Her yıl 1 Ekim, Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Yaşlılar Günü olarak kutlanıyor.
2025’in teması “Yaşlıların Yerel ve Küresel Eyleme Öncülük Etmesi: Hayallerimiz, İyiliğimiz, Haklarımız.”
Bu yıl, hızla yaşlanan dünyamızda yaşlıların sadece korunması gereken bir grup değil, toplumsal dönüşümün, dirençli, eşitlikçi ve adil toplumların inşasında aktif bireyler olduğu vurgulanıyor. Yaşlıların, hem yerel hem de küresel düzeyde eylemleri, politikaları şekillendirmedeki dönüştürücü rollerinin tanınmasına ve desteklenmesine odaklanılıyor.
Yaşçılık: Görünmeyen Ayrımcılık
Ne yazık ki yaşçılık, yaşa dayalı önyargı, kalıp yargı ve ayrımcılık tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yaygın. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2021 raporuna göre, dünyada her iki kişiden biri yaş ayrımcı tutumlar sergilemektedir. İş yaşamından sağlığa, dijital okuryazarlıktan günlük iletişime kadar pek çok alanda kendini gösteren bu ayrımcılık, yaşlıların yaşam kalitesini ve toplumsal yaşama katılımını zayıflatmaktadır. Yaşçılık, “yaş”ın toplumsal ayrımlar yaratmak için kullanılmasıyla ortaya çıkar; bu durum eşitsizlik, adaletsizlik ve kuşaklar arasında dayanışma eksikliğine yol açar ve toplumlara ağır bir maliyet yükler.
Yeni teknolojiler, kadınlar ve çifte ayrımcılık
Yaşlıların karşılaştığı ayrımcılıklar arasında günümüzde öne çıkan bir boyut da dijital dışlanmadır. Yapay zekâ ve yeni teknolojiler büyük bir hızla gelişirken, bu gelişmelere erişim için gerekli cihazlara ve mali kaynaklara sahip olmayan kesimler geride kalmaktadır. Kadınlar ve özellikle de yaşlı kadınlar, hem toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin hem de yaşçılığın birleştiği noktada çifte ayrımcılık yaşamaktadır.
Yapay zekânın şekillendirdiği günümüzde, 65 yaş üstü kadınların dijital dünyada eşit yurttaşlar olarak yer alabilmesi hayati bir hak, eşitlik ve adalet meselesidir ve ulusal ve uluslararası düzeyde çabaları da gerektirir.
BM İnsan Hakları Konseyi’nden tarihi karar
3 Nisan 2025’te BM İnsan Hakları Konseyi’nde alınan karar, bu nedenle dönüm noktası niteliğinde olmuştur. 81 Üye devletin desteğiyle kabul edilen 58/13 sayılı karar, yaşlıların insan haklarının korunması için bağlayıcı bir uluslararası sözleşme hazırlanmasını hedefleyen hükümetlerarası açık uçlu bir çalışma grubunun kurulmasını karara bağladı.
Yaşlı bireylerin ve sivil toplum kuruluşlarının yıllardır sürdürdüğü etkin savunuculuk çalışmalarının meyvesi niteliğinde olan bu karar, dünya genelinde artan yaşlı nüfusa ve bu bireylerin haklarını koruma konusunda uluslararası hukuki çerçevelerdeki mevcut boşluklara da dikkat çekiyor.
Bu gelişme çok önemli çünkü, uluslararası bir sözleşmenin zemini hazırlanırken yaşçılığın kök nedenlerine inilecek ve yaşlı hakları konusunda küresel ölçekte bir dönüşümün de hızlanması sağlanacak.
Yaşlı Hakları konusunda Neden Bir Uluslararası Sözleşme Şart?
Bugün yürürlükte olan insan hakları belgelerinde yaşlıların korunmasında ciddi boşluklar var:
- “Yaş” cinsiyet, ırk, etnik köken, dil ya da din gibi bir ayrımcılık kategorisi olarak tanınmamaktadır.
- Yaş ayrımcılığı ve yaşçılık dünya genelinde geniş ölçüde gözardı edilmektedir.
- Yaşlılar çoğunlukla hak sahibi bireyler olarak değil, yardımın nesneleri olarak görülmektedir.
- Kriz dönemlerinde yaşlılar, yoksunluk ve dışlanmaya orantısız biçimde açık hale gelmektedir.
- En büyük sorun ise yoksulluk: barınma hakkından yoksunluk, yetersiz beslenme, tedavi edilmeyen kronik hastalıklar, güvenli içme suyuna ve hijyene erişim eksikliği, pahalı ilaçlar, gelir güvencesizliği.
- Yaşlılar, fiziksel, cinsel, psikolojik veya finansal şiddet ve istismara daha açık durumdadır ve sonuçları da daha ağır olmaktadır.
Bu nedenlerle de bağlayıcı bir uluslararası sözleşme hayati önemdedir.
Böyle bir sözleşme:
Yaşlıları hak sahibi bireyler olarak tanıyacak,
Haklarını tek bir belgede toplayarak güçlendirme ve koruma aracı işlevi görecek,
Küresel düzeyde ortak tanımlar ve asgari standartlar getirecek,
Yaşlanmaya dair olumsuz kalıp yargılarla mücadeleyi sağlayacak,
Devletleri veri toplamaya, göstergeler geliştirmeye, yasa ve politikalar üretmeye zorlayacak,
Alınan kararlar ve uygulamalarda yaşlıların aktif katılımını teşvik edecek,
Kamuoyunda farkındalığı artıracak,
En önemlisi de tüm kuşakların birlikte üretebildiği, kapsayıcı toplumlar inşa edilmesine zemin hazırlayacaktır.
Ne yapmalı? Kuşaklararası dayanışma
Yaşçılıkla mücadele yalnızca yasa çıkarmakla bitmiyor elbette. Toplumsal değişim için dijital okuryazarlık dahil olmak üzere yaşam boyu öğrenme fırsatlarının yaygınlaştırılması; Medyada yaşlıların ve özellikle kadınların teknolojiyle uyumlu, üretken ve güçlü temsillerinin desteklenmesi gibi birçok etkenin yanı sıra kuşaklararası işbirliğinin güçlendirilmesi ve gençler ile yaşlıların teknolojiyi birlikte öğrenip üretmesine alan açılması hayati bir önem taşıyor.
Kuşaklarararası İşbirliğine ‘İyi Örnek’ :
Tech45+ Dijital Eğitim Projesi : Patiska Platformu ve Sisterslab Derneği İşbirliği
Dünya nüfusu hızla yaşlanıyor. 1950’li yıllarda 65 yaş üstü grup dünya nüfusunun yüzde 5’i kadardı. 2021’de bu oran yüzde 10’a yükseldi. 2050’de ise her 6 kişiden birinin 65 yaş ve üzeri olması öngörülüyor, yani dünya nüfusunun yüzde 16’sı. Bu grubun içinde kadınlar çoğunluğu oluşturacak; 65 yaş üstü nüfusun yaklaşık yüzde 55-60’ının kadınlardan oluşacağı tahmin ediliyor.
Hızla değişen, dönüşen ve dijitalleşen dünyanın yaşlı nüfusa da hazırlanması gerekiyor.
Yapay zeka gibi teknolojilerin hızla ilerlemesi yaşamın birçok yönünü kolaylaştırıyorsa da bu ilerleme, toplumun bazı kesimlerini geride bırakma riskini de beraberinde getiriyor. Hepimizin yakından izlediği gibi son derece düşük emekli maaşları ile yoksulluğa karşı yaşam mücadelesi vermekte olan bu nüfusa yönelik etkin politikalar geliştirilmesi önümüzdeki dönemlerin en önemli politika alanlarından biri olarak duruyor. Bu doğrultuda, yaşlılığa yönelik politikaların yalnızca sağlık ve bakım hizmetleri ile sınırlı kalmayıp sosyal katılım, ekonomik güvence ve teknolojik adaptasyon gibi farklı alanları da kapsaması gerekiyor.
Yapay zeka ve dijital teknolojiler sadece gençlerin değil, hepimizin yaşamını etkiliyor. Ama ne yazık ki, çoğu zaman 45 ve özellikle 65 yaş üstü kadınlar bu dönüşümün dışında kalıyor. Dahası, yapay zeka sistemlerinin yaşa dayalı ayrımcılığı yeniden üretme tehlikesi ortaya çıkıyor.
Yoksulluğun çok yaygın olduğu yaşlı nüfus ve özellikle ekonomide eşit fırsatlara yeterince ulaşamayan 45 yaş üzeri kadın nüfusu, toplumun kadına yüklediği sorumluluklar, ev işleri, bakım hizmetleri gibi çeşitli nedenlerle de yapay zeka ve gelişen teknolojilere ve araçlarına erkeklere oranla yeterince erişemiyor. Dolayısıyla teknolojik okuryazarlık eksikliği nedeniyle dijital dünyaya ayak uydurmakta zorlanıyor ve bu durum, onların toplumsal yaşamdan giderek daha fazla dışlanması riskini de beraberinde getiriyor.
Patiska Platformu olarak sosyal medyada yaş ayrımcılığına karşı farkındalık çalışmalarımızı sürdürürken büyük bir şans eseri olarak genç bir ekipten oluşan Sisterslab (Bilim ve Teknolojide Kadın Derneği) kurucuları ile yollarımız kesişti. 65 üstü yaş grubunun dijital dünyaya erişimini nasıl kolaylaştırabileceğimizi birlikte düşündük birlikte çözümler ürettik. Örneğin, ben pratikte yaşadığım deneyim ve izlenimlerimi anlatırken genç ekip bu deneyimleri teknik bilgiye döküyordu.
Sisterslab ve Patiska Platformu ortaklığı kuşaklararası dayanışmanın, birlikte üretmenin ve işbirliğinin iyi bir örneği oldu.

Devamında Nisan 2025 tarihinde birlikte Tech45+ Projesini başlattık.
Birinci dönemi Haziran – Temmuz 2025 aralığında uygulanan projenin amacı 45 yaş ve üzeri kadınların dijital okuryazarlığını arttırmak ve teknolojik araçları en azından temel düzeyde öğrenmelerini kolaylaştırmaktı. Bu eğitimler için Fransız Büyükelçiliğinin maddi desteğinin gelmesi işimizi daha da kolaylaştırdı. Ücretsiz olarak vereceğimiz eğitimlerin hazırlıklarını hızla tamamladık, dijital eğitim başlıklarını belirledik ve son derece yetkin eğiticilerle eğitimlere başladık.
Başvuru sayısı inanılmazdı
5300’den fazla 45+ ve üzeri kadın başvurmuştu. Aslında 60+ yaş grubunu hedeflemiştik ama 45 civarı yaş grubundan kadınlar da yoğun olarak ilgi gösterince yaş sınırını düşürdük. Çarpıcı olanı akşam saatlerinde yapılan bu eğitim modüllerinde, ilgilerini çeken bölümlere göre 500- 800 civarında katılımcının kararlılıkla gelmesiydi.
Eğitimler boyunca hep birlikte öğrendik, güçlendik ve değişimin bir parçası olduk, oluyoruz.
Bu eğitimlerin ilk aşaması sonunda 45 yaş üzeri kadınların bilgiye ulaştıkları zaman dijital dünyada çok etkin ve aktif olacağını da deneyimlemiş olduk .
Temel Excel, sosyal medya yönetimi, dijital pazarlama ve yapay zeka’ya kadar birçok başlıktan oluşan bu eğitimlerle hep birlikte gördük ki, teknoloji dışlayıcı değil, kapsayıcı olabilir ve yaşımız ne olursa olsun öğrenmenin, aktif olmanın ve katkı sunmanın bir yaş sınırı yok.
Bu sayede çocuklarımızla, torunlarımızla aynı dili konuşabiliyor, haklarımızı dijital ortamda da savunabilme ve belki de yeni bir iş fikrini hayata geçirebilme yetilerini kazanabiliyoruz.
Son olarak da, 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü etkinlikleri çerçevesinde 26 Eylül tarihinde Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin de yer sağlaması ile Eskişehir’de 45+ kadınlara ‘Dijital Dolandırıcılığa Karşı Farkındalık Eğitimi’ düzenledik. Av. Dilan Orak’ın verdiği son derece yararlı eğitim sırasında gelen sorular kadınların teknolojiye ilgisini ve bu konuda bilgi sahibi olma isteklerinin açık bir göstergesi oldu.
Patiska Platformu neden kuruldu?
Patiska Platformu’nun kurulma nedenini de kısaca özetlemek isterim.
Patiska Platformu kısaca yaşından dolayı aktif yaşamdan dışlanan, ekonomik açıdan ayrımcılığa uğrayan ve teknolojiye erişimde engellerle karşılaşan kadınlara destek platformudur.
Ne yazık ki, Türkiye’de de yaş ayrımcılığı yaygın bir sorun olmaya devam ediyor. Hepimizin hatırlayacağı gibi, özellikle pandemi döneminde 65+ bireylere sert tedbirlerle sokağa çıkma yasakları uygulanmış, yaşlıların özgürlükleri kısıtlanmıştı. Yasaklamalar bu yaş grubunun sosyal izolasyona ve dışlanmaya maruz bırakılmasına yol açmıştı.
Yıllardır ulusal ve uluslararası düzeyde takip etmekte olduğum ‘yaşlılık politikaları’ deneyimim pandemi döneminde yaşlılara uygulanan sert ayrımcılığı kaygıyla izlememe neden oluyordu. 65+ nüfusa getirilen ağır sokağa çıkma yasakları ‘onları koruyoruz’ adı altında insan hakları ihlallerine yol açıyordu. Televizyonlarda bir doktor halen son derece etkin olan bu yaş grubunu ” Antika arabaya” benzetiyor, ve onlarda yaratacağı travmayı düşünmeksizin “evde kalmaları gerektiğini” anlatıyor, başka bir doktor sosyal medyada ‘yaşlılar yaşını bilsin, ortada dolaşarak işimizi zorlaştırmasın’ diyebiliyordu.
Bu sürecin de etkisi ile uzun zamandır planlamakta olduğum Patiska Platformu’nu (Yeni Teknolojiler ve Yaşlılıkta Kadın) 2021 yılında duayenimiz sevgili Canan Arın ile birlikte kurduk. Amacım özellikle kadınları etkileyen bu negatif gelişmelere çözüm getirmenin yollarını oluşturmaktı.
Bu doğrultuda 65+ yaş grubunun yeni teknolojileri kullanmasını kolaylaştırarak aktif yaşlanmayı desteklemek ve ileri yaştaki kadınların da dijital dünyanın hem öğrenen hem de katkıda bulunan öznesi olmasını sağlamaktı. Birleşmiş Milletler konusunda uzman arkadaşımız Fatma Aytaç Patiska Platformu’nun başkan yardımcılığını üstlenerek sesimizi uluslararası platformlara taşıdı. Gönüllülük esasıyla yaptığımız çalışmalar, birbirimizden güç aldığımız kadınların çoğalmasıyla sürüyor.
Son Söz
1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü, yaşlıların yalnızca korunacak değil, katkı sağlayan, hak sahibi ve öncü bireyler olduklarını vurguluyor.
Yaşın ‘ayrımlaştırıcı değil birleştirici olması için çok yönlü politikalar oluşturulması gerekiyor. BM İnsan Hakları Konseyi’nin aldığı karar, bu yönde tarihi bir fırsat sunuyor. Ancak bu sürecin başarısı, yaşlıların ve özellikle yaşlı kadınların yeni teknolojilerden dışlanmaması ile doğrudan bağlantılıdır.
Bitirirken, yaşlı haklarını hayata geçirmek, yalnızca iyi niyetli söylemlerle değil, somut çözümlerle mümkün olacaktır. Önümüzdeki yıllar, hükümetlerin, sivil toplumun, akademinin, özel sektörün ve uluslararası kuruluşların kararlılıkla ve işbirliği içinde çalışmasını zorunlu kılmaktadır. Yaşlı bireylerin ve özellikle 65+ kadınların haklarını güvence altına almak; eşitlikçi, kapsayıcı ve kuşaklar arası dayanışmayı güçlendiren bir toplum inşa etmenin anahtarıdır. Bu ortak çaba, yalnızca yaşlıların değil, hepimizin daha onurlu ve güvenli bir geleceğe sahip olmasını sağlayacaktır.
Unutmayalım: yaşlı bireyler yalnızca bakımın değil, hakların da öznesidir.
Yaşlılık, üretmeye, öğrenmeye ve paylaşmaya devam edilen aktif bir yaşam evresidir. Hayata ve geleceğe öncülük etmektir.