Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    Özdağ serbest, ‘Barış’ tutsak!

    18 Haziran 2025

    Rüya mı kâbus mu?

    17 Haziran 2025

    LGBTİ+ hakları insan haklarıdır

    17 Haziran 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Ortadoğu
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      Özdağ serbest, ‘Barış’ tutsak!

      18 Haziran 2025

      Bir Banka, Bir Saat, Bir Yalnızlık: isviçre

      16 Haziran 2025

      NATO’nun çürüyen tahtı; Emperyalizmin hırsızlık imparatorluğu çöküyor mu?

      2 Haziran 2025

      Yaban domuzunun günahı ne?

      31 Mayıs 2025

      Artı Değer Van Spor ve Marx’ın teorisi üzerine mizahi bir deneme

      28 Mayıs 2025
    • Seçtiklerimiz

      Rüya mı kâbus mu?

      17 Haziran 2025

      LGBTİ+ hakları insan haklarıdır

      17 Haziran 2025

      Varlığı bir dert yokluğu yara

      16 Haziran 2025

      Kamu işçileri için büyük tehlike!

      16 Haziran 2025

      Dişi aslan ve av

      16 Haziran 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      SYKP’li Turgan: Solun örgütsel bir yenilenmeye ihtiyacı var

      11 Haziran 2025

      Josu Urrutikoetxea: Silahlı mücadeleden müzakereye, ETA’dan Kürt mücadelesine

      9 Haziran 2025

      Bırakılan silahların yankıları: PKK ve ETA’nın karşılaştırmalı analizi

      9 Haziran 2025

      Grup Yorum’un notası emperyalizme teslim olmadı

      8 Haziran 2025

      Gölgede kalan mesele: Lozan ve Süryaniler

      31 Mayıs 2025
    • Dosyalar
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » 24 Haziran’ın HDP profili ve Kürtler

    24 Haziran’ın HDP profili ve Kürtler

    Siyasi Haber30 Haziran 2018
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    SEÇTİKLERİMİZ – Fehim Işık’ın Artı Gerçek’teki yazısı: Sonuçlar üzerinden baktığımızda 24 Haziran’da sandık başına giden Kürtlerin HDP’ye tepkisini de, HDP seçmeninin Demirtaş’a ve İnce’ye dönük tutumunu da, baskıların etkisini de görebiliyoruz.

    24 Haziran seçimleri epey tartışılacak. İktidarı ele geçirenlerin 16 Nisan Referandumu’nda yüzlerine gözlerine bulaştırdıkları hileleri bu kez ustaca yaptıklarına kuşku yok. Devlet gücünün, AKP’ye bağlı illegal yapılanmaların yanı sıra paranın kudretini de arkalarına alarak, 24 Haziran sürecini istedikleri gibi yönettiler.


    Peki, muhalefet ne yaptı?


    HDP dışındaki muhalefet Kürt korkusunu aşamadı


    Doğrusu HDP dışında diğerlerinin ne yaptığını bilemiyoruz. Belki de yapmaları gerekeni yapmadıklarını biliyoruz. Nihayetinde tüm baskılara, eş başkanlarının tutuklanmasına, belediyelerinin tümüne kayyum atanmasına, kadrolarının cezaevine konmasına rağmen HDP hem etkili bir seçim kampanyası yürüttü, hem de öngörülerinde haksız olmadığını bir kez daha tüm Türkiye’ye gösterdi.


    HDP’nin yürüttüğü kampanyada tutuklu cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın da büyük bir etkisi oldu. Demirtaş “1 oy HDP’ye, 1 oy Demirtaş’a” dese bile esasen tüm mesajlarını HDP’nin barajı aşması üzerinden verdi. Bunun önemine işaret etti.


    Yine de tablo, böyle olmayabilirdi. Muhalefetin tüm yükü, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı tüm riskleri HDP üstlenmek zorunda kalmayabilirdi ki bu yük hala HDP'nin omuzlarına yüklenmiş durumda. Muhalefet, özellikle de CHP, Kürt korkusunu, HDP korkusunu aşabilse, cesurca HDP’yle birlikte yürüyebilseydi tablo değişebilirdi. Ancak CHP bunu yapmadı, HDP’yle birlikte görünmeyi tercih etmedi.


    CHP, Türkiye’nin milliyetçi sağıyla attığı adımların çok değil, yarısını bile HDP ile birlikte atsaydı, Türkiye sağı değil demokrasi güçleri –iktidar olmasalar bile– 24 Haziran’dan güçlenerek çıkabileceklerdi. CHP’nin, daha doğrusu CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin tek yapabildiği, o da seçim sathı mailine girildikten sonra Demirtaş'ın cezaevinde ziyaret etmek, birkaç gönül alıcı cümleyle Kürtlerle hoş görünmek oldu.


    İşe yaradı mı?


    Partiler arasında oy geçişgenliği olduğu çok açık 


    Kürtlerden Muharrem İnce’ye –kısmen de olsa– oy olarak geri döndü.


    Kürtler üzerinden İnce’ye giden oyun net oranını bilmek elbet olası değil. İnce ile CHP arasındaki 8 puanlık farka bakıp bu oyların tümü Kürtlerden gidendir demek yersiz. Ancak bu 8 puan içinde Kürtlerin de oyu var.


    24 Haziran seçimlerinde HDP’nin son 3 seçimde milletvekili çıkarabildiği kentler üzerinden hazırlanan oy tablosunu inceleyerek Kürtlerin ya da genel anlamda HDP’lilerin İnce’ye oy verip vermediği hakkında bir fikir yürütmek mümkün.


    Ancak bu kıyaslamalı tabloyu incelemeden önce Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP ile HDP’nin, İnce ile Demirtaş’ın durumu Türkiye’nin tamamında ne, ona bakalım:



    Bu tabloya sadece matematiksel değerler olarak baktığımızda İnce’ye oy verenlerin yüzde 3,30’unun HDY’ye oy verdiğini söylemek mümkün. Eğer aynı matematiksel mantıkla bakarsak Demirtaş’a oy verenlerin de yüzde 8’inin İnce’ye oy verdiğini söyleriz. Yani formel mantık, Demirtaş’ın normal koşullarda yüzde 16,40 oy alabileceğini, söylüyor.


    Elbet HDP’nin barajı aşmasında İnce’ye oy vermekle beraber HDP’ye oy verenlerin etkisi oldu. Bu oylar olmasaydı, HDP baraj altında kalırdı. Bu çok açık.


    Ancak bu realite yukarıdaki dile getirdiğim matematik mantıkla izah edilmez. Uzmanların ‘stratejik seçmen oyu’ olarak tanımladıkları bu oy geçişgenliğinin en azından HDP seçmeni açısından daha iyi anlaşılması için HDP’nin güçlü olduğu, en azından milletvekili çıkarabildiği iller üzerinden değerlendirme yapmak lazım.


    HDP'yi tüm zorbalığa rağmen bitiremediler 


    HDP’nin güçlü olduğu, son 3 seçimde milletvekili çıkarabildiği 28 il açısından karşımıza çıkan tablo şu:






    Bu illerde Muharrem İnce’nin oy ortalaması yüzde 19,61. Demirtaş’ın oylarının ortalaması ise yüzde 28,35. Aynı kentlerde CHP’nin oy ortalaması yüzde 13,68, HDP’nin oy ortalaması ise yüzde 32,10’dur. Aradaki farklara bakınca İnce’nin CHP’den yüzde 5,93; HDP’nin ise Demirtaş’tan yüzde 3,75 daha fazla oy aldığını görüyoruz.


    Kuşkusuz bir öncekinde olduğu gibi bu sonuca da formel bir mantıkla bakmamak gerekiyor. Çünkü bu oranlar Türkiye’nin geneline tekabül etmiyor. Türkiye geneli içindeki farkları bir önceki tabloda vermiştik.


    Her iki sonuca birden bakınca, daha da ötesi ‘stratejik seçmen oyu’ denilen oy oranlarında geçişgenliğin birçok partiden olabileceğini göz önüne getirince, İnce’ye başka partilerden, HDP’ye ise özellikle İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin de oya ihtiyacı olduğunu düşününce sadece CHP’ye oy verme potansiyeli olan seçmenden oy geldiğini söyleyebiliriz. Belki çok etkileyici olmayacak oranda Saadet Partisi ve İYİ Parti seçmeninden de oy gelmiştir. Ancak bu oyların dikkate alınacak bir belirleyicilikte olmadığını söyleyebiliriz.


    Bu biçimiyle değerlendirdiğimizde 24 Haziran'ın sonucu bize yüzde 3 ile yüzde 4 arasında bir oyun CHP’ye oy verme potansiyeline sahip seçmenden HDP’ye yöneldiğini gösteriyor ki bu mümkün. Bu oran az değil. 1 milyon 500 bin ile 2 milyon arasında bir oya tekabül ediyor. HDP’nin barajı geçmesini de bu oylar sağlamıştır. Bu seçmen elbet sadece CHP seçmeni olarak tanımlanamaz. HDP’ye oy verdiğine göre CHP'nin yanı sıra HDP’ye de oy verme potansiyeline sahip olan seçmendir.


    'Stratejik seçmen' pekale 'Kalıcı seçmen' olabilir 


    Daha anlaşılır bir biçimde yazarsak, demokratik bir seçim ortamında bu seçmenin kalıcı biçimde HDP’nin seçmenine dönüşmeyeceğini kimse iddia edemez. Eğer HDP bu kesimi temsil edebildiğine dair onları ikna ederse, daha doğrusu Türkiye’de AKP iktidarının yaptığı, diğerlerinin de sessiz kalarak onayladığı ‘Kürtlerin terörizasyonu’ politikası aşılır, en azından CHP bu konuda AKP’nin değirmenine su taşımaz ise pekâlâ bu seçmen, kalıcı biçimde HDP seçmeni olabilir.


    Bu durum CHP’nin kaybı gibi görülebilir ki CHP 7 Haziran'da sonucu aynen bu mantıkla okudu, HDP'nin oyunun yükselmesini kendi zayıflığı olarak değerlendirdi. Öyle değil. Nasıl ki HDP'ye oy veren 'stratejik seçmen' HDP'nin kalıcı seçmenine dönüşebilir ise aynı şekilde İnce’ye oy verenler de kalıcı olarak CHP’nin seçmenine dönüşebilir. Bu aynı zamanda, Türkiye’nin kaderi gibi görünen sosyalist sol/sosyal demokrat/liberal sol oy potansiyelinin yüzde 30’lar cenderesinden çıkıp en azından yüzde 40-45’ler seviyesine ulaşmasını da beraberinde getirebilir. Ancak bunun için açık demek gerekirse, CHP’nin tüm bu yaşananlardan dersler çıkarması ve statükoyu değil, değişimi ve dönüşümü, eşitliği, özgürlüğü, Türkiye’deki halkların varlığını ve bu halkların hakkını görmesi, kabul etmesi, programını ve dilini buna göre yeniden uyarlaması gerekir.


    Bu tabloya bakarak 2019 Mart’ında yapılması beklenen yerel seçimlere ilişkin kısa bir değerlendirmede bulunmak da mümkün. Sosyalist sol/sosyal demokrat/liberal sol seçmenin oy oranının yüksek olduğu 28 ilin tablosu bize HDP ile CHP’nin yerel seçimlerde işbirliği yapması durumunda oyunun en az yüzde (13,68+28,35) 42 olduğunu gösteriyor. Bu iki kesimin işbirliğinin yaratacağı sinerjiyle oylar sadece bu 28 ilde pekala iki partinin ulaşabildiği en yüksek oran olan yüzde 52’yi bile aşabilir. Üstelik bu sinerji Türkiye’nin tamamında da etkili olur ki bir diğer biçimiyle bakarsak 24 Haziran’da başarılamayan pekala yerel seçimde, 2 partinin öncülüğünde yaşama geçirilebilir.


    HDP'nin son üç seçimdeki tablosu neyi gösteriyor? 


    Bir başka tablo üzerinden çokça spekülasyonu yapılan HDP-AKP kıyaslamasına bakalım.


    Bu tabloda, baskılar, çalışmaların engellenmesi, oyların çalınması, sandıkların yerinin değiştirilmesi, medya eşitsizliği gibi demokratik bir seçimde yaşanması mümkün olmayan tüm olgulara rağmen AKP’nin 24 Haziran’da Kürtlerden istediğini alamadığını görüyoruz.


    Önce her iki partinin durumuna HDP’nin güçlü olduğu, milletvekili çıkarabildiği iller bazındaki genel duruma bakalım ardından her iki partinin durumuna il il bakabiliriz.




    AKP, söz konusu 28 ilde oyunu 24 Haziran’a göre yüzde 6,15 artırmış, ancak 1 Kasım’a göre AKP’nin oyları yüzde 3,40 oranında azalmıştır. Baskıların artmasına, hırsızlıkta yüksek lisans tamamlanıp doktora yapılmış olmasına rağmen tablo, AKP’nin HDP’nin oy oranının yüksek olduğu illerde istediği kadar başarılı olmadığını gösteriyor.


    Aynı illerde HDP’nin oyunda da düşme var. Ancak düşme, AKP’nin oyu kadar değil. 24 Haziran’da HDP’nin oyu 1 Kasım seçimleri ile kıyaslandığında yüzde 1,69 düşmüş. HDP oylarında 7 Haziran seçimine göre yaşanan düşüş ise yüzde 6,98. Bu oran, söz konusu kentlerdeki baskı ortamı ile birlikte düşünüldüğünde esasen düşüş değil, zorbalığın kaybettirdiği oylar olarak yorumlanabilir. Ancak AKP, tüm zorbalığına, hırsızlığına rağmen 1 Kasım’daki oylarına ulaşamamıştır.





    İller bazında baktığımızda AKP’nin HDP’nin milletvekili çıkarabildiği 28 ilde 1 Kasım’a göre Adana, Adıyaman, Ankara, Antalya, Batman, Bingöl, Erzurum, Antep Hatay, Iğdır, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Mersin, Muş ve Urfa’da oylarının azaldığını; Diyarbakır’da aynı oyu aldığını, Ağrı, Bitlis, Hakkari, Kars, Mardin, Siirt, Şırnak, Dersim, Van ve Ardahan’da ise oylarını değişik oranlarda artırdığını görüyoruz. Bu oy artışının baskı ile ilgisinin olduğu çok açık. Devlet gücünü kullanan AKP, istediği kadar olmasa da oyunu bazı illerde 1 Kasım seçimi ile kıyaslandığında artırmıştır.


    HDP’nin bu illerdeki durumunu da incelemekte yarar var.





    Genel tabloyu vermiştik. İller bazında baktığımızda HDP’nin geçmişte milletvekili çıkardığı 28 ilden Adana, Adıyaman, Ankara, Antalya, Bursa, Antep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Mersin, Urfa ve Ardahan’da oylarını artırdığını, Erzurum’da oylarının değişmediğini, Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkari, Iğdır, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Dersim ve Van’da ise oylarının değişik oranlarda azaldığı görülüyor.


    HDP'nin oylarında Kürt yoğunluklu illerde bir düşüş var


    Tablo bize gösteriyor ki Kürt yoğunluklu illerde 1 Kasım seçimlerine göre ortalama yüzde 5 civarında bir düşüş var. HDP’nin oylarının arttığı iller ise ağırlıkla metropol kentler ile Kürtlerin ve diğer halkların, farklı inançların birlikte yaşadığı iller.


    24 Haziran seçiminin bu yönünü ciddi bir biçimde incelemekte, sonuçlar çıkarmakta yarar var. Elbet baskı belirleyici bir etkendir. Faşizm koşullarında yapılan, OHAL’in insanların nefesini kestiği, hukukun keyfiyete dönüştüğü, İçişleri Bakanı’nın bir mafya lideri gibi davrandığı bir seçimde baskıyı göz ardı ederek yorum yapmak doğru olmaz. Buna rağmen bilmek gerekir ki HDP’ye tepki duyup oy vermeyen seçmen de vardır. Bunu HDP-Demirtaş oylarındaki bazı farklara bakarak yanıtlamak daha anlaşılır bir sonuç verir.


    4 İlde Demirtaş'ın oyu HDP'den yüksek 


    Söz konusu 28 ilin 4’ü hariç tümünde Selahattin Demirtaş’ın oyları HDP’den daha az. Ancak Şırnak, Iğdır, Hakkari ve Batman’da Demirtaş’a verilen oylar HDP’ye verilenden yüksek. Diğer iller ile karşılaştırınca Kürt yoğunluklu olan yerleşim yerlerinde HDP ile Demirtaş arasında ciddi farkların olmadığını da görmek mümkün. HDP’nin Batı illerindeki oy artışı bariz biçimde görünüyor ancak Kürt yoğunluklu illerde HDP’ye oy vermeyen ve önemli bir kısmının HDP seçmeni olduğunu/olabileceğini bildiğimiz bir seçmen kitlesi de var. Bu kesim, tercihen HDP’ye oy vermemiştir. Bu tutumda HDP’nin farklı Kürt çevrelerine yeterince esnek davranmamasının payı olduğu gibi aday belirleme yönteminin de etkisi vardır. HDP yönetimi bu durumun nedenleri üzerinde mutlaka durmalıdır. Çünkü bu tutum politik bir tercihin yansımasıdır.


    Bu duruma ilişkin bazı ön belirlemelerde bulunmak mümkün.


    Yalnız Türkiyeli değil ikna edilmesi gereken Kürdistanlı seçmen de var 


    HDP seçim öncesinde Kürdistani Seçim İttifakı ile bir araya gelemedi. HDP’ye yakın kaynaklar bu durumun milletvekili sayısında uzlaşma sağlanmamasından kaynaklandığını söylerken, Kürdistani Seçim İttifakı programda ortaklaşmamadan kaynaklandığını açıkladı. Bunun üzerine Kürdistani Seçim İttifakı’ndaki 4 parti, Demirtaş’ı destekleme kararı aldı ancak milletvekilliği seçimi için tabanını serbest bıraktı. Başka kentler için diyemesek bile en azından 4 ilde bu tutumun, yanı sıra adaylara yönelik tepkilerin sonuçlara olumsuz yansıdığını görebiliyoruz. Kürt yoğunluklu diğer illerde Demirtaş ile HDP arasındaki oy farkının az olmasının nedeni de bu etkenlerin dışa vurumudur, denebilir. İşin özü, baskıların yanı sıra HDP’ye tepki duyup oy vermeyen, tercihini sadece Demirtaş’tan yana kullanan bir seçmen profili olduğunu da unutmamak lazım.


    Kürt seçmen HDP dedi 


    Tüm bu yorumlardan sonra neticenin altını çizerek şunu demek mümkün: Kürt seçmen, her şeye rağmen HDP dedi, HDP'den vazgeçmedi. Tepki duyan da, sitem gösteren de, HDP'nin barajı aşmasının tek adam yönetimini engelleyeceğini düşünen de, oyu en azından yüzde 8-9 arasında sabitlenen 'fanatik' HDP seçmeni gibi düşünmese de değişim için HDP'nin gerekliliğine inandı ve ona oy verdi.


    Türkiye'nin gidişatı neyi gösterir bilmiyoruz. Erdoğan, bu seçim sarhoşluğunu Ortadoğu'da farklı maceralara yönelerek çok daha büyük oyunlar oynamaya kalkabilir.


    Erdoğan'ın pragmatist ve bir o kadar da Makyavelist olduğunu biliyoruz. Pekala, Irak Kürdistanı'ndan başlayıp Rojava üzerinden farklı bir Kürt politikasına da yönelebilir. ABD ve Rusya arasında çelik çomak oynayamayacağını anlayan bir Erdoğan, hiç kuşkunuz olmasın Türkiye'yi değil kendini kurtaracak politikalara ev sahipliği yapacaktır.


    Bu durum, alabildiğine riskli bir döneme girildiğinin de göstergesidir. Erdoğan'ın bu seçimle birlikte getirdiği yeni sistem, ona Türkiye'de, Bölge'de ve Dünya'da istediği gibi at koşturması fırsatını da veriyor. Riski büyüten en temel etken de budur. Bu etken, sadece Meclis'teki muhalefet ile aşılamaz. Toplumsal muhalefetin de buna göre örgütlenmesi, toplumun güvenebileceği bir muhalefet zemininin olması gerekir.


    Tüm bu olumsuzlukların önüne geçmenin yegane dermanı, en geniş kesimlerin bir araya gelerek oluşturması mümkün olan demokrasi cephesini bir an önce yaşama geçirmektir. Bunun için öncelikle Kürtler kendi içlerinde bir araya gelmeli, akabinde Türkiyeli sosyalist sol/sosyal demokrat sol/liberal sol ortak bir program etrafında toplanarak mücadeleyi büyütmelidir.


    İlkesizlik üzerine kurulu ya da tek ilkesi Erdoğan karşıtlığı olan 'Hayır Cephesi' 16 Nisan referandumunda ve 24 Haziran seçiminde boyunun ölçüsünü aldı. Artık Türkiye'ye gerekli olan, en geniş demokrasi cephesidir.


    Bu cephenin oluşumu için de öncelikle 'devrimci' olmak gerekir.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    Rüya mı kâbus mu?

    17 Haziran 2025

    LGBTİ+ hakları insan haklarıdır

    17 Haziran 2025

    Varlığı bir dert yokluğu yara

    16 Haziran 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Mehmet Murat Yıldırım

    Özdağ serbest, ‘Barış’ tutsak!

    Zeynel A. Göçer

    Bir Banka, Bir Saat, Bir Yalnızlık: isviçre

    Coşkun Özdemir

    NATO’nun çürüyen tahtı; Emperyalizmin hırsızlık imparatorluğu çöküyor mu?

    Mehmet Murat Yıldırım

    Yaban domuzunun günahı ne?

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Ergin Yıldızoğlu

    Rüya mı kâbus mu?

    Osman İşçi

    LGBTİ+ hakları insan haklarıdır

    M. Ender Öndeş

    Varlığı bir dert yokluğu yara

    Aziz Çelik

    Kamu işçileri için büyük tehlike!

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    İşçiler ne yapsın?

    11 Haziran 2025

    Grev okulundan dersler

    10 Haziran 2025

    İzBB grevinin hatırlattıkları…

    7 Haziran 2025
    KADIN

    Kadının İnsan Hakları Derneği, İstanbul Sözleşmesi’ni AİHM’e taşıdı

    3 Mayıs 2025

    DEM Parti Kadın Meclisi’nden Saadet Partisi’ne ziyaret

    14 Mart 2025

    Kadınlar Taksim’de yasağa rağmen yürüdü: Susmuyor, isyan ediyoruz

    8 Mart 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.