DURUN!
Bekleyin biraz!
Didar Şensoy geçiyor sokağınızdan
bakın!
pencerenizin tam altından
sarmaşıklara sürünerek.
Tarayın saçlarınızı,Gömleğinizin yakasını düzeltin
ve dik durun.
Maltanızdan, avlunuzdan geçiyor
Didar Şensoy
Parmaklıkları kanıyla eriterek…
…
Bekleyin biraz, bekleyin!
Herşeyin sırası var!
Cezaevlerindeki baskılara dikkat çekmek amacıyla 1 Eylül 1987 tarihinde İstanbul’dan Ankara’ya yapılan yürüyüşte polis müdahalesiyle yaşamını yitiren insan hakları aktivisti Didar Şensoy, İHD İstanbul Şubesi üyeleri ve mücadele arkadaşları tarafından mezarı başında anıldı.
Cezaevlerindeki baskılara dikkat çekmek amacıyla 1 Eylül 1987 tarihinde İstanbul’dan Ankara’ya yapılan yürüyüşte polis müdahalesi sonucu şeker komasına girerek yaşamını yitiren insan hakları aktivisti İHD kurucularından Didar Şensoy, İHD İstanbul Şubesi üyeleri ve mücadele arkadaşları tarafından ölümünün 27’inci yıldönümünde Feriköy’deki mezarı başında anıldı.
Anma etkinliğine Şensoy’un kardeşi Sadettin Şensoy, mücadele arkadaşı Nedime Çevik, İHD İstanbul Şube Başkanı avukat Abdulbaki Boğa ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı temsilcisi Ümit Efe’nin yanı sıra çok sayıda insan hakları aktivisti katıldı. Anma etkinliği insan hakları mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına yapılan saygı duruşu ile başladı. Ardından anmaya katılanlar ellerindeki karanfilleri Şensoy’un mezarına bıraktı. Anma etkinliğinde konuşan İHD İstanbul Şube Başkanı avukat Abdulbaki Boğa, Didar Şensoy’un insan hakları mücadelesinde büyük katkılarının olduğunun altını çizerek sözlerine başladı. Şensoy’un 12 Eylül’den sonra başlayan şiddetli baskı ve işkenceler karşısında direndiğini ifade eden Boğa, ” 12 Eylül’ün koşullarında işkenceye karşı, nesnel olarak cezaevlerinde bir direniş dalgası yükselmiş ve direnişler işkencenin gerçek niteliğinin, amaçlarının kavranmasının yolunu açmış, tutuklu yakınlarını harekete geçirdiği oranda güçlenmiş ve süreklilik kazanmıştır. Didar Şensoy cesareti, kararlılığıyla, baskılar karşısında geri adım atmama gibi kişilik özellikleriyle bu sürecin doğal önderlerinden biri olmuş ve polis saldırısı altında hayatını kaybedinceye kadar mücadele etmiştir” dedi.
Mücadele arkadaşı Nedime Çevik ise Şensoy’un insan hakları mücadelesinin doğuş sürecini omuzlarında taşıyan bir kadın olduğunu belirti. Konuşmaların ardından anmaya katılanlar Şensoy’un mezarı başında Şensoy’un en sevdiği şarkı olan “Hasretinle yandı gönlüm” şarkısını söyleyerek anmayı sonlandırdı.
Didar Şensoy kimdir: Kardeşinin tutuklanmasına kadar Yugoslavya’da öğretmenlik yapan ve daha sonra Türkiye’ye göç eden Didar Şensoy, kardeşi Hasan Şensoy’un tutuklanması ile kendini cezaevleri koşullarının iyileştirilmesi mücadelesine adadı. 12 Eylül askeri darbesinin tüm demokratik hakları ortadan kaldırması ve cezaevlerinde insanlık dışı muamelelerin artması üzerine gelişen insan hakları mücadelesinin önderlerinden oldu. O, cezaevi kapılarında tutuklu aileleri, dostları ile birlikte ördükleri mücadelenin ve 12 eylüle karşı durmanın simgesi oldu.
İnsan hakları mücadelesi ve İnsan Hakları savunuculuğunu ve muhalifliğin bütünselliğini kavrayıp öngören Didar Şensoy 1986 da İnsan Hakları Derneğinin kurucularından ve şekillendiricilerinden oldu. Tutukluların yanı sıra Metris cezaevi ailelerinin direnişlerinin de simgesi olan Didar Şensoy 1 Eylül 1987 de yine cezaevlerindeki koşulların düzeltilmesiyle ile ilgili meclise dilekçe vermek üzere üç otobüs dolusu tutuklu yakını mücadele arkadaşlarıyla beraber yola çıktı. Günlerce baskı, gözetim, takip ve tacizlere rağmen tutuklu yakınları ile birlikte 1 eylül 1987 günü TBMM’nin önüne geldi.” Çocuklarımı serbest bırakmadıkça buradan ölümü kaldırabilirsiniz” diye haykıran, polisin şiddet kullanması sonucu fenalaşarak şeker komasına giren Şensoy, meclisin önünde yaşamını yitirdi.