Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    Tülay Hatimoğulları: Kürt meselesinin çözümü yasal ve hukuki zemine taşınmalı

    15 Aralık 2025

    Metal işçilerinden MESS’e karşı eylem kararı: Üretimden gelen güç kullanılacak

    15 Aralık 2025

    Suudi Arabistan’da 2025’in başından bu yana 340 kişi idam edildi

    15 Aralık 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      Asgari ücret artışı en çok kime yarar?

      15 Aralık 2025

      “Bir masa örtüsü, bir saat ve 162 gün”: Tunç Soyer’in hücreden gelen sesi

      14 Aralık 2025

      Emperyalizm işbirlikçiliğinden, ‘garantör’lüğe Kıbrıs’ta Türkiye 

      13 Aralık 2025

      CHP: Dost mu, düşman mı?

      11 Aralık 2025

      AP Milletvekili Langensiepen: “Engellilik siyaseti için değil sosyal politika yapmak için başladım”

      11 Aralık 2025
    • Seçtiklerimiz

      Trump Doktrini: Küreselleşmenin krizi ve yeni Amerikan stratejisi

      14 Aralık 2025

      Stratejik illüzyon!

      8 Aralık 2025

      Bağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı

      7 Aralık 2025

      Asgari ücret, gıda fiyatları ve açlık sorunu

      6 Aralık 2025

      “Darbe mekaniği”

      4 Aralık 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      Özlem Tolu: 2026 bütçesi eğitimin daha fazla piyasalaşacağı bir dönemin habercisi.

      15 Aralık 2025

      Onur Hamzaoğlu: “Sağlık Bakanlığı’nın bütçedeki payı yüzde 15’in altında olmamalı”

      13 Aralık 2025

      AP Milletvekili Langensiepen: “Engellilik siyaseti için değil sosyal politika yapmak için başladım”

      11 Aralık 2025

      Feray Mertoğlu: Müzakere sürdürülürken faşizme karşı mücadele yükseltilmelidir

      2 Aralık 2025

      Amed Dicle: Suriye’de de Türkiye’de de Kürtler statüsüzlüğü kabul etmeyecek

      2 Aralık 2025
    • Dosyalar
      • “Süreç” ve Sol
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » 31 Mart Yerel Seçimleri: Kimin “Beka” Sorunu?

    31 Mart Yerel Seçimleri: Kimin “Beka” Sorunu?

    Siyasi Haber31 Ekim 2018
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    SEÇTİKLERİMİZ – Ertuğrul Kürkçü’nün Bianet’teki yazısı: “Devlet Bahçeli, muhalefetin “beka” der demez hizaya geçeceğine istediği kadar güvensin, özgürlük ve adalet isteyen milyonları, 31 Mart seçimlerinde ne partilerin ne de Başkanlık rejiminin bekası ilgilendiriyor. Onları ilgilendiren, geleceklerinin daha güzel ve olacağı umudunun baki kalması…

    Türkiye'de olağanüstü dönemlerin ayırt edici niteliklerini özlü ve kalıcı bir biçimde ifade etmenin -bu, tarihçi ve felsefecileri ne kadar üzse de- hep orta zekalı sağcı anti-entelektüellere kalmış olması çok acıklı. Bu, belki de bu sözlerin sadece onu söyleyenlerin sözü olarak kalmayışından, arkalarına esasen bir sınıfın ve bir devletin bütün iradesinin istiflenmesinden, etkileri on yılar sürecek eylemlerle sınanmalarından, toplumun o sözleri yalnızca işitmekle kalmayıp maddi anlamını bedeninde hissetmiş olmasındandır…


    Devlet ve sınıf


    12 Mart yarı-darbesinin mantığının Orgeneral Tağmaç'ın "toplumsal uyanış ekonomik gelişmeyi aştı" cümlesinden daha kısa ve daha kalıcı bir ifadesini işitmedik. Hepsi bu kadar işte: "Uyandınız ama taleplerinizi ancak kurşunla karşılayabiliriz. Kasada para yok!"


    12 Eylül darbesinin sınıfsal karakterini kim Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Halit Narin'den daha iyi özetlemiş olabilirdi: "20 yıldır onlar güldü biz ağladık…" "Onlar"ın kim olduğunu belirtmesi, cümlenin devamını getirmesi bile gerekmiyor. Sermayenin mantığının yanında ahlak ve siyasetini de yarım cümleye sığdırabilmesi için dizginlerinden boşanması yetmiş de artmış!

    28 Şubat'ın ardındaki iradeyi Ertuğrul Özkök'ün bir meçhul "paşa"dan naklen manşete çektiği "Bu defa işi Silahsız Kuvvetler halletmeli," talimatından daha isabetle dile getiren bir ifade var mıydı? Emirlerin "rica" şekline büründürülmesindeki "incelik" Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, TOBB, TÜRK-İŞ, TESK, TİSK ve benzerlerinin durumdan vazife çıkarmasıyla daha derin bir anlam kazanıyor…

    Elbette 15 Temmuz'un en çiğ ama en isabetli anlatısının -"…şu anda bu hareket, Allah'ın bize büyük bir lütfudur."- telif hakkı Tayyip Edoğan'ın. Nota bene: "Şu anda bu hareket"… Daha ne desin! Ben yaptırdım diyecek değil ya, "Allah"ın hikmetinden sual olmaz. O bütün bilinmeyenleri ikame eder.


    Devleti kurtarmak için suçu devletleştirmek


    Peki, 20 Temmuz 2016'da başlayan ve sürmekte olan yeni rejim inşası ardındaki iddiayı aynı belâgat ve isabetle ifade edebilen bir özlü söz? Rejimin doruğunda manevralarına devam eden Erdoğan olsa da onu oraya "kazasız belasız" taşıyan yol haritasının fikriyatı Bahçeli'de. Her ne kadar fikrini biraz dolaştırarak ifade etmiş de olsa Bahçeli, 11 Ekim 2016'da TBMM'de MHP Grup Toplantısında -kısaltmalarla- şunu söyledi: "Türkiye Cumhuriyeti'nin beka mücadelesi verdiği bugünlerde (…) Anayasa çiğnenmekte ve suç işlenmektedir. (…) Dünyanın hiçbir medeni ve demokratik ülkesinde her gün suç işleyen bir yönetim ve iktidar yapısı görülemeyecek, bundan bahsedilemeyecektir. Bu durum karşısında (…) AKP, hazırda tuttuğu veya üzerinde çalıştığı bir anayasa hazırlığı varsa (…) TBMM'ye getirmelidir…"  Gerisini biliyorsunuz.


    Şimdi tartışmanın Anayasal boyutu artık geride kaldığından Bahçeli bugün söylemek istese aynı fikri süslerinden ve ihtiyati kayıtlarından ardındırarak şu şekilde de ifade edebilirdi ve "fikrin" değerinden hiç bir şey eksilmezdi: "Erdoğan'ın her gün Anayasal suç işleyerek devletin bekasını tehlikeye atmasındansa, onun suçlarına Anayasal güç kazandırarak devleti kurtarmak evladır! Öyleyse yaşasın suç!"


    Anahtar kavram "beka"


    İsmiyle müsemma, devletin baş mütercimliğine yükselirken Devlet Bahçeli'nin elinde bütün kapıları açan bir anahtar kavram var: "Beka" der demez akan sular duruyor. Beka, yani ebediyen var kalma. "Survivor"dan bile öte… Konu ayakta kalmak, paçayı kurtarmak falan da değil, devletin -ama küçük d ile- Allaha mahsus bir vasfa ulaşması ya da onu hiç kaybetmemesi…


    Devletin "beka" mühendisi Bahçeli Devlet Bey'in mesajlarının yerel seçimler öncesinde tebaya ulaştırılması görevinin bir kez daha 28 Şubat'ın tellalı Ertuğrul Özkök'e düşmüş olması çok manidar! Diyor ki Özkök'le yaptığı röportajda devletin Devlet'i: "Bizim meselemiz şu veya bu kişinin başkan olması değil. Bizim meselemiz devletin bekası meselesi (…) Yerel seçimlerde alınacak sonuç, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin oturması ve yürümesi açısından çok önemli (…) Özellikle üç büyük şehir çok önemli. Buralarda HDP, CHP ve diğer partiler destek verip yerel yönetimler kazanabilir. Bu olduğu takdirde daha o gece 'bu sistemin meşruiyeti'ni tartışmaya açarlar. (…) Bu seçimde Güneydoğu'da alınacak oylar çok önemli. Orada 101 belediyeye kayyum atandı. Şimdi o parti oralarda yine kazanırsa bu çok kötü olur. Çıkarlar, bunu plebisit gibi sunarlar."


    Belâgat bu değilse nedir? Tek kusuru, ölümlü bir kuruma ölümsüzlük atfetmesinde ama o kadar kusur kimde yok ki!


    Ana muhalefetin bekası


    Hiç değilse, aynı idraki, muhakeme yeteneğini ana muhalefette de görmek istersiniz değil mi? Heyhat, 31 Mart seçimlerine beş ay kalmışken, ana muhalefet lideri, devletin cezbesinde, TBMM Grup Başkan vekilini -büyük d ile- Devlet için "şamarlıyor". Bahçeli kendisini "üzecek, inciticek tek söz"ün ne olduğunu hiç bir tereddüde yer bırakmayacak bir açıklıkla söylemişken -"özellikle üç büyük şehir çok önemli. Buralarda HDP, CHP ve diğer partiler destek verip yerel yönetimler kazanabilir (…) Bu çok kötü olur"- "Sayın Bahçeli'yi üzecek, incitecek tek bir söz duymayacağım." diye kükrüyor!

    Bu yerel seçimden büyük harfle de küçük harfle de "devlet"i üzmeden çıkmayı hesap eden muhalefetin, bunun sonunda kendisinin üzüleceğinden bihaber olması bir felaket gibi görünebilir. Ancak dehşete kapılmaya gerek yok. 16 Nisan'da da, 24 Haziran'da halklar seçim yönetiminde her bakımdan politik partilerin önüne geçtiler. Halkların aile, mahalle, işyeri, sokak, okul, kahvehane, cafe, kantin, market, pazar, sosyal medya… buldukları, bulundukları her yerde oluşturdukları topluluklar ve ağlarla yarattıkları direniş iradesi ve siyasi akıl tek başına hiç bir partinin başaramayacağı kadar zekice stratejiler kurdu ve büyük bir toplumsal heyecan doğurdu. İlk iki raundun hile ve hurdayla kazanılmış gibi gösterilmesi, gerçekten kazanıldığı anlamına gelmiyor ve bunu herkes -dünya alem de dahil- biliyor.


    Büyük şehirler ve Kürtler


    Tılsım, Bahçeli'nin üç ayaklı "beka" oyununun son ayağında. Varsayım, kahredici üstünlüklerle geçilecek ilk iki ayaktan -16 Nisan ve 24 Haziran'dan- sonra 31 Mart seçimlerinde toplumun yeni fatihlere kendisini gönüllü teslim edeceğiydi. Öyle olmadı. Şimdi avantaj bütün hile hurdaya karşın, ilk iki ayakta ancak at hırsızlığı menkıbeleriyle yasallık kazandırılabilen gayrı meşru siyasete direnen büyük şehirler halkı ile Kürtler'in elinde.


    Devlet Bahçeli, ta en içlerinde devletin bir klonunun yattığından kuşku duymadığı, hepsi de kendisinin başöğretmeni olduğu Türkçülük okulundan mezun muhalefetin "beka" der demez hizaya geçeceğine istediği kadar güvensin, özgürlük, eşitlik ve adalet isteyen milyonları, 31 Mart seçimlerinde ne partilerin ne de Başkanlık rejiminin bekası ilgilendiriyor. Onları ilgilendiren, geleceklerinin daha güzel, özgür ve müreffeh olacağı umudunun baki kalması…


    Bahçelinin sözleriyle bekasını "suça Anayasal güç kazandırmak"ta arayan bir devlet eninde sonunda bir "suç devleti" olur. Siyaseten ve hukuken devlet ile suç bir beka güvencesi olarak sadece bir "oksimoron" halinde bağdaştırılabilir. Böyle bir devlet, devlet olarak kendisini ortadan kaldırmış olacağı için beka sorununu da kökten çözmüş olur. Kitlelerin bu beka tabusuna boyun eğmeleri için hiçbir mantıksal ve politik neden yoktur. Ne 16 Nisan'da, ne 24 Haziran'da yenilebilen ve fethedilebilen halklar 31 Mart seçimlerini kendileri ve gelecek kuşaklarının özgürlüğü uğruna Başkanlık Rejimine demokratik ve sivil bir meydan okuma için tarihsel bir imkan olarak değerlendireceklerdir. Yeter ki siyasal önderlikler, halktaki bu cevherin hakkını verebilsinler!

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    DEM Parti’nin “Ekmek ve Barış İçin Bütçe” yürüyüşü Batman’da başladı

    12 Aralık 2025

    Hayata Dönüş davasında zamanaşımı kararına savcıdan itiraz

    11 Aralık 2025

    İşine son verilen belediye işçisi bedenini ateşe vererek intihar etti

    7 Aralık 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Necla Akgökçe

    Asgari ücret artışı en çok kime yarar?

    Mehmet Murat Yıldırım

    “Bir masa örtüsü, bir saat ve 162 gün”: Tunç Soyer’in hücreden gelen sesi

    Tolga Güney

    Emperyalizm işbirlikçiliğinden, ‘garantör’lüğe Kıbrıs’ta Türkiye 

    Halit Elçi

    CHP: Dost mu, düşman mı?

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Ümit Akçay

    Trump Doktrini: Küreselleşmenin krizi ve yeni Amerikan stratejisi

    Fehim Taştekin

    Stratejik illüzyon!

    Ümit Akçay

    Bağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı

    Özgür Müftüoğlu

    Asgari ücret, gıda fiyatları ve açlık sorunu

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    Metal işçilerinden MESS’e karşı eylem kararı: Üretimden gelen güç kullanılacak

    15 Aralık 2025

    Yunanistan’da üretici köylü direnişi büyüyor: Havaalanları, limanlar, sınırlar ve otobanlar felç

    11 Aralık 2025

    İşçi kıyımına karşı Divriği’de “Büyük Madenci Yürüyüşü”

    10 Aralık 2025
    KADIN

    İsviçre Parlamentosu’nun “kadın düşmanı” kararına karşı kadınlar parlamentoyu kuşattı

    10 Aralık 2025

    Serap Avcı meşru müdafaadan beraat etti

    10 Aralık 2025

    Brezilya’da On Binlerce Kadın Şiddete Karşı Sokakları Doldurdu

    9 Aralık 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.