Alanya L Tipi Cezaevi’nde açlık grevinde bulunan siyasi tutsakların, mektup ve fakslarına idare tarafından el konularak ses ve taleplerinin kamuoyunda duyulmasının önüne geçilmeye çalışılıyor. Avukat Sidar Öztürk, cezaevinde siyasi tutsaklar üzerinde yoğunlaşan bir düşman hukukunun söz konusu olduğunu belirtirken, İHD MYK üyesi Mehmet Aker ise grevdeki tutsakların aileleri ve STK’larla iletişimi engellenip faks ve mektup göndermeleri yasaklanarak susturulmaya çalışıldığını dile getirdi.
AKP iktidarının savaş konsepti ile birlikte sık sık hak ihlallerinin yaşandığı Türkiye ve Kürdistan cezaevlerinde tutulan siyasi tutsaklara yönelik baskı ve hak ihlalleri uygulamaları artarken, son olarak Alanya L Tipi Cezaevi’nde 15 Ağustos’ta başlatılan süresiz dönüşümlü açlık grevine giren PKK’li ve PAJK’lı tutsakların haberleşme haklarının kısıtlandığı ortaya çıktı. Tutsaklara gönderilen mektuplara idare tarafından el konulurken, tutsakların dışarıya gönderdiği mektup ve fakslar ise “Örgüt içi haberleşme” ve benzeri bahanelerle idare engeline takılıyor.
‘Düşman hukuku uygulanıyor’
Alanya Cezaevi’nde yaşanan hak ihlallerine ilişkin konuşan avukat Sidar Öztürk, Alanya Cezaevi’nde haberleşme özgürlüğü kısıtlanmadan önce de bir çok hak ihlalinin yaşandığına dikkat çekerek, özellikle siyasi tutsaklar üzerinde yoğunlaşan bir düşman hukuku olduğunu söyledi. Öztürk, “Cezaevinde bin 500 tutuklu ve hükümlü bulunmasına rağmen sadece bir doktor bulunduğu, revire çıkmak isteyen acil hastalar için bile 15 gün sonrasına gün verildiği, spor, ortak alan gibi faaliyetlerden yoksun bırakıldıklarını, açıkçası infaz hukuku değil düşman hukukunun uygulandığını söyleyebiliriz” dedi.
‘AYM’nin verdiği emsal kararlar bile önüne geçemiyor’
Açlık grevlerinin başlaması ile birlikte ise siyasi tutsaklara yönelik baskı ve hak ihlallerinde bir artışın söz konusu olduğunu kaydeden Öztürk, kanun hükümleri açık olmasına rağmen cezaevlerinde bu hukukun işlenmediğini ifade etti. Daha önce benzer başvurularda Anayasa Mahkemesi’nin verdiği emsal kararların bile hukuksuzluğun önüne geçemediğini vurgulayan Öztürk, şunları aktardı: “Kanunda tutsakların haberleşmesine dair düzenlemeler olmasına rağmen, siyasi dava hükümlülerinin tüm mektup ve faksları hukuksuz bir şekilde denetime tabi tutulmaktadır. Buna ilişkin olarak Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu emsal kararlar dahil bu hukuksuzluğun önüne geçememektedir.”
‘Mektuplar yasaklanarak susturulmaya çalışılıyor’
İHD olarak açlık grevinde olan tutsakların cezaevlerinde yaşadıkları sorunlarla ilgili posta veya faksla başvuru aldıklarını belirten İHD MYK üyesi Mehmet Aker ise, özellikle açlık grevindeki tutsakları eylemlerinden vazgeçirmek ve iradelerini kırmak için çeşitli hak ihlallerinde bulunulduğunu söyledi. Cezaevlerinde yaşanan hasta sevklerinde çıplak aramalardan sonra şimdide iletişim ve haberleşme özgürlüğü ile ilgili hak ihlallerinin ortaya çıktığını belirten Aker, Alanya Cezaevi’nde açlık grevindeki tutsakların aileleri ve STK’larla iletişimi engellenip faks ve mektup göndermeleri yasaklanarak susturulmaya çalışıldığını dile getirdi.
‘AYM’nin kararı ortada’
Açlık grevleri sürecinin ölümlerle sonuçlanmasından endişe ettiklerinin altını çizen Aker, haberleşme özgürlüğünün kısıtlama uygulamasından bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini vurguladı. Aker, “Bu sürecin insan yaşamlarının son bulmasıyla bitmesinden endişe duyuyoruz. O yüzden bu engellemelerin hem temel insan haklarından iletişim haklarının engellenmesi hem de açlık grevinde olan insanların duyurmak istedikleri taleplerinin boğulması kamuoyuna duyurmak istedikleri seslerinin kısılması olarak görüyoruz. Bu uygulamalarla ilgili Yargıtay’ın ve AYM’nin verdiği emsal kararlarda da cezaevindeki mahkûmların STK’lara gönderdikleri mektup ve faksların engellenemeyeceği ve sansürlenemeyeceği şeklindedir. Karar ortadadır. Bu uygulamaların yanlışlığını bir kez daha tekrarlıyor ve acilen sonlandırılmasını istiyoruz” dedi.