Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri, 10 Ekim 2015’te Ankara Tren Garı’nda IŞİD üyesi canlı bombalar tarafından düzenlenen ve 102 kişinin yaşamını yitirdiği katliama ilişkin bir basın açıklaması gerçekleştirdi. 10.04’te başlayan açıklamada yaşamını yitirenler anıldı.
Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri, 10 Ekim Ankara Katliamı’nın ikinci yıldönümünde basın açıklaması düzenledi. IŞİD tarafından gerçekleştirilen katliamda yaşamını yitiren 102 kişinin anıldığı açıklamada, “O gün alanda olan onbinlerin 81 ilden getirdiği güneşli aydınlık, o sonbahar gününü ısıtmıştı ancak IŞİD ve destekçilerinin karanlığı, Türkiye’nin barışını kaybettirdi. Evet, Biz yakınlarımızı, Türkiye de barışını 10 Ekim’de Ankara’nın kalbinde kaybetti. Türkiye adaletini, aydınlığını ve barışını 10 Ekim 2015’te Ankara Garında kaybetmiştir” denildi.
10 Ekim Davasının ve benzeri olan Suruç, Antep, Diyarbakır ve İstanbul gibi davaların tüm sorumlularının yargılanmasının adil bir şekilde tamamlanması talep edilen açıklamada, katliamın ardından alanda yaralıların üzerine biber gazı sıkan polislerin hesap vermesi istendi.
Kamuoyuna 10 Ekim Katliamı davasının takip edilmesi çağrısı yapılan açıklamada, davada gerçek sorumluların da yargılanması gerektiği bildirildi. Açıklamada Ankara Garı önündeki meydanın adının “ 10 Ekim Emek, Barış ve Demokrasi Meydanı” olarak değiştirilmesi de talep edilirken, “Emek, Barış ve Demokrasi için bedenlerini siper ederek bedel ödeyenleri asla yalnız bırakmamalıyız” denildi.
Açıklamada, “Onlar Emeğin, Barışın ve Demokrasinin ülkesini kurmak için yollara düştüler ve bugün bu yolun düş yolcuları oldular. Anıları mücadelemizde ışık olacaktır” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamanın tamamı şöyle:
Bu metin; bir emek barış ve demokrasiye dönüş çağrısı, adalet ve vicdan talebi olarak okunmalıdır. Bu uğurda yitirdiğimiz 102 can ve yüzlerce yaralının hatırına…
10 Ekim 2015’te Türkiye’nin 81 ilinden Türkiye’nin başkentine, “Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi” için gelen on binlerce yurttaşın toplandığı bu alanda, tüm kamu sorumlularının gözü önünde binlerce kilometre öteden taşınan canlı bombalarla bir katliam yapıldı. Daha önce Diyarbakır ve Suruç’a düşen bu acı, Ankara’da bizim gönlümüze ateş düşürdü, Antep’te bir düğün yerini hedef aldı.
Türkiye ve Dünyada birçok yeri daha hedef aldı ve gerici karanlık saldırı devam ediyor. Biz Ankara’da 100 canımızı o alanda yitirdik. Bir yaralı arkadaşımız olaydan çok kısa bir süre sonra kalp krizi geçirerek diğeri ise geçtiğimiz haziran ayında, yaşamını yitirdi. Bu katliam; cumhuriyet tarihinin en büyük katliamlarından biri olarak 102 canımızı, eşimizi, çocuğumuzu, anne-babamızı, arkadaşlarımızı bizden aldı.
24. Ayı geride kalan katliamdan sonra hayatta kalanların yaşamı; 10 Ekim’den önce ve 10 Ekim’den sonra diye ikiye yarıldı. O gün alanda olan on binlerin 81 ilden getirdiği güneşli aydınlık, o sonbahar gününü ısıtmıştı ancak IŞİD ve destekçilerinin karanlığı, Türkiye’nin barışını kaybettirdi. Evet, biz yakınlarımızı, Türkiye de barışını 10 Ekim’de Ankara’nın kalbinde kaybetti. Türkiye adaletini, aydınlığını ve barışını 10 Ekim 2015’te Ankara Garında kaybetmiştir.
Bizim barış ve emek yolunda yitirdiklerimiz, belki geri gelmeyecek ama bu katliamlar olmasın, “Türkiye barışını kursun”. Yeter artık insanlarımız ölmesin!
Katliamın üzerinden geçen tam iki yıla rağmen an itibariyle tedavisi devam eden 30’da fazla yaralımız bulunmaktadır. 8 yaralımız ömür boyu engelli kalmıştır. Onlarca insan bedeninde katliamda kullanılan “bilyelerle” yaşamını sürdürmektedir. 3 Yaralımızın kopan ayakları yerine takılan protez ayaklar ile adalet, emeğin hakkı için barış ve demokrasi talebi devam etmektedir. 497 yaralının olduğu bu katliamda yaralılarımızın çoğu adil olmayan bu siyasal yapının mağduru olmuşlardır. 10 Ekim’de yaralandığı için ihraç edilen, tutuklanan, gözaltına alınan onlarca arkadaşımız bulunmaktadır.
Emeğin hakkı, Barış ve Demokrasinin tesis edilmesi için en öncelikli taleplerimiz şunlardır.;
•10 Ekim Davasının ve bu davanın benzerleri olan Suruç, Antep, Diyarbakır, İstanbul gibi davaların sadece tetikçilerinin değil başta kamusal sorumluluğunu yerine getirmeyen kamu görevlileri olmak üzere tüm sorumluların yargılanarak adil bir şekilde tamamlanmasını talep ediyoruz. O gün o alanda katliamcıların binlerce kilometreden gelmesine göz yuman, katliam anında gerekli sağlık desteğini sunmayan, ambulans göndermeyen, gelen ambulansı bekleten, bir nefesin can kurtaracağı yerde biber gazı sıkıp ilk yardım ve müdahaleyi engelleyen ve diğer tüm kamusal sorumlular bu katliamdaki ihmal ve kasıtları nedeniyle hesap vermelidir.
•10 Ekim Katliamı davası 6. Tur duruşması 22-23 Kasım’da, bu katliam yerine 300 metre uzaklığındaki “Ankara Adalet Sarayında” görülecektir. Kamuoyunun bu davayı takip etmesini talep ediyoruz. 10 Ekim davasında ortaya konulacak adalet veya adaletsizlik Türkiye’nin hangisine doğru savrulduğunun göstergesi olacaktır. Dava gerçek sorumlular da yargılandığı gün kapanacaktır.
•Ankara Garı önündeki meydan adının “10 Ekim Emek Barış ve Demokrasi” meydanı olarak değiştirilmesi ve bu Meydanda 10 ekimin taleplerine uyumlu bir anıtın yapılmasını talep ediyoruz.
•10 Ekim Yaralıları ile kamuoyunun dayanışmasını ve bu yaraların hepimizin yarası olduğunu belirtmek istiyoruz. Emek, Barış ve Demokrasi için bedenlerini siper ederek bedel ödeyenleri asla yalnız bırakmamalıyız.
Her ayın 10’unda Ankara Gar meydanında bu karanlığa teslim olmadığımızı göstermek ve yitirdiğimiz canlarımızın anısına ve sözüne sahip çıkmak istiyoruz. On Ekim Katliamı’nın üzerinden yıllar geçti. 102 Can’ımızın öldürüldüğü, 500’den fazla kişinin fizikken yaralandığı bu katliama dair çok şey konuşuldu, söylendi. Ancak ne yitirdiklerimizin acısı söndü ne de yaralılarımızın yaraları dindi. Annesini, babasını evladını yitiren “Biz, emek, barış ve demokrasi güçleri” bu onur dolu acı yükü taşımaya devam ediyoruz. Bu ülkenin daha demokratik ve barış dolu bir emek ülkesi olması için bedel verenlerin mücadele yoldaşları olarak, bizler bugün burada ve her ayın 10’unda, 10 Ekim anması için tüm demokratik kamuoyundan destek bekliyoruz.
Bu ülkede Barış’ı ve kardeşliği özlediğimizi ifade ediyoruz. Günden güne artan kutuplaştırıcı, ayrımcı ve dışlayıcı siyasal söylem ve uygulamalar, birlikte adalet içerisinde yaşamın koşullarını zorlaştırmaktadır. Bugün burada olmak, 10 Ekim 2015’te Ankara Garında bir arada olan on binlerin sesini, sözünü iletmek, bizim görevimizdir. On Ekim’den bu yana gün gün barış ve demokrasisini yitiren ülkemizde, adalet talep etmek en önemli öncelik olmuştur. Adalet yoksa barış, emeğin hakkı ve demokratik mücadele de yoktur. Onlar Emeğin, Barışın ve Demokrasinin ülkesini kurmak için yollara düştüler ve bugün bu yolun düş yolcuları oldular. Anıları mücadelemizde ışık olacaktır.