.
SiyasiHaber
Geçtiğimiz günlerde HDP’nin tutuklu Kars Belediye Eş Başkanı Ayhan Bilgen’in “Türkiye’de yeni bir fikir ve tarza ihtiyaç var. Bunun düşünsel ve toplumsal zeminini oluşturmak gerekiyor. Bunun yeni bir siyasi partiye dönüşme ihtimali, göreceği ilgi ve imkanlarla ilgilidir” açıklaması üzerine çok konuşuldu. Bu açıklama kimileri tarafından Ayhan Bilgen’in yeni parti hazırlığında olduğu şeklinde yorumlanırken, kimileri de siyasal bir tespit/tartışma olarak algıladı.
Cezaevi koşullarında fikirlerini ifade etmek, yapılan açıklamaların en doğru biçimde algılanması ve anlaşılmasının zorluğu ortada. Ayhan Bilgen bu duruma ilişkin 17 Aralık 2020’de Canan Yıldız’ın T24’te röportajında şöyle demişti: “Cezaevi koşulları ve iletişim sorunları kendimi doğru ifade edebilmem, muhataplarımın da kastımı doğru algılayabilmesinin önünde ciddi bir engel oluşturuyor. Tartışmanın serinkanlı, sağlıklı ve toplumsal katılıma dönük olarak yürütülmesinin hala bir ihtiyaç olduğu kanaatindeyim”.
Ayhan Bilgen’e HDP kanadından da açıklamaları üzerine zaman zaman tepkiler geldi. Bu tepkiler, “Parti kurullarında tartışılması gereken konuların kamuoyu önünde tartışılmaması gerekir” şeklinde özetlenebilir. Ayhan Bilgen bu eleştirilere de yine T24’ten Candan Yıldız’ın röportajında şu yanıtı vermişti: “Siyaset dinamik bir daldır ve değişim siyasette ilerlemenin en önemli teminatıdır. Elbette parti hukuku kurullarda belirlenir ama siyasal tartışmalar toplumsal zeminde gelişir. Ben kişisel bir arayışta olmadığım gibi kişilerle ilgili bir polemiği de siyasal arayışların önüne koymayı ahlaki bulmam.”
Ayhan Bilgen’in açıklamalarının içeriğinin doğru olup olmadığından bağımsız olarak, yukarıda alıntılanan açıklamalarını esas alarak yaptığı açıklamaların siyasal bir tespit/tartışma olarak algılanması mümkün. Türkiye’nin 3’üncü büyük partisi Halkların Demokratik Partisi’nin Türkiye’nin demokratikleşmesi, köklü sorunlarının demokrasi, insan hakları, özgürlükler temelinde çözülmesi ve yeni bir yaşamın inşa edilmesindeki kilit rolü dikkate alınarak bu tartışmalar kazanıma dönüştürülebilir.
Tartışmalara neden olan “Türkiye’de yeni bir fikir ve tarza ihtiyaç var” açıklamasının ardından Ayhan Bilgen Sözcü Gazetesi’nden Aytunç Erkin’in sorularını yanıtladı. Bugün Sözcü gazetesinden yayımlanan röportajda Ayhan Bilgen, Erkin’in “18 Ocak'ta sosyal medya hesabınızdan “Türkiye'de yeni bir fikir ve tarza ihtiyaç var. Bunun düşünsel ve toplumsal zeminini oluşturmak gerekiyor. Bunun yeni bir siyasi partiye dönüşme ihtimali, göreceği ilgi ve imkanlarla ilgilidir” dediniz. Bu tartışma yarattı. Açar mısınız? Ne demek istediniz?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Türkiye’nin sorunlarını dış baskılarla değil, iç dinamik ve dengelerle çözmesi her zamankinden daha zorunlu hale geldiği bir döneme giriyoruz. Soğuk Savaş döneminin konjonktürel ve pragmatik özgürlük söylemi yerine Anadolu hafızasındaki dayanışmacı eşitlik anlayışı ile yeni bir paradigma geliştirmemiz gerekiyor. Bunun fikri çerçevesine toplumsal zeminlerde tartışarak Türkiye'nin ihtiyaç ve yol haritasını birlikte geliştireceğiz. Bunu bir platforma ya da hareket mi yoksa bir partiye mi dönüşmesi gerektiği toplumsal karşılığı ile şekillenecektir. Suriye'de yaşanacak muhtemel gelişmelerin Türkiye'de yaşayan Kürtleri de Türkleri de rehin almasına izin vermemeliyiz.”
Sözcü’den Aytuğ Erkin’in diğer soruları ve Ayhan Bilgen’i verdiği cevaplar şöyle:
- 18 Ocak'ta sosyal medya hesabınızdan “Türkiye'de yeni bir fikir ve tarza ihtiyaç var. Bunun düşünsel ve toplumsal zeminini oluşturmak gerekiyor. Bunun yeni bir siyasi partiye dönüşme ihtimali, göreceği ilgi ve imkanlarla ilgilidir” dediniz. Bu tartışma yarattı. Açar mısınız? Ne demek istediniz?
- Türkiye sorunlarını dış baskılarla değil, iç dinamik ve dengelerle çözmesi her zamankinden daha zorunlu hale geldiği bir döneme giriyoruz. Soğuk Savaş döneminin konjonktürel ve pragmatik özgürlük söylemi yerine Anadolu hafızasındaki dayanışmacı eşitlik anlayışı ile yeni bir paradigma geliştirmemiz gerekiyor. Bunun fikri çerçevesine toplumsal zeminlerde tartışarak Türkiye'nin ihtiyaç ve yol haritasını birlikte geliştireceğiz. Bunu bir platforma ya da hareket mi yoksa bir partiye mi dönüşmesi gerektiği toplumsal karşılığı ile şekillenecektir. Suriye'de yaşanacak muhtemel gelişmelerin Türkiye'de yaşayan Kürtleri de Türkleri de rehin almasına izin vermemeliyiz.
- HDP'den açıklamanıza yanıt geldi ve “Temennimiz odur ki Bilgen'in ifade ettiği fikirler bu iktidara payanda olmasın ve iktidar tarafından kullanılmasın…” Bu cevabı nasıl buldunuz?
- Ben ihtiyacı ve siyasetteki tıkanmayı aşmayı öncelikli görüyorum. Siyasetteki sorun, iktidarla muhalefet ardındaki kısır çekişmenin bedelini tüm ülkenin ödemesidir. Yeni bir muhalefet tarzı siyasette iktidar olmadan da değişimin önünü açabilir.
- HDP'ye katıldığınız için pişman mısınız?
- Ben bir insan hakları savunucusu olarak vicdani dayanışma sorumluluğunun gereğini yaptım. Kürtler'in sorununu Türkler'in kendilerine dert etmesi, Alevilerin taleplerini Sunnilerin empatisi ile gündemleştirilmesi hepimiz için öğretici olacağı gibi yeni bir çatının da inşasına zemin oluşturacaktır.
- İddia şuydu: Sizin HDP'nin başkanlığına geçmenizi Selahattin Demirtaş engelledi. Demirtaş neden karşı çıkmış olabilir?
- Sorunun muhatabı Selahattin Demirtaş olmakla birlikte Türkiye siyasetindeki lider merkezli siyasetin psikolojik etkisinin belirleyici olduğu kanaatindeyim. Liderlik konusunun Max Weber'in karizma tarifiyle değil, toplumsal siyaset penceresinden ele almayı önemsiyorum. Kişilere endeksli siyasi beklenti ve planlamaların partileri felç ettiğini, toplumu pasifize ettiğini ve kurtarıcı bekleyen bir yere ittiğini düşünüyorum.
- Kobani (Ayn el Arap) olayları… Siz o gün, 6 Ekim'de HDP MYK toplantısında katıldınız mı? Toplantıda MYK tarafından “Halklarımızı sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz” denilmişti.
- Toplantı önceden planlanmadığı için Parti Meclisi toplantısı sonrasında son anda koyulan bir Merkez Yürütme Kurulu olduğu için aynı saatte başka bir programımla çakıştığından katılmadım. Halkın sokaktan çekilmesini sağlayan irade sokağa çıkmasını sağlayan iradeyi de belirler. HDP'ye yüklenen rol de abartılıdır.
- Kürt siyasi hareketinin Kandil'den kopması zor mu ya da nasıl kopar?
- Önce silahlı hareketin başladığı sonra legal siyasi arayışların geliştiği ortamlarda bu tabloyu yönetmek kolay değildir. İrlanda’daki durumun tam tersi Türkiye için geçerlidir. Legal siyaset edilgen pozisyon alıp sorumluluktan kaçınmak yerine kendi işine odaklanıp toplumsal hassasiyet ve beklentilere göre yeniden yapılanmalıdır.
- Recep Tayyip Erdoğan'dan ya da AKP'den kendilerine katılma teklifi geldi mi hiç?
- Bana ulaşan herhangi bir teklif yoktur. Ben siyasal ilkeler ve programlar üzerinden yaklaşırım. Kim sorusundan önce nasıl sorusunun cevabına odaklanmadığımız için bugün siyaset kişisel karizma ve hesaplaşmanın arenasına dönmüştür.
- Siyasal İslam'ın geldiği yeri nasıl değerlendiriyorsunuz
- Teopolitik, zor zamanların kurtuluş simidi gibi görülse de insanlığın deneyimi göz ardı edilmemelidir. Kiliseyle ilgili Avrupa'da yaşanan süreç tüm insanlık için büyük kazanımlar ortaya çıkarmıştır. Hilafetin bir savunma aracı olarak Osmanlı'nın dağılma döneminde gündeme alınması işgal ve sömürgeye karşı direniş bayrağı hesabını yaptırmıştır. Bugün… Ortadoğu'da dini siyasetle araçsallaştırmak sadece çatışma ve geriye gidişe hizmet eder. Bir ahlak öğretisi olmadan din sadece din savaşlarının aracı olur.