Gezi Direnişi’nin 8. yılında Taksim’de bir araya gelenler polis barikatı ve yasaklarla karşılaştılar. Engelleme girişimlerine rağmen açıklamada “Zorbalık biter, karanlık gider, Gezi kalır” denildi.
İstanbul Taksim’de, Gezi Direnişi’nin 8. yıldönümü nedeniyle yapılacak olan anma için bir araya gelenler, polis engellemeleri ve yasaklarla karşılaştılar. Eylem öncesi Taksim’deki tüm ara sokaklar kapatıldı, toplu taşıma araçlarının Taksim’e girişi engellendi.
TMMOB Makina Mühendisleri Odası’nın (MMO) bulunduğu İpek Sokak, iki baştan polis ablukası altına alındı. MMO önünde toplanan Taksim Dayanışması bileşenleri, barikatın kaldırılmasını istedi. İHD binasının önünde toplanan kitlenin de TMMOB önüne geçişine izin verilmedi. Taksim Kuyu Sokak’taki yurttaşlar, “Halka değil çetelere barikat”, “Barikatı aç” sloganları attı.
Tüm engellemelere rağmen yapılan eylemde “8 yıldır buradayız, burada olacağız. Zorbalık biter, karanlık gider, Gezi kalır” denildi.
Taksim Dayanışması yaptığı açıklamada, ” Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Hasan Ferit Gedik, Medeni Yıldırım, Ahmet Atakan, Ali İsmail Korkmaz ve Berkin Elvan için direneceğiz. Gezi bizim dünümüz değil geleceğimizdir” denildi.
“Bu Berkin Elvan’ın korkusudur”
Avukat Can Atalay, İçişleri Bakanlığına “Ailelerin de içinde olduğu grubun buraya gelmesi engelleniyor. Barikatları açın, halkın önündeki barikatları açın. Arkadaşlarımız gelmeden başlamayacağız” diye çağrı yaptı.
Gezi’de polisin attığı biber gazı kapsülüyle başından yaralanarak yaşamını yitiren Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan, “Abdocan’dan korkuyorlar, Hasan Ferit’ten korkuyorlar, en önemlisi de 14 yaşındaki çocuğumdan korkuyorlar. Bu Berkin Elvan’ın korkusudur. Tayyip bir daha gör bu korkuyu. Ne yaparsan yap elim her zaman yakandadır” dedi.
Uzun süren tartışmaların ardında ailelerin girişine izin verildi.
“Saraylar yıkılır, çeteler dağılır, zorbalık biter”
TMMOB Makina Mühendisleri Odası’nın bulunduğu sokakta Taksim Dayanışması, basın açıklaması yaptı.
“Bundan 8 sene önce, bu iktidar insanlık onurumuza dokunduğu için, haklarımızı gasp ettiği için, kentsel hafızalarımızı yok ettiği için, doğayı ranta kurban ettiği için, bize yaşam alanı bırakmadığı için Gezi’de buluşmuş, bir arada olmanın coşkusunu, gerçeği haykırmanın gururunu, direnmenin onurunu yaşamıştık” denilen açıklamada, şunlar vurgulandı:
“Pandemi süreci bir kez daha gösterdi ki bu iktidar halkına düşmandır. Yasaklar, cezalar hep halka, tüm imtiyazlar ise bir avuç muktedirden yanadır. Ne halkın sağlığı, ne yoksulluğu, açlığı, işsizliği ne de gençlerin geleceksizliği umurlarındadır. O kürsülerden çekilen azarlar, savrulan tehditler, hukuksuz yargılamalar, siyasi tutuklamalar hepsi korku salmak için, çünkü iktidarlarını ayakta tutabilmenin tek yolu bu.”
“Gezi’yi yargılamaya kalktılar” denilen açılamada, “Bir, iki yetmedi üçüncü kez torba dava ile adını kirletmeye çalışıyorlar. Değil üç; beş, on, bin kere de yargılasanız Gezi’nin haklılığı ve gerçekliği karşısında her seferinde yenileceksiniz. Gezi defalarca ortaya saçılan mafya-devlet-sermaye-çete ilişkilerine benzemez. Onlar çetelerle, mafyayla rant peşinde koşanlar, biz bir fidana su vermek için” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, “Gezi’de söylemiştik; parayı ve rantı tek değer olarak kabul edenlerin karşısında paylaşımın, tüketimin karşısında üretimin, yozlaşmanın karşısında aydınlanmanın direnişidir Gezi!” denildi.
“Bugün de aynı talepleri bir kez daha yükseltiyoruz” denilen açıklamada, şunlar ifade edildi:
“Acil demokrasi istiyoruz. Bu halk, adil, özgür ve eşit bir ülkede yaşamayı hak ediyor. Haklarımızı istiyoruz, alana kadar direneceğiz!
Gezi’de canlarımızı bıraktık. Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Hasan Ferit Gedik, Medeni Yıldırım, Ahmet Atakan, Ali İsmail Korkmaz ve Berkin Elvan için direneceğiz. Gezi bizim dünümüz değil geleceğimizdir. Kayyumlarla, kararnamelerle gasp edilen demokrasinin parlak ve temiz geleceği için en somut dayanağıdır. Mazide kalmayacak kadar büyük ve hayatidir.
Gezi burada, Gezi biziz! 8 yıldır meydanlardayız. Hala bir aradayız, her yerdeyiz. Gezi’de söylemiştik, bugün de sözümüz aynıdır: Saraylar yıkılır, çeteler dağılır, zorbalık biter!”