Yoksulluğa Feminist İsyan kampanyasını yürüten kadınlar, Farplas işçileriyle dayanışma için 22 Şubat’ta Gebze’ye gidiyor.
22 Şubat Salı 13.30’da Kadıköy’den otobüsle yola çıkıp Farplas direnişindeki işçilerle buluşmaya gidecek olan Yoksulluğa Feminist İsyan grubu, destek çağrısı yaptı.
Farplas’ta, kötü çalışma koşulları ve düşük ücretlere karşı tepki göstermek için, başta kadın işçiler olmak üzere işçiler 19 Ocak’ta iş durdurmuşlardı. Birleşik Metal İş’te örgütlenip TİS çağrısı yapan işçiler, işten atılmalar başlayınca 31 Ocak’ta tekrar üretimi durdurdular. Her fırsatta kendisini “kadın dostu şirket” olarak tanıtan, “çalışanlarının %50’sinin kadın olduğu” ile övünen Farplas yönetimi ise fabrikaya polisi sokmuş ve tüm işçileri darp ile gözaltına aldırmıştı.
Farplas işçileri, 2 Şubat’tan beri direnişe fabrika önünde devam ediyorlar. O günden itibaren fabrika yönetimi, iş kolu değiştirerek, alt şirketleri kapatıp farklı şirketler açarak, tehdit ederek işçilerin sendikayı bırakmaları ya da sarı sendikada örgütlenmesi için baskı kuruyor. Buna karşın Farplas’ta hala çalışan ve atılan işçiler kendi seçtikleri sendika ile işe iade talepleri için direnişi sürdürüyor. Farplas’ta kadın işçiler direnişin ön saflarında ve haklarından vazgeçmiyorlar.
Yoksulluğa Feminist İsyan kampanyası, ilk çıkışını 30 Aralık 2021’de Beşiktaş’ta yaptıkları eylemle yapmıştı. Kampanya gönüllülerinden Selin Top, bir grup bağımsız feminist olarak tüm feministlere yaptıkları çağrıyla başlattıkları kampanyanın ilk çıkış amacının, “kriz ortamının feminist bir analizini ve bununla ilgili çalışma yapmak” olduğunu söylüyor. Tüm emekçi sınıfların birlikte yoksullaştığını ancak bu sürecin kadınlar için çok daha derin anlamları olduğunu belirten Top, “Kampanya içerisinde hem bu durumu teşhir etmeye devam edeceğiz, hem de bu yükten kamu kaynakları ile cinsiyetçi iş bölümünün aşındırılması eşitlikçi bir yaşamla kurtulabileceğimizi anlatacağız. Feminist mücadelemizle yeni bir düzen kurabileceğimizi biliyoruz. Kampanya sürecinde adım adım ilerliyoruz bu içerikler sosyal medya, yazılamalar, sokak eylemleri, yaratıcı içeriklerle yaygınlaştırmaya çalışacağız.” diyor.
“Kamusal bakım hizmetlerine bütçe ayrılabilecekken, sadece kamudan değil sermayeden de kreş alacağımız varken ve hane içinde de eşitsiz iş bölümü varken istihdam kadınlar için ciddi bir sorun; buna hem bütçe ayrılabilir hem bu yönde politikalar üretilebilir.
Devletin bunu karşılayacak kaynağı var” diyen Selin Top, kampanya taleplerini de şöyle sıralıyor:
- – Kamu kaynaklarının savaşa, diyanete, rant şirketlerine değil kreşe, sığınma evlerine, kamusal bakım hizmetlerine, toplumsal cinsiyet eşitlikçi politikalara aktarılması.
- – Türkiye’de en zengin kesim kazancının %1-2’si kadar vergi öderken, ped, tampon gibi ürünlerden %18 vergi alınmaması.
- – Kürtaja, hormon ilaçlarına, doğum kontrol ilaçlarına, HPV aşısına, pede, tampona ücretsiz ulaşabilmek.
- – Elektriğin kamulaştırılmalı.
- – Kadınlar, lubunlar, öğrenciler, göçmenler için sosyal politikalar geliştirilmeli.
Direnmek için çok fazla sebebimiz var
Türkiye genelinde başlayan grev ve direnişlerde yer alan kadınların görünürlüğünün kadınlar için ayrı bir anlamı olduğunu söyleyen Selin Top, “Bedeniyle, her şeyiyle özgürleştiği bir alan oluyor. Ve o direnişe geçene kadar başka birçok engeli aşıyor. İş yerinde patrona karşı, direnişi kadına uygun görmeyen erkek işçiye karşı, ailesinin/toplumun baskısına karşı, hane içinde üzerine yıkılmış bakım emeğine karşı türlü engelleri aşarak geliyor direniş alanına. Bir anlamda toplumsal cinsiyet rollerine bir meydan okumaya dönüşüyor. Tüm işçi sınıfı insanca bir yaşam için birlikte direniyor, ama kadınlar için ayrıca sömürü/ezme/ikincilleştirme ilişkileri var. En az zam alan, eşdeğer işe eşit ücret alamayan, işçi sağlığı iş güvenliği önlemlerinde özgün durumları görülmeyen, mobbinge-tacize-şiddete maruz kalan, aldığı ücret “ev ekonomisine katkı” olarak görünen, krizde ilk işten atılan kadınlar. Kreş ne kamuda ne özel sektörde yok. Regl izni yok. Yani direnmek için çok fazla sebebimiz var. Tam da buradan direnişlerde kadınları önde görüyoruz” diyor ve Farplas işçileri ile dayanışma ziyaretinin de yürüttükleri kampanyanın bir ayağı olduğunu belirtiyor, “Yoksulluğa Feminist İsyan kampanya grubu olarak Farplas işçilerinin sendikalı olarak işe iade taleplerinin yanındayız ve bu sözlerini yaymak, feminist isyanımızla dayanışmayı büyütmek için orada olacağız. Bu sistem krizinden mücadelelerimizi ortaklaştırarak ve büyüterek çıkacağız.”
Göçmenler sınır dışı edilme riski nedeniyle eylemlere katılamıyor
Kampanyanın açıklama metninde lgbti+’lar ve göçmen kadınların sorunlarına yönelik saptamalara da yer veren “Yoksulluğa Feminist İsyan” bileşenlerini kadınlar ve lubunlar oluşturuyor. Kampanyanın tüm öznelere açık olduğunu ifade eden Top, İstanbul Sözleşmesi eylemlerine katılan göçmenlerle ilgili sınır dışı edilme kararının ardından göçmenlerin bu tür çalışmalarda yer almasının zorlaştığını belirtiyor, “Sınır dışı edilme riski, devletin ırkçı politikaları düşünüldüğünde göçmenlerin doğrudan örgütlenme çalışmalarında eylemlerde bulunması oldukça güçleşiyor” diyor.
Kampanyaya dahil olmak ya da takip etmek isteyenler için
twitter: @feminist_isyan
facebook: https://facebook.com/gucumuzvar
instagram: @feminist_isyan
medium: https://yoksullugafeministisyan.medium.com