Ekim Devrimi’nin üzerinden 96 yıl geçti. Ve komünistlerin mücadelesinde hala yaşıyor. Nasıl yaşamasın ki? Kapitalizm bir bütün olarak insanlığı ve dünyayı yok oluşa doğru sürüklüyor. Bu sürüklenmeyi durdurmalı, insanlık ve dünya için kurtuluşun çağını başlatmalıyız. Bunun için yolumuz devrim ve hedefimiz belli: Komünist bir dünya kuracağız!
Sınıflı toplumların tarihi boyunca, ezilenlerin eşitliğe, özgürlüğe, barışa ve adalete doğru attığı en büyük adımdı o. Proleter Devrimler çağının başlangıcı, tüm devrimlerin ilhamıydı o. Ekim’in kazanımları işçi sınıfı ve ezilen halklar için halen birer miras ve yol gösterici. Ekim devrimi her ne kadar işçi sınıfının kendi mücadelesinin ürünü olsa da, Ekim’in kazanılmasına damgasını vuran Lenin ve partisi Bolşeviklerdi. Lenin, Marksizmi emperyalizm çağına uyarlayarak, devrimin yolunu tüm dünya işçi sınıfı ve ezilenlerine göstermiş oldu. Lenin’in Rusya’da, mücadelesi inişli çıkışlı bir seyir gösteren işçi sınıfını, taktikleriyle adım adım iktidara taşımasındaki ustalıktan çıkarılacak dersler devrim mücadelemize yol gösteriyor. Ekim Devrimi ile tüm iktidar sovyetlere geçti. Rusça adı “sovyet” olan işçi konseyleri ile işçilerin kendilerini yönetebileceği ortaya kondu. En demokratik burjuva cumhuriyetten bin kez daha demokratik olan Proletarya Diktatörlüğü bu konseyler üzerinde yükseldi. Burjuva liberallerin bugün dahi tahayyül edemeyeceği anayasal özgürlükler Sovyet Anayasası ile hayata geçirildi. Toplumun demokratik dönüşümü için gerekli anayasal düzenlemeler ve önlemler alındı. Seçilmişlerin geri çağrılması hakkı uygulandı. Toplumun barış talebi, Emperyalist Paylaşım Savaşından çekilerek karşılandı. Topraksız köylülere toprak dağıtıldı. Kilisenin toplum üzerindeki baskı ve tahakkümü sona erdirildi ve azınlıktaki inanç topluluklarına özgürlük sağlandı. Kadın erkek eşitliği için dünyada o güne kadar atılmış en ileri adımlar atıldı. Rusya İmparatorluğu topraklarındaki uluslara kendi kaderlerini tayin hakkı tanındı. Üretim araçları toplumsallaştırıldı ve işçilerin denetimine geçti.
Ekim Devrimi, kendi varlık koşulu olan ilkelere ve pratiklere yabancılaşarak yozlaşmış, pratik olarak yenilmiş olabilir. Ancak işçi sınıfı ve ezilenler için halen bir esin kaynağı, aşılmayı bekleyen bir deneyim olarak mücadelemizde yaşamayı sürdürüyor.