Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    Gazze’de açlık yoluyla yok etme: Uluslararası hukukun sınırında sistematik bir suçun analizi

    2 Ağustos 2025

    Elazığ’da maden ocağında göçük: 4 çocuk babası işçi yaşamını yitirdi

    1 Ağustos 2025

    Yataş’ta işçiler yüzde 40 zam talebiyle iş bıraktı

    1 Ağustos 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Ortadoğu
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      Gerçek barış mı, ideolojik restorasyon mu?

      31 Temmuz 2025

      Aşkın ve özgürlüğün önüne engel konamaz

      31 Temmuz 2025

      Silahlanma Yarışı ve Savaş Tehdidi

      30 Temmuz 2025

      Benim için bir onur: Gercüşlü gazeteci Yahya Orhan

      30 Temmuz 2025

      “Past Lives”dan Tuba’ya: Dillerin taşıdığı hafıza

      29 Temmuz 2025
    • Seçtiklerimiz

      Gazze’de açlık yoluyla yok etme: Uluslararası hukukun sınırında sistematik bir suçun analizi

      2 Ağustos 2025

      İnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı, tek cümleyle konu kapatıldı

      31 Temmuz 2025

      Yeni(den) Osmanlıcılık

      30 Temmuz 2025

      Toplu sözleşme değil, toplu dayatma: Kamu emekçileri ne yapmalı?

      30 Temmuz 2025

      İsrail için cezasızlık devri sona eriyor

      30 Temmuz 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      İsrail’in ‘iç’ mücadelesi gerçekten çıkmazda mı?

      21 Temmuz 2025

      SYKP Eş Genel Başkanı Mertcan Titiz: Kalıcı barış için sürecin seyircisi değil, öznesi olmalıyız

      8 Temmuz 2025

      Yangınların ortasında dayanışmanın motor gücü: Kuryelerin afetle mücadelesi – Mesut Çeki

      2 Temmuz 2025

      Kadir Akın: “Türk sosyalistleri Ermeni sosyalistlerinin varlığını görmezden geldiler, çünkü onlar Ermeniydi.”

      27 Haziran 2025

      SYKP’li Turgan: Solun örgütsel bir yenilenmeye ihtiyacı var

      11 Haziran 2025
    • Dosyalar
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Tahliye edilen hak savunucusu İdil Eser: Absürt bir anı olarak kalacak

    Tahliye edilen hak savunucusu İdil Eser: Absürt bir anı olarak kalacak

    Siyasi Haber4 Kasım 2017
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    113 gün sonra tahliye edilen Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye Şubesi Direktörü İdil Eser, “Beraat edeceğiz diye düşünüyorum, çünkü ortada bir suç yok. Delil yok, olanlar da zırva. Bu absürt bir anımız olarak kalacak” dedi.

    Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye Şubesi Direktörü İdil Eser, 5 Temmuz’da Büyükada’da gerçekleştirdikleri dijital güvenlik ve stresle mücadele toplantısından kendi gibi 9 hak savunucusu ile birlikte gözaltına alınarak tutuklanmıştı. 8 Ekim’de haklarındaki soruşturmanın tamamlanması ile iddianame düzenlendi. İddianamede suçlamaların temelini söz konusu toplantının duyurusunun yapılmaması gibi nasıl suç olduğu anlaşılmayan bir suç oluşturuyordu. Eser’in de aralarında bulunduğu 8 hak savunucusu 113 gün sonra çıkarıldıkları 25 Ekim’deki ilk duruşmada serbest bırakıldı. Birinci dereceden yakın akrabası olmadığı için cezaevinde arkadaşlarıyla görüşmesine aylarca izin verilmeyen Eser, Cumhuriyet Gazetesi'nden Canan Coşkun'a konuştu.


    Hak savunucusu olarak akıl almayacak bir şekilde gözaltına alınarak tutuklanmanız, serbest bırakılmanız hepsi hızlandırılmış bir gariplikler bütünüydü.


    O sabah polisler geldiğinde gece az uyumuştum. Sersem sepettim. Adamlar geldiklerinde ‘animasyon mu bu’ falan demişim. Çok absürttü gerçekten. O anda hayatınızda bir kırılma noktası olduğunu fark ediyorsunuz. Çok saçma bir şekilde başladı. İnsan hakkı savunucusu olarak belli riskleriniz olduğunu biliyorsunuz ama bu kadar saçma sapan bir şekilde olacağını da düşünmemiştim.


    Silivri’de az kadın var


    Bakırköy’de Özlem Dalkıran ve Nalan Erkem ile birlikte kalıyordunuz. Sonra ne oldu?


    Önce Adalar nezarethanesine gittik. Orada 10 saate yakın kaldık. Sonra Peter ve Ali’yi bırakıp hepimizi topladılar ve 2’şer 2’şer dağıttılar. Maltepe Karakolu’nda sanırım 2 gün kaldık. Sonra Vatan’a gittik, orada da 9-10 gün kaldık. Bakırköy’e gittiğimizde Özlem’le beni “Yeni karma FETÖ’cü” koğuşuna verdiler. Eskiden mesleklere göre ayrım yapılıyormuş, bu yeni açılmış bir koğuştu. Bir düzen kurma çabası içindeyken bizi ayırdılar. 3 ya da 4 gün içinde 3 ayrı koğuşta kaldık. Ben FETÖ’cü polis koğuşuna düştüm. Onun sabahı tekrar koğuş değişikliği haberi geldi. Koğuşta alafranga tuvalet vardı. Benim derdim de o. O koğuştakilere İngilizce öğretecektim. Söylene söylene çıktım sonra anladım ki koğuş değişikliği değil, Silivri’ye gidiyormuşuz. Tecritte değiliz algısı için yanımıza Bakırköy’den 3 kadın daha verdiler. Beraber kalmayacağımız anladık hemen. Aynı koridordaydık ama aramızda birer ayrı boş hücre vardı. Silivri’de çok az kadın tutuklu vardı.


    Kulaklarım tıkandı


    Mazgallardan konuşuyor muydunuz birbirinizle?


    Benim kulaklarım tıkandı, kesinlikle bir şey duymuyordum. Bayram haftası, mangal tahtası muhabbetine dönmüştük. Beraber kaldığım koğuş arkadaşım Derya bana “Sen iyice sağır oldun” diyordu, çünkü üst katta olduğumda söylenenleri duymuyordum. En son doktora gittim, kulağımı temizlettim, açıldı. Televizyonda iddianamemizin çıktığını duyunca arkadaşlarıma “Duydunuz mu” diye bağırdım.


    Yaşamak başka


    Arkadaşlarınızla konuşurken o kadar içten bir konuşmaydı ki sanki o sırada yanımızdaydınız. Arkadaşlarınızla söyleşi boyunca hep güldük.


    Ben de içeride hep güldüm. Hiç ağlamadım. Dalga geçiyormuşum gibi algılanıyordu. Ben hep gülümserim. Kendi kendimi eğlendirmeye de çalışıyordum içeride. Bakırköy’de sabahları robotik bir sesle “Sayım var. Sayım için hazırlanın” diye uyarı yapılıyordu. Bu da bana Dr. Who’yu hatırlatıyordu ama neyini hatırlattığını çıkaramadım ilk başta. Özlem de Dr. Who’yu seviyor, biliyorum. Ona neyi hatırlattığını sorduğumda ‘Exterminate’ repliğini söyledi. Son Capaldi’leri seyredemedik diye üzüldük. “Sayım için hazırlanın” dediklerinde ben hep “insanlar pijamalarıyla 1-2-3 diye hareketler yapıyormuş” hayali kuruyordum. “Hücre cezası yeriz, abartma” dediler. Çok eğlenceli olurdu. Silivri’de aramadan geçerken ceketi çıkarıp kafamın üzerinde salladım. Çok kızdılar ama artık dayanamadım.


    Eksantrik diyor arkadaşlarınız sizin için.


    Bana üniversitedeki hocalarım da ‘eksantrik’ diyorlardı. Otoriteyle alakalı diye düşünüyorum. Dönüp baktığımda çok şanslı olduğumu anlıyorum. Çünkü yatılı okula gittim, koğuş tecrübesiymiş aslında. Hafif bir hiperaktif tarafım var. Rahat duramıyorum. Sınıfta kalkıp yürürmüşüm. Kafam biraz farklı çalışıyor anladığım kadarıyla.


    Şak diye gidebilirsiniz


    Cezaevine nasıl katladınız o halde?


    Kitap okudum. Kafamın içinde yaşayabiliyorum. Biraz daha içime çekildim. Daha çok kitap okumadım aslında. Zorunluluk haline gelince ondan da hoşlanmıyorum. Birçok insan kendini rüyalarında hapishanede görüyordu, ben bir kere bile görmedim. Hep dışarıdaydım rüyalarımda. “Bu da geçer ya hu” lafını çok kullanırım. Bunun da bir dönem olduğunu biliyordum, ne kadar süreceğini bilmiyordum. Kimi zaman hep burada kalacağım, burada öleceğim hissine kapılıyorsunuz. Çünkü sağlık hizmetlerinde sorun var. Kalp krizi geçirseniz şak diye gidebilirsiniz. İnsan hakları savunucusu için de ilginç bir deneyimdi. Okumak başka şey, yaşamak başka şey…


    Biz de tahliye olmayacağız 


    İçeride hiçbir arkadaşınız kalmadan hep birlikte tahliye oldunuz. İlk duruşmada serbest kalacağınız aklınıza gelmiş miydi?


    Beraat edeceğiz diye düşünüyorum, çünkü ortada bir suç yok. Delil yok, olanlar da zırva. Tahliye olacağım hiç aklıma gelmedi. Ben, Nalan ve İlknur çıkar, takside bağlayabilirler diye düşündüm Cumhuriyet davasında olduğu gibi. Savcı herkesin tahliyesini isteyip Veli’nin (Acu) istemeyince o çok kötü oldu, biz de kötü olduk. “Merak etme biz de tahliye olmayacağız. Tahliye olursak eşinin doğumunda her anı fotoğraflayacağız” dedik. İnsanın içi kaldırmıyor. Ben mesela koğuş arkadaşım Derya’yı merak ediyorum. Bu absürt bir anımız olarak kalacak. Bir gün bir toplantıya gittim ve hayatım değişti. Cezaevine girmeden önce “3.5 aydır sürekli çalışıyorum. Kıçımın oturduğu yer belli değil” demiştim. İnsan ettiği lafa dikkat etmeli. Oturduğum yer aşırı derece belliydi: C-2, Hücre 16.



    Renkleri özlüyorsunuz


    İçerideki rendeden bile mutlu olmuşsunuz. Dışarıda neyi özlediniz peki?


    Müzik dinlemeyi, kedilerimi ve saçma sapan gündelik konulardan konuşmayı özledim. Ben dokunmayı çok severim, dokunmayı özledim. Game of Thrones’u özledim. Guardian okumayı özledim. İzlediğim haberlerle ilgili başka insanların yorumlarını merak ediyordum. J.K.Rowling’in Robert takma adıyla yazdığı dedektif serisinin dizisi çıkmış mesela onu seyredemedim diye üzüldüm. Doğayı görmeyi özledim. Kampüs hastanesine gittiğiminde kelebek görmüştüm, çok sevinmiştim. Hayatı görmeyi özlüyorsunuz. Yağmur yağdığında Bakırköy’de avluya yapraklar gelmişti. İnsanlar sevinmişti. Rengi özlüyorsunuz sonra. Her yer sarı. Yukarıda dikenli teller. Diğer yaşam formlarını özlüyorsunuz. Karanlıkta uyumayı özledim. Nezarethanede hep ışık yanıyordu, cezaevinde de avlunun ışığı sürekli yanıyor. Orada kamera da var. Alafranga tuvaleti özledim, o çok önemliymiş. Arkadaşlarımı özledim, ama yapacak bir şey yoktu. Açık görüşte göremedim onları. Yiyecekleri ise hiç özlemedim.


    Telin ötesine geçmeyi başardık


    Şebnem Korur Fincancı cezaevine girdiğinde bir arkadaşı ona “Devlet farkında olmadan içeri müfettiş soktu” demiş. Sizin için de geçerli aslında.


    Aynen öyle. Mahkûm hakları konusunda daha fazla çalışacağım artık. Birden bire telin öte tarafına geçmeyi başardık. Çok daha yakından gördük. Murat Çelikkan “1980’e göre bayağı gelişme var” dedi. Çok fazla kontrol var. Mesela infaz koruma memurları da sürekli kayıt altında. Özellikle bizimki gibi yüksek profilli vakalarda her yaptıkları gözleniyor. Dolayısıyla onlar da çok dikkat ediyordu.


    Game Of Thrones’u izledim


    Game Of Thrones’u anlatıyorlardı size avukatlarınız öyle değil mi?


    Dün gece izledim hepsini. Huzura erdim. TEM Şube’den gelip benim evimde arama yaptılar, gözaltına alınmamdan 6 gün sonra. Hard disklerimin içinde onbinlerce film, yüz binlerce kitap var. Vakti zamanında TRT’de yayımlanan Aşağıdakiler Yukarıdakiler’in orijinal versiyonu, Dempsey and Makepeace gibi sittin sene önce TRT’de yayımlanmış, aramış bulmuşum. Çok güzel bir arşivim var. Onları bir tarihte inceleyip verecekler.


    Parası olmayana cezaevi zor


    Arkadaşlarınız kahve falı tutkunuzdan bahsetmişti. İçerideyken bakabiliyor muydunuz?


    Orada hazır kahve vardı. Kâğıt bardak olduğundan kapatılamıyor. Her şey melamin. Çatallar bile ince metal denen bir maddeden yapılıyor. Sert bir yiyeceğe batırdığınızda yamulabiliyor. Plastik rendeleri çok iyiydi ama. Çok iyi havuç rendeleniyordu, onu almadığıma pişman oldum. Parası olmayan biri için cezaevi çok zor. Aydınlatma haricindeki harcamalar için elektrik faturası geldi mesela. Televizyon, buzdolabı ve çaydanlık için. Temizlik malzemesini de satın almanız gerekiyor.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    Mahir Sayın: “Demokratik konfederalizm, bölge halklarının barışa ve refaha kavuşabilmeleri için tek seçenek gibi durmaktadır”

    28 Haziran 2025

    Barış Ünlü: “AKP ‘Türklük Sözleşmesi’nin devlet ayağını çökertti”

    6 Haziran 2025

    Kürt Dili Bayramı, ana dili ve sağlık

    14 Mayıs 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Zeynel A. Göçer

    Gerçek barış mı, ideolojik restorasyon mu?

    Elif Gamze Bozo

    Aşkın ve özgürlüğün önüne engel konamaz

    Furkan Ege

    Silahlanma Yarışı ve Savaş Tehdidi

    Mehmet Murat Yıldırım

    Benim için bir onur: Gercüşlü gazeteci Yahya Orhan

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Rüştü Demirkaya

    Gazze’de açlık yoluyla yok etme: Uluslararası hukukun sınırında sistematik bir suçun analizi

    Siyasi Haber

    İnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı, tek cümleyle konu kapatıldı

    Necmiye Alpay

    Yeni(den) Osmanlıcılık

    Zülküf Güneş

    Toplu sözleşme değil, toplu dayatma: Kamu emekçileri ne yapmalı?

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    Yangının ortasında emek alarmı: Orman işçileri grev eşiğinde

    30 Temmuz 2025

    İşçi sınıfının açlıkla imtihanı

    5 Temmuz 2025

    İşçiler ne yapsın?

    11 Haziran 2025
    KADIN

    Patriarkayı yık

    22 Haziran 2025

    Kadının İnsan Hakları Derneği, İstanbul Sözleşmesi’ni AİHM’e taşıdı

    3 Mayıs 2025

    DEM Parti Kadın Meclisi’nden Saadet Partisi’ne ziyaret

    14 Mart 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.