Geçtiğimiz hafta, Salı sabahından Cuma akşamına kadar, bir grup radikal iktisatçı ve David Harvey bir masanın etrafında oturduk, konuştuk durduk. Anlaştığımız şeyler oldu, ama anlaşamadıklarımız da.
İzmir Ekonomi Üniversitesi’nden Turhan Subaşat ile School of Oriental and African Studies’den John Weeks’in düzenlediği Büyük 2008 Çöküşü: Sistemik mi, Konjonktürel mi yoksa Politikaların Sonucu mu? atölyesinden söz ediyorum. Çağrılı katılımcılar, ABD’den David Kotz, David Harvey, Anwar Shaikh, Al Campbell, Erdoğan Bakır; İngiltere’den Jan Toporowski, Ben Fine, Alan Freeman, Simon Mohun; İtalya’dan Riccardo Bellofiore, Yunanistan’dan Stavros Mavroudeas, Kanada’dan Radhika Desai ve Türkiye’den Özgür Orhangazi idi. Ayrıca, atölyenin bir kısmına İtalya’dan Giovanna Vertova, İngiltere’den Sue Himmelweit ve İzmir Ekonomi Üniversitesi’nden Alper Duman da katıldı.
***
Önce bağlamı ve zamanlamayı hatırlayalım. Üzerinde görüş birliği sağlanmış tek alan, 2008 (kimilerine göre 2007) krizinin yakın dönemde yaşananların en derini ve en korkulanı olduğu. Uzunluğu ve nedenleri ise tartışmalı, bu konularda anlaşmazlık sürüyor. O yüzden de 21. yüzyılın ilk büyük bunalımı (“the great depression”; Shaikh) diyenler olduğu gibi, bayağı derin bir durgunluk (“the great recession”; Stiglitz, Krugman –ara sıra bunalım dediği olsa da) veya sıradan bir durgunluk diyenler de mevcut.
ABD’de, krizlerin başlangıç ve bitiş tarihlerini belirleyen yarı resmi kuruluş National Bureau of Economic Research’dür (NBER). Bu kuruluşa göre kriz Aralık 2007’de başlamış, 18 ay sürerek Haziran 2009’da bitmiştir! Oysa, konferans başlamadan bir hafta önce, New York borsasında Dow Jones %1.4, Nasdaq %1.5, S&P ise %1.7 düşmüştü, ABD finans piyasaları son 2 yılın en büyük kayıplarını yaşıyordu. Piyasa çalkantılarını (volatility) ölçtüğü iddia edilen “korku endeksi” ise %12,7 artarak Haziran 2012’den bu yana en yüksek seviyesine erişmişti. Bir başka deyişle, biter gibi yapan bunalım, “ben burdayım” demeye devam ediyordu.
***
Konferans katılımcılarının, üzerinde en kolay anlaştığı konuların başında, tahmin edilebileceği gibi, kapitalizmin esasının kârlılık olduğu geliyordu. Bundan sonrası ise, yine tahmin edilebileceği üzere, tartışmalı konular dünyası. Bence, tartışmaların arkasında adı konmamış iki önemli faktör bulunuyor. İlki, ele alınan, odaklanılan konuların genelliği ya da soyutlama sevilerindeki farklılık; diğeri ise, bir ölçüde ilk faktörle de ilişkili olarak, katılımcıların siyasetle kurdukları ilişki.
Bu durumun en bariz bir biçimde ortaya çıktığı iki sunuş, akabinde geçen tartışmalar ile birlikte David Harvey ve Anwar Shaikh’in konuşmaları idi. Harvey, sadece yaşadığı şehir olan New York’taki siyasi aktiviteleri itibariyle değil, Arjantin, Ekvador, hatta İstanbul (İzmir’i ve bana, çok etkilendiğini söylediği Mardin’ini de ekleyebiliriz bu listeye) gibi yerlerdeki siyasi mücadelelere duyduğu yakın ilgi yüzünden de analizlerinde soyuttan somuta, somuttan soyuta sık sık geçişler yapmakta sakınca görmedi.
Shaikh’in ise, ana akım iktisat teorisini temelden eleştirerek, alternatif bir genel iktisat teorisi geliştirme peşinde olduğu malum. Shaikh’in konuşması ana hatları itibariyle, yakında yayınlanacak Kapitalizm: Gerçek Rekabet, Çalkantılı Dinamik ve Küresel Krizler (Real Competition, Turbulent Dynamics and Global Crises
Dört günlük atölyenin sonunda, katılımcıların tartışmalı alanlar olarak görüp, daha sonraki toplantılarda ele almayı planladıkları konular arasında, yabancılaştırma üzerinden kâr, üretken olan ve olmayan iktisadi faaliyetler, finansallaşma, post-kapitalist imkânlar, vb. vardı. Atölye sunumlarının da yakında derleme bir kitap olarak yayınlanacağını ekleyeyim.
Bu yazı sendika.org sitesinden alınmıştır