Suruç Katliamı’nın 6’ncı yılında İstanbul Kadıköy’de gerçekleşen anma eylemine polis saldırısı sırasında basın mensupları da darp edildi. Alanda bulunan gazeteciler, saldırının öncekilerden farklı olarak doğrudan kendilerini hedef aldığını söyledi.
Suruç Katliamı anmasına yapılan polis saldırısının görüntüleri de gazetecilerin bu söylemini doğruluyor.
Saldırı sırasında bazı gazetecilerin vücutlarında ezikler oluşurken, bazıları da plastik mermilerin hedefi oldu. Serbest gazetecilik yapan Emre Orman ise TOMA ile polis kalkanı arasında sıkıştırıldığında bir polisin yumruklu saldırına maruz kaldı.
BBC Türkçe’den Aylin Yazan’ın haberine göre, Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğü, gazetecilere yönelik darp görüntülerine ilişkin sorulan soruları yanıtsız bıraktı.
Serbest çalışan gazeteci Emre Orman, Birgün muhabiri Meral Danyıldız, Dokuz8 muhabiri Fatoş Erdoğan ve AFP foto muhabiri Yasin Akgül yaşananları anlattı.
Basın örgütleri ve sendikalardan tepki
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti yaşananlar üzerine yazılı açıklama yayımladı.
Açıklamada “Son olarak IŞİD’ in 20 Temmuz 2015’te Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde gerçekleştirdiği canlı bomba saldırısı sonucu ölen 33 genci anmak için İstanbul Kadıköy’de yapılan anmayı izlemeye çalışan gazeteciler güvenlik güçlerinin şiddetine maruz kalmıştır. Güvenlik güçlerinin görevi gazetecileri engellemek değil, görevlerini yaparken can güvenliğini sağlamaktır. Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün, bu ülkede her görüşten insanın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkının teminatı olduğunu hatırlatıyoruz. Gazetecilere şiddet uygulayan ve suç işleyen güvenlik güçlerini kınıyor ve en kısa sürede cezalandırılmalarını istiyoruz” denildi.
Disk Basın-İş de “İstanbul’daki Suruç anmasını takip eden gazetecilere plastik mermi sıkıldı, gazeteciler kafaları tomaya vurularak yumruklandı. Gazetecilerin işini yapmaları engellendi. Suçluları da haklıları da yazmaya devam edeceğiz!” açıklamasını yaptı.
“Hiç böyle bir şeye şahit olmadım”
4 yıldır gazetecilik yapan Birgün muhabiri Meral Danyıldız, birçok eylemi takip ettiğini ancak “gazetecilerin topyekün hedef alınmasına” ilk kez şahit olduğunu söylüyor.
6 yıldır gazetecilik yapan Emre Orman da ilk baştaki emrin “basını süpürün” olduğunu aktarıyor ve “vahşice saldırdılar” diyor.
Gazeteciler tüm basın çalışanlarının basın kartlarının boynunda asılı olduğunu da ekledi.
Polisin tavrı eylemin niteliğine göre değişiriyor mu?
Emre Orman “Polisin en sert müdahalede bulunduğu eylemler Kürtlerin ya da Kürtlere yakın solcuların eylemleri ve LGBTİ+ eylemleri” diyor.
10 yıldır görev yapan AFP’nin foto muhabiri Yasin Akgül de “Türkiye’de iktidarı rahatsız edeceği düşünülen eylemlerde bu şekilde sert müdahaleler her zaman oluyor” diyor, polislerin bu eylemleri haberleştirmek için orada bulunan gazetecileri “basın mensubu” olarak değil, eylemci gibi algıladığını ifade ediyor:
“Seni kurum olarak, orada görevlendirilmiş olarak düşünmüyor, eyleme geldiysen sen de onunla aynı düşüncedesin gibi düşünüyor. Sıkıntı burada.”