Türkiye sosyalist hareketinin öncü isimlerinden Behice Boran, aynı zamanda ilk kadın parti genel başkanı, doğum tarihi ise işçi sınıfının mücadele günü 1 Mayıs. 12 Eylül darbesinin ardından siyasi mülteci olarak yaşadığı Belçika’da 10 Ekim 1987’de yaşamını yitiren Behice Boran “sosyalist doğulmaz, sosyalist yaşanır” sözüyle düşündüğü gibi yaşadı.
Derleme/SiyasiHaber
Behice Boran, 1 Mayıs 1910’da Bursa’da doğar. Bursa’da başlayan eğitim hayatı İstanbul’da devam eder, Amerika’da doktorasını tamamladıktan sonra ABD’den doktora alan ve Türkiye’de sosyoloji doktorası yapan ilk kadın olarak Türkiye’ye dönüş yapar.
Behice Boran’ın Marksizme yönelimi
Amerika’daki eğitimi sırasında bir arkadaşının Marks’ın yaklaşımlarından söz etmesi üzerine yaz tatilinde Marx üzerine temel okumaları yapar. Bu dönemde Marksizmin bir ekonomik determinizm olmadığını, diyalektik dikkate alınmadan doğru açıklamalar yapılamayacağını, toplumu değiştirmenin bir bireysel iş olmadığını, örgüt işi yani parti işi olduğunu kavradığını anlatır.
Türkiye’ye döndükten sonra üniversitede ders vermek üzere yaptığı başvuruya uzunca bir süre yanıt verilmez. Bunun üzerinde dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’e başvurarak durumunu anlatır. Çeşitli uğraşılardan sonra Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’ne sosyoloji doçenti olarak atanır.
Fakültedeyken fakülte dergisinde ve Sosyal İlimler Mecmuası’nda da yazıları çıkmaya başlar ve o yıllarda dergilerde yazdığı yazılarda geliştirdiği kuramsal konumunu, Manisa’da yaptığı iki köy çeşidi üzerindeki toplumsal yapı araştırmalarında somutlaştırır.
Adımlar Dergisi yayımlanıyor
II. Dünya Savaşı’nın ilk yıllarında Almanların savaşta başarı kazanması üzerine, Türkiye’de Nazi yanlısı ırkçı/milliyetçi hareketlerin saldırganlığı ve yayın faaliyetleri artıyordu. Bu durumda DTCF’sinde oluşan ve içinde Behic Boran’ın da olduğu çevre Yurt, Dünya sonrasında Adımlar Dergisi’ni yayınlamaya karar verirler. Boran’ın dergilerin yanı sıra Tan gazetesinde de çok sayıda yazısı yayınlanır.
“Bilim insanın kimliğinin, siyasetçi kimliği tarafından arka plana itilmesi, ona karşı yapılmış büyük bir haksızlık” olarak gören İlhan Tekeli, Ege Üniversitesi’ndeki “Sosyal Bilimci ve Siyasetçi olarak Behice Boran, Hesabı Akılla Verilen Bir Yaşam” başlıklı konuşmasında Boran’ı siyasetçi kimliğinden çok sosyolog kimliği ile anlatır.
Öğrencisi Fatma Taşkıngöl (Başaran) ise, Boran’ı “İlim adamlığı dışında müzikle, edebiyatla ilgiliydi. Sesi güzeldi, özellikle klasiklerden Beethoven’i, Mozartı’ı severdi. Bizim klasiklerden Dede Efendi’yi arada mırıldanırdı. Ruhi Su’nun şarkılarını da çok güzel söylerdi, sesi de iyiydi, Ruhi Su da söyleyişini beğenince çok çok memnun olurdu” diye anlatır.
Nevzat Hatko’yla evlilik
16 Mart 1946’da Anadolu Ajansı’nda Yunanca Mütercimi olan Nevzat Hatko’yla evlenir. Boran’ın üniversitede kadrosuz bırakılarak uzaklaştırıldığı günlerde kocası Nevzat Hatko’nun görevine de son verilir.
Türk Barış Severler Cemiyeti kuruluyor, Boran tutuklanıyor
Mayıs 1950’de Behice Boran’ın başkanlığında Adnan Cemgil’in sekreterliğinde Türk Barış Severler Cemiyeti kurulur. Menderes Hükümeti’nin TBMM kararı olmadan Kore’ye asker göndermesi üzerine Barış Severler Cemiyeti tarafından bir protesto bildirisi yayınlanır ve bastırılarak dağıtılır. Bunun üzerine Boran ve arkadaşları tutuklanır. Yargılama sonrasında Boran ve arkadaşları 15 ay hapis ve beş ay da İstanbul ve Kocaeli mıntıkasında ikamete mecbur tutulmayla cezalandırılır.
Boran bu cezasını 1 Haziran 1953’de tamamlar. Cezaevindeyken 4 Eylül 1951’de oğlu Dursun’u doğurur.
TKP davasından tutukluluk
Nevşehir Hapishanesi’nden tahliye olduktan sonra İstanbul’a döner. 1951 Ekiminde başlatılan TKP tutuklamalarının son aşamasını oluşturan ve 1953 yılı Eylül ayı sonlarına doğru uygulanan, 41 kişilik tutuklama listesindeki isimler arasında Behice Boran’ın da ismi vardır. 1954 yılı Şubat’ında duruşmalar başlar, önce tahliye edilir ve 7 Ekim 1954’de de beraat eder.
Türkiye İşçi Partisi kuruluyor
1950-1960 arası Türkiye’de aydınlar için baskı, dolayısıyla da büyük bir suskunluk dönemidir. 1961 Anayasası’nın sağladığı örgütlenme olanakları üzerine bir grup sendikacı 13 Şubat 1961’de Türkiye İşçi Partisini kurarlar. Sosyalist aydınlarla iş birliği yaparlarsa, başlarına bir iş gelmesinden çekindikleri için de onlarla ilişki kurmazlar. Bu gelişme üzerine bir parti kurma çalışması içerisinde olan Aybar ve Boran’ın çevresindeki aydınlar parti kurma çalışmalarını durdururlar.
Boran TİP Genel Başkanı seçiliyor
Boran, Öncü ve Vatan gazetelerinde yazdığı yazılarla TİP’i desteklemeye başlar, “işçi sınıfı öncülüğünü” savunmaktadır. Parti programının kabul edildiği 9-10 Şubat 1964’te toplanan TİP Birinci Büyük Kongresi’nde Boran Genel Yönetim Kurulu üyeliğine seçilir.
10 Ekim 1965 yılında yapılan genel seçimlerde, TİP’in 15 adayı Meclis’e girer. Behice Boran da Urfa’dan milletvekili seçilmiştir. Meclis’te etkili bir muhalefet yaparlar.
1 Kasım 1970’de TİP’in Genel Başkanı seçilir. Parti gazetesinin başlığında “ Kılavuzumuz Bilimsel Sosyalizm, Silahımız Partimizdir” ibaresi yer alır.
Boran tekrar tutuklanıyor, TİP kapatılıyor
Behice Boran, 12 Mart 1971’deki askeri müdahaleye karşı bir açıklama yapar, 26 Mayıs 1971’de tutuklanır.
Anayasa Mahkemesi’nin 20 Temmuz 1971’de partinin Dördüncü Büyük Kongresi’nde Kürt halkına ilişkin olarak alınan kararları gerekçe göstererek açtığı dava, 11 Haziran 1971’de TİP’in kapatılmasıyla sonuçlanır.
15 yıla mahkumiyet, ’74 Affı ile tahliye
TİP yönetimi hakkında sıkıyönetim mahkemesinde açılan davada ise, partiyi yasal yoldan saptırarak Marksist-Leninist çizgide faaliyete soktukları gerekçesiyle Boran ve 12 arkadaşı 17 Ekim 1972’de 15’er yıla mahkum edilir.
Yıldırım Bölge Tutukevinde kalan Boran, sabahları jimnastik yaparak, çevirisinin başına geçer, Almanca dersi alır, kızlarla Ruhi Su türküleri söyler, mahkeme günü geldiğinde de saçını yaptırır, iyi giyinerek mahkemeye dik başla çıkar.
14 Mayıs 1974’de çıkan af yasası ve bu affı genişleten Anayasa Mahkemesi kararından sonra 14 Temmuz 1974’de Sakarya Cezaevi’nden tahliye edilir. Tahliye edildiğinde 64 yaşındadır.
II. TİP kuruluyor
1971 sonrasında dirsek temasını korumuş olan TİP’liler ise II.TİP’i kurmak istemektedirler. Behice Boran’ın özel koşulları ise bu kuruluşa önderlik etmek için çok elverişsizdir. Ancak “işçi sınıfının bilimsel sosyalist partisi” olması halinde partide yer alabileceğini söyler.
1 Mayıs 1975’de Boran 50 kişilik kurucular kuruluyla birlikte II. TİP’i kurar. II.TİP’in merkezi İstanbul’dadır. “Güncel Görev Demokratikleşmedir.” “Milliyetçi Cephe Düşürülmelidir”, “Yerel Yönetimler Demokratikleştirilmelidir” “Örgütlü Birleşik Güç Yenilemez” gibi kampanyalar düzenlenir. Devletin beş yıllık planı karşısında geniş bir katılımla “Demokratikleşme için Plan 1978-1982” hazırlanır. Yürüyüş, Görev, Çark ve Başak ve Yurt ve Dünya dergileri yayınlanır.
“Sosyalizmin Bayrağını Meclise Dikeceğiz!”
TİP 1977 seçimlerine “Sosyalizmin Bayrağını Meclise Dikeceğiz” sloganıyla girer ama 5 Haziran 1977 seçimlerinde beklenen sonucu alamaz. Genel seçimlerden sonra yapılan yerel yönetim seçimlerine girdiğinde oyları milletvekili seçimlerine göre üç misli artar. 14 Ekim 1979’da yapılan 1/3 Senato Yenileme Seçiminde TİP ağır bir yenilgiye uğrar. Seçime katılan üç sosyalist partiden en az oyu TİP alır.
Sokağa çıkma yasağına rağmen Taksim’e yürüdü
1 Mayıs 1979’da sokağa çıkma yasağı ilan edilir. Behice Boran arkadaşlarıyla DİSK önünde buluşup Taksim’e yürümek ister. Soner Yalçın o günü şöyle anlatır;
“TARİH: 1 Mayıs 1979.
Hükümet, İstanbul’da 30 saat süreyle sokağa çıkma yasağı ilan etti.
Behice Boran 69 yaşındaydı.
Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı’ydı.
Yasağın, işçi sınıfının hak ve özgürlükleri uğruna yıllardır verdiği mücadelenin kırılması anlamına geldiğini açıkladı. Bir yurttaş olarak Taksim’de olacaktı.
Partili arkadaşlarıyla DİSK önünde buluşup Taksim’e yürüyüşe başladıklarında, ilk polis dipçiğini o yedi. Yere düştü. Beyaz saçlarından kan sızıyordu yüzüne. Zorlukla ayağa kalktı.
Polisler evine götürmek istedi. Reddetti. Arkadaşlarını yalnız bırakmayacaktı.
Tutuklandı. İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı’ndaki duruşmada hâkim karşısına çıkarıldı.
Hâkim sordu: Çıktınız mı?
– Çıktık.
– Ne yapacaktınız?
– Taksim’e doğru yürüyecektik.
– Peki neden çıktınız?
– 1 Mayıs emeğin bayramı, mücadele günüdür. Biz de o sınıfın partisiyiz, çıktık.
– Nereden çıktınız?
– Merter’den çıktık.
– Nereye gidecektiniz?
– Taksim’e.
– Merter neresi Taksim neresi, uzun yol, siz yaşlısınız, nasıl gideceksiniz?
– Dinlene dinlene…”
Yetmiş altı yaşında, bir yabancı ülkede sürgün
12 Eylül sabahı kapısına nöbetçiler dikilip sokağa çıkması yasaklandığında çok üzgündür. Kısa bir süre sonra kalp krizi geçirir. Hastaneye kaldırılır. Bir ay sonra hastaneden çıktığında dinlenmek için eski bir dostunun yazlığına götürülür. 1971 askeri müdahalesine I. TİP yöneticilerinin hazırlıksız yakalanması üzerine 1979 Kongresi’nde böyle bir durumda ne yapılacağı konusunda karar verilmiştir. Her hal ve şartta görev başında kalınması kararlaştırılmıştır. Yani illegaliteye geçilecektir. MK partinin yasal kimliğine son verildiğinde TİP’i örgütleme yetkisini oy birliğiyle Behice Boran’a vermiştir.
12 Eylül sabahı Boran partiyi yeniden örgütlemek üzere sekiz kişilik bir MK oluşturur. Bu MK’da Behice Boran, Nihat Sargın ve Osman Sakalsız’ın yurt dışına çıkması kararlaştırılır. Boran yurt dışına çıkmak istememektedir. Mahkemeye çıkarak savunmasını yapmaktan yanadır. Partinin örgütsel devamlığını sağlamak için yurt dışına gitmeye ikna edilir. Milletvekili olduğu için kırmızı pasaportu olan Boran ilk uçakla Sofya’ya uçar. Pasaportunda isminin “Sıdıka Behice Hatko” olması da bu gidişi kolaylaştırır. Böylece 10 Ekim 1987’deki ölümüne kadar sürecek olan sürgün yaşamı başlar. “Her şeyi düşünmüştüm bu işlere girerken; hapis yatmayı, baskıları şunu bunu. Ama yetmiş altı yaşında, bir yabancı ülkede sürgün yaşamak hiç aklıma gelmemişti” der.
Boran Sofya’dan sonra Belçika’ya gider. Bu arada kocası Nevzat Hatko Sofya’da ölür.
Bir süre Brüksel’de yaşadıktan sonra Almanya gider.
TİP ve TKP birleşir
Partinin esas faaliyet alanı yurt dışına kaymıştır. Gündemdeki esas konu da sosyalist partilerin birleşmesidir. 1985 yılından sonra birleşme yolunda hızla yol alınır. Ciddi bir anlaşmazlık ortaya çıkmadan ortak program çalışmaları tamamlanır. İki partinin birleşmesi Brüksel’de yapılacak olan bir basın toplantısıyla açıklanacaktır. Behice Boran çok rahatsızdır. Doktoru bu toplantıya katılmasının adeta intiharı olacağını söylemiştir. Boran her şeye rağmen mutlaka yerine getirilmesi gereken son bir görev olarak gördüğü 7 Ekim 1987’de Brüksel‘deki basın toplantısına katılır. Basın toplantısında yeni partinin adının “Türkiye Birleşik Komünist Partisi” (TBKP) olacağı açıklanır.
Boran’ı binlerce kişi uğurlar
Basın toplantısından üç gün sonra Brüksel’deki evinde kalp krizi geçirir. Saat 19’da vefat eder. 16 Ekim 1987’de cenaze Türkiye’ye getirilir, TBMM’de tören yapılır. Tören’e Hükümetten ve ANAP’tan kimse katılmaz. TBKB’nin çelengini polis törene sokmaz. 18 Ekim’de Şişli Camii’nde kılınan öğle namazından sonra Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilir. Kortej Şişli camiinden Zincirlikuyu’ya kadar uzanmaktadır.
Yararlanılan kaynak: “Sosyal Bilimci ve Siyasetçi olarak Behice Boran, Hesabı Akılla Verilen Bir Yaşam”, İlhan Tekeli
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/593681