10 Ağustos’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri için az bir zaman kaldı. Adayların bugüne kadar siyasi karneleri, seçim sonucu ihtimalleri hemen hemen her yayın organında yazılıp çizildi. Ancak, mevcut Başbakan Erdoğan, çatı aday İhsanoğlu ve “yeni yaşam” adayı Demirtaş’ı, ‘halkın Cumhurbaşkanı’ yapacak asıl yaklaşımları ise siyasi söylemlerin gölgesinde yer aldı. Adaylar kadın, ekoloji, özgürlükler, vicdani ret, anadilde eğitim, LGBTİ hakları, işçi hakları ve grevler konusunda bugüne kadar neler söylemiş, ne gibi vaatlerde bulunmuştu, pek üzerinde durulmadı.
Çünkü Türkiye artık, insana, insanın günlük hayatına, ağaca, yeşile, mizaha ve neredeyse kural haline gelen ‘ulaşılamama’ haline dair canlı bir duvara dönüşmüş durumda. Biz de, “neler söylemişler?” dedik ve “hatırlatmak” istedik. İşte adayların bugüne kadar, “kadın”, “çevre-ekoloji”, “kapsayıcılık” ve “ulaşılabilirlik” konusunda söyledikleri ve tabi ki mizahi yönleri.
RECEP TAYYİP ERDOĞAN:
– “Çocuk da olsa, kadın da olsa terörün maşası haline gelenlere gereken yapılacaktır”
– “Kadın erkek eşitliğine inanmıyorum. Onun için fırsat eşitliği demeyi tercih ediyorum. Kadın ve erkek farklıdır, birbirinin tamamlayıcıdır.”
– “Bazı bayanlar ekranlara çıkıyor. Diyorlar ki, ‘kadın erkek eşitliği’ Bu eşitlik, haklar noktasında eyvallah. Ama diğeri yaradılışa ters.”
– “Kadın mıdır, kız mıdır bilmem.”
– “Bir anne olarak, bir eş olarak ya da bir evlat olarak kadın evini, çekip çevirdiği kadar toplumu şekillendiren, toplumu dönüştüren ülkeye ülkeye istikamet çizen bir varlıktır.”
– “Kadınlarını ihmal eden, kadınlarını aşağılayan, öteleyen, dışlayan, kadınlarına ikinci sınıf varlık muamelesi yapan hiçbir toplumun hiçbir alanda ilerlemesi asla mümkün değildir.”
– “Kız-erkek öğrenci aynı evde kalamaz. Talimatını verdik, denetimi yapılacak.”
– “Bazıları çıkıyor diyor ki, ’kürtaj yaptırmak bir haktır ’ diyor. ’Kadın diyor isterse kürtajı yaptırır’. ’O onun kendi hakkıdır. Siz onun vücudunda müdahalede bulunamazsınız, tasarrufta bulanamazsınız’. Bırak intihar edene de müsade et. Niye köprüden atlarken müdahale ediyorsun adama. Hakkını kullansın. Böyle saçmalık olur mu?”
– “Benim başörtülü bacımı yerlerde sürüklediler.”
– “Her zaman her yerde söylüyorum; gerçekten benim birinci derecede kadınımızın irtifa noktası olarak gördüğüm, anneliktir.”
– “Evlilik olayını geri atmayın. Nasibinizi bulunca kararınızı veriniz. Çok seçici de olmayın. O zaman gülistandan boş çıkarsınız.”
EKMELEDDİN İHSANOĞLU:
-“ Başörtüsü; bu bir hürriyet meselesidir. İsteyen açar, isteyen kapatır. Ve açıp kapatmanın da dindarlığın ölçüsü olduğuna ben inanmıyorum.”
-“Maalesef bazı yerlerde İslam öncesi adetler, mesela kadın deve güdüyordu, ata biniyordu bugün araba kullanamıyor, yasaklanıyor. Bunun dinle alakası yok. Kadınlar hayatın aktif-eşit bir parçasıdır.”
-“Başka toplumlardaki kadın nereye gelebiliyorsa, bizim toplumumuzda da gelmesi lazım. Tam eşitlik olması lazım.
-“Reşit insanların ne yapacağı kendilerine has bir karardır. Bazı aileler var ki; kız çocuklarının erkek çocuklarının olduğu aynı binada kalmasını istemez. Bazı aileler var fark etmez. Kız ve erkek öğrenciler için imkanları sunmak lazım, zorlamamak lazım. Tercihi esas olarak görmek lazım.”
-“Okulların bile kızlı erkekli ayrıştırılması tartışılıyor. Kız-erkek mektepleri her zaman vardır. Bu ailenin tercihi. Tercihlere saygılı olmak lazım.”
-“Reşit insanların özel hayatlarına müdahale etmek kimin haddine.
-“Biz üç çocuk yaptık. Ama başkası yapmaz. Herkesin kendi kararı. Herkes hürdür. Ve tabii ki kadın bedenine karışmak bana ayıp geliyor.”
-“Çok üzülerek belirtiyorum ki ülkemiz, çocuk gelinler sayısında dünya üçüncüsü, kadın cinayetlerinde ise yine üst sıralarda yer almaktadır.”
-“Kürtaj; inançlı bir insansa, çocuk alma konusunda dinin tesbit ettiği ölçüler vardır. Ruhun oluşması meselesi var. Verilen canı, insanın alma hakkı var mıdır? Ben size soruyorum: Allah’ın verdiği canı, siz alabilir misiniz? Bunu da sormak lazım, değil mi?”
-“Kadınlarımız vekil oldu, bakan oldu, polis oldu, pilot oldu. Kadın toplumun yarısıdır. Kadın annenizdir, kardeşinizdir, kızınızdır. Bunu farklı görmek toplumun yarısını görmemek, ihmal etmektir. Bu noktadan hareket eden İslamiyet’in 21. yüzyılda farklı yorumlanması kabul edilemez.”
– “Kadınlarımızın gülmesine ve herkesin şen kahkahalarının duyulmasına ülkemizin herşeyden daha çok ihtiyacı vardır.”
SELAHATTİN DEMİRTAŞ:
-“Kızlı erkekli denildiğinde beyinlerini kullansınlar, başka organlarını değil.”
-“Biz başörtülü kadınlardan korkmayız, destekleriz. Bizim korktuğumuz başı kapalı, zihni kapalı erkeklerdir, beyni örümcek ağı başlamış erkeklerdir. Bunlar başörtülü kadınlar üzerinden rant elde etmeye çalışıyor.”
-“Kadınların katledildiği bir yerde kimse barıştan bahsedemez. Kadını katledilmesi gereken, boyun eğdirilmesi gereken varlıklar olarak gören zihniyetle mücadele edeceğiz.”
-“Kadın sadece anamız, eşimiz, kardeşimiz değildir. Eşit birer yoldaştır. Kadının mücadelesi barışın ve özgürlüğün teminatıdır.”
-“Kadın kotası partimizde ilkesel bir duruştur. Dün açıkladığımız kadın kotası yerleri eksiktir. Bunlar asgari kadın adaylar göstereceğimiz yerlerdir. Ama daha fazlası da olacaktır. İnşallah kazanacaklar ve Türkiye’de ilk defa bir büyükşehir belediye başkan adayı kadın olacak.”
-“Hanım değil kadın olacak bir defa Diyarbakır adayı.”
-“Kürtaj konusunda ise kadın bedeni üzerinde kimsenin tasarruf hakkı yoktur. Devletin bunu tartışması bile utanç verici. Bu kadının birey olarak vereceği bir karardır.”
-“Kadının özgürlük mücadelesinin olmadığı bir yerde, erkek egemen gruplar, kişiler ve liderler, kadına bir ‘özgürlük alanı’ bahşediyorsa, orada bir sorun var demektir.”
-“Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde bir kadın aday çıkaramadık. Bu aslında hepimizin öz eleştirisidir” Kadın adayın kendi cinsiyet kimliğiyle bu süreçte var olması; dünya görüşünü, bakışını, sorunlarını, projelerini, kendi ağzından kamuoyuna anlatabilmesi için önemli bir fırsat olacaktı.”
-“Kadının ‘namus’ olarak algılanması kültürü, bir genelgeyle değişmiyor. Bu uzun süreli bir mücadele. Bu mücadelenin başında da eğitim geliyor. Devlet yasayı çıkarıyor ancak hakim ve polisin zihniyeti değişmiyor, çünkü onlar da kadına, çocukluktan itibaren edindikleri ‘cinsiyetçi kimlikleriyle’ yaklaşıyor. Bu yüzden cumhurbaşkanı bizzat olayın içinde olmalı. Öldürülen kadının tabutunu Cumhurbaşkanı da omuzlamalı.”
-“Cumhurbaşkanı’nın halkla bağını kuracak mekanizmalar olmalı. Bu mekanizmalardan biri Kadın Cumhur Meclisleri olmalı. Türkiye’nin her tarafındaki kadın örgütlerinin önerileriyle seçilen kadın Cumhurbaşkanı, eş başkan olarak benimle birlikte çalışabilir.”
Sibel Yükler/Harfvolver