Kaos GL ve Pembe Hayat dernekleri, Türkiye Gazeteciler Sendikası Kadın ve LGBTİ Komisyonu ile birlikte “Nefret Etme” projesi kapsamında basın emekçileriyle Cezayir Restoran’da bir araya geldi.
“Nefret söylemi ayrımcılığın suça dönüştüğü andır”
Birinci oturumda gazeteci Tuğrul Eryılmaz, konuşmasını medyadaki ayrımcılık, ırkçılık ve cinsiyetçilik konusunda yaptı.
Ayrımcılık kavramına değinen Eryılmaz, “Nefret söylemi ayrımcılığın suça dönüştüğü andır” dedi. Ana akım medyayı eleştiren Eryılmaz, medyanın her zaman var olan ilişkileri ve sistemi pekiştirdiğini ve 3 temel noktada -azınlıklara karşı ayrımcılık, ırkçılık, cinsiyetçilik- nefret söylemine başvurduğunu aktardı. Ayrımcılığın ise cinsel, dinsel ve etnik olmak üzere üç temel grup üzerinden gerçekleştirildiği ifade eden Eryılmaz, Alevi düşmanlığının en somut örneğinin Maraş ve Çorum katliamları olduğunu ve insanların zihinlerine kazındığını belirtti. Kürt halkının uzun yıllardan beri ayrımcılığa uğradığını, Ermeni halkının ise adının bile anılmadığını hatırlatan Eryılmaz, kadınların da ataerkil toplum nedeniyle yaşamın her alanında ve özellikle medya alanında ayrımcılığa maruz kaldıklarını ekledi.
“Biz dediğin anda diğerlerini yaratmış oluyorsun”
LGBTİ’lerin ve kadınların medya alanında var olma sorunları yaşadıklarını söyleyen Eryılmaz, “Medyada LGBTİ ve kadın duyarlılığına ihtiyaç var” diyerek toplumsal olaylara LGBTİ ve kadın gazetecilerin gözünden bakma gerekliliği olduğunu vurguladı. “‘Biz’ dediğin anda ‘diğerlerini’ yaratmış olursun” diye konuşan Eryılmaz, gazetecilerin kullandıkları dile dikkat etmeleri ve ayrımcılığa neden olacak terimlerden sakınmaları gerektiğini belirtti.
Tarihten örnekler vererek ayrımcılığa ve ırkçılığa karşı mücadelede uzun bir yol katedildiğini kaydeden Eryılmaz, LGBTİ’lerin ve kadınların kendilerini medyada kendi kimlikleri ile var etmek gerektiklerini ifade etti. Genelde kadınlara evlilik programları ve eşcinsellere magazin haberleri yaptırıldığını aktaran Eryılmaz, biçilmiş toplumsal rollerin dışına çıkıldığında ise ayrımcılığın başladığını söyledi. Eryılmaz, kimliği ne olursa olsun her insanın kendi haklarını yaşamakta özgür olması gerektiğini ve aynı zamanda başkaların hakları içinde mücadele etmelerini istedi.
Kaos GL dergisinden Ali Erol ise ayrımcılığın nedeninin “biricik ve tek norm olarak heteroseksizm” temel alınması olunduğunu ifade etti. Yıllarca insanların “norm”un dışındaki kimliğini özgürce ifade edip ona göre yaşamaları için mücadele ettiklerini belirten Erol, on yıla yakın bir süre LGBTİ’lerin özgüvenini güçlendirme çalışması içerisinde olduklarını söyledi. Sosyal ve kültürel yaşamın her alanında 80’li yıllarda eşcinsellik ve medyada görünümü dışlandığını hatırlatan Erol, 12 Eylül sonrası ise medyada ilk aşamada eşcinsellik ‘homoseksüellik’ olarak tanımlandığının altını çizdi.
“İkinci aşamadaysa, yani 90’lı yıllarda, gizli özne olan homoseksüelliğin yerini gay, trans, lezbiyenler aldı” diye konuşan Erol, sol ve anarşist hareketin mücadeleleri Kaos GL’nin yolunu açtığını kaydetti.
Sendika tüzüğünde cinsiyet eşitliği
Konuşmacıların kısa sunumlarının ardından soru cevap şeklinde süren tartışma toplantısında medyada kullanılan nefret söylemleri örnekleştirilerek bunlara karşı neler yapılması gerekildiği konuşuldu. Gazeteci Semra Çelebi, örnekler vererek kalıplaşmış erkek söylemlerinin mücadele sonucu değişebileceğini ve bu konuda olumlu örneklerin olduğunu aktardı.
TGS Örgütlenme Sekreteri ve ETHA editörü Arzu Demir ise toplumun geleneksel rollerinin insan yaşamını belirlediğini ve ana akım medyanın bu rollere bağlı pratikler gerçekleştirdiğini belirtti. Sosyalist gazetecilerin dilinin değişiminde LGBTİ’lerin etkisinin olduğunu belirten Demir, bu nedenle daha fazla birlikte çalışılması gerektiğinin altını çizdi. Demir, ayrıca, sendikal çalışma alanında önemli adımlar attıklarını, sendika tüzüğünde cinsiyet eşitliği ve kadın temsiliyeti gibi temel değişikliklere gittiklerini belirtti.
BirGün Gazetesi çalışanı ve TGS İstanbul Şube Sekreteri Sevgim Denizaltı da, işyerlerinde LGBTİ’lerin kendini açık bir şekilde ifade edebileceği ortamların da oluşturulmasının önemine dikkat çekti.
Toplantı, medyada nefret söylemine karşı yapılması gereken önerilerle devam etti. (ETHA)