Yerel seçim tartışmaları seçimlere bir hafta kala zirveye ulaştı. Tartışmaların merkezinde AKP karşıtı bir blok oluşturma yer alıyor. AKP karşıtı tüm oyların CHP’de toplanmasını savunan ve ¨Oylar bölünmesin¨ diye başlayan basınç, son günlerde, ¨Tatava yapma bas geç¨ adlı bir kampanyaya dönüştü. İstanbul açısından ise bu basıncın geldiği nokta, ¨Sırrı Süreyya Önder seçimlerden çekilsin¨ oldu. Gören de seçimlere sadece AKP, CHP ve HDP giriyor sanır.
Bu seçimlerde AKP’nin tüm motivasyonunun, ¨Ne olursa olsun kaybetmemek¨ olduğu görülüyor. Ortaya çıkan tüm yolsuzlukları kapatmaya çalışması, adli ve güvenlik birimlerinde yer alan memurların yerlerini değiştirmesi, kendisi için tehlike arz eden kamu personelini görevden alması, Fethullah Gülen cemaatine karşı ittifak arayışlarına girmesi, internet ve sosyal medya yasakları buna açık deliller sunuyor.
CHP’nin motivasyonunun ise, özellikle Ankara ve İstanbul’da, ¨Ne olursa olsun kazanmak¨ olduğu görülüyor. CHP’nin genel stratejisini Radikal Gazetesi’nden Murat Yetkin bir yazısında, ¨CHP haklı çıkmaktansa, kazançlı çıkmayı tercih ediyor.¨ diye özetlemişti. T24 sitesi CHP’nin Amerika Temsilcisi olan Yurter Özcan’ın bir panelde yaptığı konuşmayı haberleştirmişti. Yurter Özcan CHP’nin stretejisini şöyle özetliyordu, ”Türkiye’deki olay artık sol veya sağ değil. Dünyada sol, sağ kavgası kalmadı. Şu anki bölünme Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in varoluş kavgasıdır. Bu kavgayı kazanmak için unutacaksınız. Geçmişteki kırgınlıkları geride bırakmak gerekiyor. (…) Yerel seçimlerde üç büyük şehri alabilirsek, Türkiye’deki siyasi psikoloji değişecek. İlk defa Erdoğan, sandıkta kaybedecek. Mesela Fatih’ten adayımız Sabri Erbakan, rahmetli Necmettin Erbakan’ın yeğeni. Bu aday doğru mu değil mi tartışırsınız, ama öyle bir çevrede muhafazakar bir adayınız olmalı. Hiçbir insan uzun bir süre kaybeden bir yapının içerisinde olmak istemez. Siyaset bir iddia oyunudur. İstanbul ve Ankara’yı kaybetmiş bir Erdoğan’ın siyasi hayatı bitmiştir.”
Yurter Özcan’ın da belirttiği gibi CHP kazanmak için sağ seçmenin oyunu almayı hedefliyor ve buna bağlı olarak sağa kaymayı tercih ediyor, bu durum aday tercihlerinde de görülüyor. CHP’nin bu seçimlerdeki en büyük motivasyonu ise üç büyük şehri almak. İzmir zaten CHP’de olduğu için bütün tartışma İstanbul ve Ankara’ya odaklanmış durumda. Yurter Özcan’ın panelde yaptığı konuşmada da, CHP’li yetkililerin konuşmalarında da Fethullah Gülen cemaatini, MHP’yi eleştirmekten kaçınmaları ve birbirlerini yıpratmaktan kaçınmaları aleni ve resmi olmasa da zımni bir ittifaka işaret ediyor.
Türkiye’de en çok satan gazetelerden birisi olan Sözcü Gazetesi, geçtiğimiz seçimlerde CHP ve MHP’nin aldığı oyları yan yana koyarak, ismi verilen illerde bu iki parti arasında güçlü olana oy verilmesi yönünde bir çağrı yaptı. Sosyal medyada da buna benzer çağrılar yapıldı. Bazı cemaat üyeleri CHP’ye oy vereceğini açıklasa da Fethullah Gülen cemaati hangi partiyi destekleyeceğini net bir şekilde açıklamadı. Göstergeler bir ittifakı işaret etse de CHP, MHP ve Gülen Cemaati arasında bir ittifak yapılıp yapılmadığını 30 Mart günü anlayacağız.
Ankara ile ilgili daha az tartışma yürürken, İstanbul’a ilişkin yoğun bir tartışma sürüyor. AKP bu denli zordayken, en yakın rakibi olan CHP’nin şartlar bu kadar uygunken İstanbul’u alamamış olması CHP’nin genel seçimler açısından iktidar iddiasını da zayıflatan bir durum arz ediyor. O sebeple CHP açısından İstanbul seçimleri oldukça kritik.
MHP’nin İstanbul adayı Rasim Acar, DSP’nin İstanbul adayı Muammer Aydın, İşçi Partisi’nin İstanbul adayı Levent Kırca, HEPAR’ın İstanbul adayı Ahmet Ercan. AKP karşıtı cepheleşmenin bu kadar yoğun olduğu bir dönemde adı geçen partilerin tabanının CHP’ye dönük tercihlerinin geçirgenliği ortadayken CHP’liler tarafından bu partiler yerine, HDP’nin ¨oyları böldüğü¨ iddiası ise oldukça yersiz.
CHP’nin kendi sağıyla bu denli yakınlaştığı, CHP içerisinde bile birçok insanın CHP’nin aday tercihlerini sorguladığı bir dönemde HDP seçmenin CHP’ye oy vermesini beklemek manasız. Tüm meşruiyetini yitiren AKP karşısında bütün muhalefet güçleri büyürken, CHP’lilerin kendi kazanımını HDP’nin İstanbul’da seçimlerden çekilmesine bağlaması olsa olsa basiretsizlikle açıklanabilir.
CHP’lilerin HDP’nin seçimlerden çekilmesini telep etmesi HDP’yi yıpratma kampanyasından başka bir anlam ifade etmiyor. Dolaylı olarak olası bir AKP kazanımının faturasını şimdiden HDP’ye yıkmaya çalışıyorlar, bu durum kabul edilemez. AKP’nin İstanbul’u tekrar alması tüm muhalefet güçleri için kayıp olacaktır. Ancak bunun müsebbibi HDP değildir.
Anlaşılmayan bir diğer taraf ise HDP’nin varlığının CHP’ye nazaran AKP’nin işini zorlaştırdığıdır. AKP karşıtlığı sebebiyle CHP konsolide olması beklenen kitle tercihini yapmıştır ancak durum daha önce AKP’ye oy veren kitle açısından aynı değildir. Daha önceleri çeşitli sebeplerle AKP’ye oy veren Kürt seçmen açısından; Roboski katliamı, Nusaybin utanç duvarı, Van depremi, KCK tutukluları, barış sürecindeki olumsuz tavır ve yolsuzluklar sebebiyle AKP bir tercih olmaktan çıkmıştır ve bu kitle BDP/HDP’ye yönelmiştir. Newroz kitleselliği de bunu açıkça ortaya koymuştur.
CHP’lilerin Sırrı Süreyya Önder’in aday olmamasını istemesinin tek anlamlı gerekçesi CHP’nin, HDP’nin seçim programını kabul etmesidir. Bu CHP açısından imkansızken, HDP’ye oy vermeyi düşünen insanlar CHP’ye oy vermezler. Sırrı Süreyya Önder’in adaylığı tam da CHP ile HDP arasındaki siyasete tekabül etmektedir.
Ayrıca HDP bir kişiler-adaylar partisi değildir. Adayları belirleyen meclisler ve kurullardır. Sırrı Süreyya Önder aday olmasa bile CHP’nin bu programına HDP’liler oy vermez. Her yerde belediyeleri halk meclisleriyle yönetmeyi programına alan HDP açısından adaylardan ziyade yerel meclislerin iradesi daha önceliklidir. Eleştiri yapılacaksa adaylara değil, meclislere ve programa yapılmalıdır. Bütün meclislerimizin adaylarımızı geri çağırma yetkisi vardır. HDP, bu yerel seçimlerde yüreği soldan yana atan herkes için en güçlü seçenektir.
Kimse HDP’nin ya da başka bir sol partinin seçimlerden çekilmesini beklemesin. Herkes yaptığı siyaseti, vermiş olduğu mücadeleyi savunmakta, bunu temsil etmeye aday olmakta özgürdür. BDP/HDP, AKP ve CHP/MHP karşısında eşitliğin, özgürlüğün ve mücadelenin siyasetini mümkün kılmaya çalışmaktadır. Bas geç diyenlere bizim söyleyeceğimiz tek söz var: geleceğimize basıp geçmiyoruz. Ve biz, ¨Ellerimiz kırılsaydı da bunlara oy vermeseydik dememeniz için buradayız.¨
Bu yazı jiyan.org sitesinden alınmıştır.