Anayasa Mahkemesi (AYM), 301 işçinin hayatını kaybettiği Soma faciasından iki gün sonraki eyleme polis müdahalesini haksız buldu. Yüksek mahkeme tazminata hükmetti.
Faciadan bir gün sonra, 14 Mayıs 2014’te Ankara’da yapılan eyleme polis müdahale etmişti. Bunun üzerine Ankara Dayanışması üyesi 10 kişi, 15 Mayıs’ta Kızılay Güvenpark’ta hem iş cinayetini hem de bir gün önceki polis müdahalesini protesto etmişti.
Polis, dayanışma üyelerinin eylemine de müdahalede bulunmuştu.
AYM’nin incelediği dosyada yer alan CD’ye göre, çevik kuvvet polisleri grubun etrafını sardı ve “Dağılın” anonsuyla birlikte kısa süre içerisinde müdahale ediyor. Bu sırada bir kişi kolları ve bacaklarından tutularak sürükleniyor.
Eylemci grubun içinde yer alan avukat Sevinç Hocaoğulları, 28 Ağustos 2014’te polisler hakkında Ankara başsavcılığına başvurmuştu.
Savcılık, polisin görevi sırasında zor kullanma yetkisini en basit haliyle kullandığını ve zor kullanma sınırının aşılmadığını belirterek dava açmamıştı.
Avukatın itirazını değerlendiren Ankara 3’üncü Sulh Ceza Hakimliği de kararı kesinleştirmiş, avukat, bunun üzerine AYM’ye bireysel başvuruda bulunmuştu.
İhlal kararı ve tazminat
AYM, polisin müdahalesi nedeniyle anayasanın 34’üncü maddesinde güvenceye alınan ‘toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı’nın ihlal edildiğine karar verdi. Yüksek mahkeme, avukata 4 bin lira tazminat ödenmesine de hükmetti.
Mahkemenin kararında, usule uygun düzenlenmemiş olmasının, eyleme müdahale için yeterli olmayacağı ifade edilerek barışçıl gösterilere müdahale için uygunsuzluğun yetkili mercilere bildirilmesi gerektiği kaydedildi. Eylemin önceden bildirilmemesinin de toplantının dağıtılmasına da tek başına gerekçe olamayacağı aktarıldı.
‘Yeterli süre verilmedi’
Kararda, eylemin bazı faaliyetlerin aksamasına neden olduğu, kamu düzenini bozduğu, güvenlik önlemlerini zaafa uğrattığı yönünde herhangi bir değerlendirmenin mevcut olmadığı belirtilerek barışçıl protestonun kolluk güçleri tarafından engellendiği tespiti yapıldı.
Kararda şu ifadelere de yer verildi:
“Göstericilerin şiddet eylemlerine karışmadıkları durumlarda kamu makamlarının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına belirli bir ölçüye kadar müsamaha göstermesi gerekir. Öte yandan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına müdahalenin gerekli olduğu durumlarda göstericilerin ihtar edilmesi Yargıtay içtihatları uyarınca zorunludur.
Bununla birlikte toplananlara müdahale etmeden önce yapılması gereken bu ihtarın uygun vasıtalarla yapılması ve ihtardan sonra makul bir süre verilmesi gerekir. Olayda polis, dağılmaları için göstericilere uyarıda bulunmuş ve neredeyse eş zamanlı olarak müdahale etmiştir. Bu nedenle usulüne uygun bir ihtar da yapılmamıştır. Mevcut başvuruda müdahalenin, toplumsal bir ihtiyaç baskısına karşılık gelmediği ve kamu düzeni meşru amacının sağlanmasında demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.”
(Duvar)