Clinton ve Trump New York’ta canlı yayında karşı karşıya geldi. Clinton, Trump’ın geçmişte ABD Başkanı Barack Obama’nın Amerika’da doğmadığı iddiasına atıfta bulunarak, Cumhuriyetçi adayı Obama hakkında “ırkçı bir yalan” üretmekle eleştirirken, Trump ise Clinton’ı “çok söz az icraat sergileyen tipik bir politikacı” olarak niteledi.
Demokrat Parti’nin başkan adayı Hillary Clinton ve Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adayı Donald Trump, 8 Kasım’daki başkanlık seçimleri öncesinde ilk kez canlı yayında bir araya geldi.
Programa Hillary Clinton kırmızı bir ceket ve pantolon, Donald Trump ise siyah takım elbise ve mavi bir kravatla çıktı.
Clinton’a eşi eski Başkan Bill Clinton ile kızı Chelsea Clinton, Trump’a ise eşi Melania Trump eşlik ederek münazarayı ön sıradan izledi. Programın ardından Trump ve Clinton aileleriyle birlikte taraftarlarını selamladı.
Başkan adayları Clinton ve Trump, New York’un Long Island bölgesindeki Hofstra Üniversitesi’nde NBC spikeri Lester Holt’un moderatörlüğündeki tartışmaya el sıkışarak başladı.
Amerika'nın Sesi'nde yer alan habere göre Clinton, rakibi Donald Trump’ı kişisel vergi beyannamelerini ve iş anlaşmalarını seçmenlerden gizlemekle suçladı. Clinton, Trump’ın geçmişte ABD Başkanı Barack Obama’nın Amerika’da doğmadığı iddiasına atıfta bulunarak, Cumhuriyetçi adayı Obama hakkında “ırkçı bir yalan” üretmekle eleştirdi.
Trump ise, Amerikan halkının bir bölümünde Washington’ın işleyişiyle ilgili duyulan hayal kırıklıklarından istifade ederek Clinton’ı “çok söz az icraat sergileyen tipik bir politikacı” olarak tasvir etti.
‘Ticaret anlaşmaları yeniden müzakere edilmeli’
New York’taki Hofstra Üniversitesi’nde yapılan tartışmada Clinton, orta sınıfa uygulanan vergilerin düşürülmesi ve varlıklıların kendilerine düşen payı ödemesi çağrısını yinelerken, Trump’ın ABD’nin ticaret anlaşmalarının yeniden müzakere edilmesi gerektiği üzerine sıkça vurgu yaptığı görüldü. Trump, bu anlaşmaların şirketlerin Amerikan istihdamını yurtdışına taşımasına neden olduğunu öne sürdü.
Trump ayrıca, ülkede suç oranlarını azaltmak için, “stop and frisk” olarak bilinen, polisin şüpheli bulduğu kişileri durdurup üzerlerini aradığı uygulamanın gerekliliğine işaret ederken, Clinton ise bu uygulamanın anayasaya aykırı olduğunu ve istenen etkiyi yaratmadığını savundu.
Tartışma boyunca Trump’ın sık sık Clinton’ın sözünü kestiği görüldü.
Clinton, Trump'ın ırkçı olduğunu hatırlattı
Ancak Clinton, iş geçmişi ve serveti konusunda Trump’a ağır yüklendi ve Trump’ın vergi beyannamelerini açıklamamasından hareketle, “herhalde sakladığı bir şey var” ifadesini kullandı. Clinton, Trump’ın vergi beyannamelerini açıklamayı reddetmesinin bir nedeninin, federal vergi adına hiçbir şey ödememesi olabileceği görüşünü dile getirirken, Trump’ın araya girerek, ‘bu beni akıllı yapar’ demesi dikkat çekti.
Clinton ayrıca, Trump’ın şirketinin yıllar önce New York’taki bir mülkünü siyahlara kiraya vermediği için mahkemeye verildiğini hatırlattı.
Trump ise, Clinton’ın dışişleri bakanlığı döneminde kişisel internet sunucusundan silinen 30 bin e-postayı paylaşması durumunda kendisinin de vergi bilgilerini açıklayacağını söyledi.
Bakanlığı döneminde e-posta yazışmalarını kişisel hesabından yürüttüğünün ortaya çıkmasından sonra seçmen nezdinde güven eksikliği sorunu yaşayan Clinton ise, bunun bir hata olduğunu kabul etti ve “eğer geriye dönebilseydim elbette farklı davranırdım” dedi.
Clinton, Cumhuriyetçi rakibinin büyük şirketler için vergi kesintilerini savunan politikalarını sert biçimde eleştirirken, asgari ücretin artırılması, altyapı projelerine daha fazla yatırım yapılması ve kadınlar için eşit ücretin güvenceye alınması çağrısında bulundu.
Trump ise, Demokratların politikalarının Amerikan istihdamının yurtdışına taşınmasına yol açtığını öne sürerken, bunda Clinton’ın desteklediği uluslararası ticaret anlaşmalarının rolü bulunduğunu savundu.
Trump’ı ‘ırkçı yalan üretmekle’ suçladı
Tartışmanın bir yerinde Clinton, Trump’ın tartışılan konulara ilişkin sunduğu kendi versiyonuna karşı çıkarken, rakibine hitaben “kendi gerçekliğinde yaşadığını biliyorum” ifadesini kullandı.
Trump’ın, yıllarca Barack Obama’nın ABD’de doğmadığını iddia ettikten sonra neden bu iddiasını geri çektiği yönündeki sorulara net yanıt vermediği gözlenirken, Clinton, Trump için, “siyasi faaliyetine bu ırkçı yalanla başladı” şeklinde suçlama yöneltti.
Clinton, Donald Trump’ı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i övdüğü ve Rusya’nın Amerikan hükümetini “hack”lemesi önerisini ortaya attığı gerekçesiyle eleştirdi.
Trump'a göre IŞİD ABD askeri çekildiği için oluşmuş
IŞİD’le mücadelenin de gündeme geldiği tartışmada Trump, Başkan Obama ve Clinton’ı Irak’tan ABD askerlerini çekerek bir boşluk yarattığını ve bu boşluk sayesinde IŞİD’in ortaya çıktığını savundu. Clinton ise Irak’tan asker çekme kararı anlaşmasına önceki başkan George W.Bush’un imza attığını hatırlattı.
Trump’ın IŞİD’e karşı izlenen stratejiyi eleştirirken bir alternatif sunmadığı görüşünü dile getiren Clinton, “IŞİD’e yönelik hava saldırılarını yoğunlaştırmalıyız ve IŞİD’i Rakka’dan kovmaları ve örgütün halifelik oluşturma iddiasına son vermeleri için Arap ve Kürt ortaklarımızı desteklemeliyiz” diye konuştu.
Clinton, ABD içinde radikalleşen gençler sorunun tartışıldığı bölümde, ABD’nin hem ülke içinde hem de dışında Müslüman toplumlarla birlikte çalışması gerektiğini savundu ve Trump’ın Müslümanları hedef alan alan açıklamalarına yüklendi.
Trump da, ABD’nin dünyanın ‘polisi’ olmaması gerektiğini belirtirken, ayrıca, İran’la varılan nükleer anlaşmayı ‘müzakere edilmiş en kötü anlaşmalardan biri’ sözleriyle eleştirdi.
Trump’ın kadınlara yönelik cinsiyetçi sözleri
Clinton ayrıca, Trump’ın kadınlar hakkında sarfettiği tartışmalı sözlere atıf yaparken, “(Trump) kadınları domuzlar, tembeller ve köpekler olarak niteleyen bir kişi” ifadesini kullandı.
Trump, 2003 yılında Irak’ın işgaline karşı çıktığını ısrarla yinelerken, 2002 Eylül ayındaki bir röportajında savaşı destekleyen sözleri hatırlatıldığında ise, “Belki düşünmeden konuştum, kim bilir” ifadesini kullandı.
Clinton, Trump’ın çok kolay provoke olduğunu ve nükleer silahları içeren bir savaşa çok kolay sürüklenebileceğini savunarak, “Bir tweet mesajıyla provoke olabilen bir kişi ellerini nükleer kodların yakınına sürmemeli” dedi.
Trump’ın nükleer silahların kullanımının tartışıldığı bölümde, “ilk saldırıyı yapanın kendisi olmayacağı” ifadesini kullandıktan sonra, “masadan hiçbir seçeneği dışlamam” diyerek kendisiyle bir anlamda çeliştiği gözlendi.
Tartışmada, yasadışı göçmenler, Clinton vakfına yapılan bağışlar, Hillary Clinton’ın güven sorunu ve eşi Bill Clinton’ın geçmişteki sadakatsizlikleri gibi seçim kampanyasında aslında sıkça işlenen konuların ise gündeme gelmemesi dikkat çekti. Uzmanlar, Trump’ın 90 dakikalık tartışmada zamanı gereksiz ayrıntılara yanıtlar vererek boşa harcadığı görüşünü savundu.
Protesto
Hofstra Üniversitesi üçüncü kez bir başkanlık münazarasına ev sahipliği yapmış oldu.
Yaklaşık 2 bin kişilik protestocu grubu, öğlen saatlerinde etkinliğin yapılacağı üniversite etrafında toplanmaya başladı.
Güvenlik önlemlerinin en üst düzeyde olduğu alanda gerçekleştirilen protesto gösterilerinde 24 kişi gözaltına alındı.
Gözaltıların bir çoğu protestocuların, tartışmanın yapılacağı Nassau Coliseum’a girişi engellemelerinden dolayı gerçekleşti.
Başkanlık tartışmasının düzenlendiği üniversite içinde Demokrat Parti adayı Clinton’u destekleyenlerin sayı olarak üstünlüğü vardı.
Protestocuların taşıdığı dövizlerde “Flint için adalet”, “Hepimiz göçmeniz ve mülteciyiz” “Siyahların hayatı önemlidir” mesajlarına yer verildi.
Seçime kadar iki televizyon tartışması daha düzenlenecek.