SiyasiHaber, sağlık alanında danışmanlık yapan Av. Ziynet Özçelik ile cezai yaptırımlar üzerine konuştu: “Sağlık çalışanlarının öldürüldüğü bir süreçte ‘şiddetten koruyacak’ yasalar var demek mümkün değil. Sağlık Torba Yasasının 24. Maddesindeki düzenleme sorunun özüne yani suçun önlenmesine yönelik bir içeriğe sahip değildir.”
SiyasiHaber –Esra Üşüdür
AKP’nin hazırlamış olduğu sağlıkta farklı düzenlemeleri içeren ‘’Sağlık Torba Yasası’’ geçtiğimiz haftalarda kabul edildi. Sağlık meslek örgütleri düzenleyemeye itiraz etmiş ve sağlıkta şiddete ilişkin bölümün şiddeti önlemeyeceğini ifade etmişti.
Hükümet yetkilileri yaşanan ölümleri önleyecek yasalar çıkarmak yerine “Sağlıkta şiddet” adı altında KHK ile görevinden ihraç edilen sağlık çalışanlarının çalışmasını yasaklayan düzenlemeler yaptı.
Mevcut yasaların içeriğine ve çıkarılan Sağlık Torba Yasası’nın içeriğine dair bilgi alabilmek için sağlık alanında danışmanlık yapan Av. Ziynet Özçelik ile yapılan röportajı paylaşıyoruz:,
“Sağlık çalışanlarının öldürüldüğü bir süreçte ‘şiddetten koruyacak’ yasalar var demek mümkün değil” diyen Özçelik şu ifadeleri kullandı: “Sağlık çalışanlarının öldürüldüğü, şiddetin hız kesmediği, aksine arttığı bir süreçte ‘şiddetten koruyacak yasalar’ var demek mümkün değil ne yazık ki. Türk Tabipleri Birliği 2009 yılından bu yana sağlıkta şiddeti önleyici tedbirler kapsamında Türk Ceza Kanunu’na bir madde eklenmesini öneriyor. Ancak bugüne kadar, yasalaştırılmadı. Devlet yetkililerini eleştirenlere karşı tutuklama nedenleri var sayılırken, sağlık personelini öldüresiye darp edenlere karşı anlaşılması güç bir ‘tölerans’ gösterildiğini de görüyoruz. Bugüne kadar geçen zaman 2014 yılında yapılan düzenlemenin etkisizliğini gösterdi. Geçenlerde kabul edilen ‘Sağlık Torba Yasası’nın 24. Maddesindeki düzenlemede sorunun özüne yani suçun önlenmesine yönelik bir içeriğe sahip değildir.”
‘Sağlık çalışanlarının öldürüldüğü bir süreçte ‘Şiddetten koruyacak’ yasalar var demek mümkün değil’
Türk Ceza Kanunu’nda sağlık çalışanlarını şiddetten koruyacak yasalar mevcut mu?
Sonuca göre cevabımız hayır olmak zorunda. Sağlık hizmeti verirken ya da verdikleri sağlık hizmeti gerekçe gösterilerek, hekimler ve sağlık çalışanlarının öldürüldüğü, şiddetin hız kesmediği, aksine arttığı bir süreçte ‘şiddetten koruyacak’ yasalar var demek mümkün değil ne yazık ki. Türk Tabipleri Birliği 2009 yılından bu yana sağlıkta şiddeti önleyici tedbirler kapsamında Türk Ceza Kanunu’na bir madde eklenmesini öneriyor. Ancak bugüne kadar, yasalaştırılmadı Çok yalın bir içeriği var. Öneri şu; sağlık hizmeti sunumu sırasında veya verilen sağlık hizmetinden kaynaklanan nedenlerle sağlık personeline yöneltilen şiddet ayrı bir suç tipi olarak belirlensin ve cezalandırılsın, şiddet nedeniyle sağlık hizmeti kesintiye uğradı ise ceza yarı oranında arttırılsın. Bu önerinin temelinde, ülkemizdeki ceza siyasetinin bu konuda; sağlıkta şiddetin, sağlık hizmetleri ve sağlık çalışanlarına verdiği zarar dikkate alınarak belirlenmesi düşüncesi yatıyor. Yani hem toplum hem de sağlık çalışanlarının bireysel hakları ve özgürlükleri korunsun, her an şiddete uğrayacağı kaygısı ortadan kaldırılsın isteniyor. Esasen toplumlardaki ceza kanunlarından beklenen işlev, o toplumun sağlıklı bir biçimde var olmasını, gelişmesini tehdit eden davranışlar�� önlemesi, toplum ile bireylerin hak ve özgürlüklerini korumasıdır. Bunun için, içerdiği suç ve cezaların; belirli bir zamandaki topluma, bireylere yönelik tehdit türlerini, verdikleri zararları, yarattığı bozucu sonuçları dikkate alan bir içeriğe ve sistematiğe sahip olması gerekir.
‘Sağlık alanında şiddetin ayrı bir suç tipi olarak düzenlenmesi tek başına yeterli değil’
Anayasa mahkemesi bir kararında konuya şöyle değiniyor; “Kanun koyucu, cezalandırma yetkisini kullanırken toplumda hangi eylemlerin suç sayılacağı, bunun hangi tür ve ölçüdeki ceza yaptırımı ile karşılanacağı, nelerin ağırlaştırıcı veya hafifletici sebep olarak kabul edilebileceği konularında takdir yetkisine sahiptir. Ancak hukuk devletinde, ceza hukuku kurallarının, önleme ve iyileştirme amaçlarına uygun olarak ölçülü, adil ve orantılı olması gerekir. Suç ve ceza arasında adalete uygun bir oranın bulunup bulunmadığının saptanmasında o suçun toplumda yarattığı infial ve etki, kişiler üzerinde oluşturduğu tehlike, zarar görenin kişiliği ile ona verilen zararın azlığı veya çokluğu, işlenme oranındaki azalma veya artış gibi faktörlerin de dikkate alınması gerekir.” Bunları söylerken, Türk Ceza Kanunu’nda ya da başkaca bir kanunda sağlık alanındaki şiddetin ayrı bir suç tipi olarak düzenlenmesinin tek başına sorunu çözmeye yeterli olamayacağını da belirtmek isterim.
Mevcut yasalar var ise yasaların ilerleme süreci ne şekilde gelişti?
Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları, 2007 yılından başlayarak sağlıkta şiddetin artması üzerine, öncelikle şiddetin nedenlerine yönelik çalışmalar yaptı. Bu kapsamda bir dizi tedbiri Sağlık Bakanlığı’na önerdi. Bu öneriler içinde elbette şiddeti yaratan nedenlerin ortadan kaldırılması başta geliyordu. Bunların yanında, ilk sorunuzda belirttiğim üzere Türk Ceza Kanunu’na ek madde önerisinin kanunlaştırılması, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin aynı zamanda kamuya verilen sağlık hizmetlerini aksatması dikkate alınarak, sağlık personelinin şikayeti aranmadan kamu adına takip edilmesi, işyerlerinde şiddetin ortadan kaldırılması için gerekli önlemleri belirleyip almak üzere, çalışanların temsilcilerinin yer aldığı, gerekli yetki ve yaptırım gücüne sahip işyeri sağlık ve güvenlik komiteleri oluşturulması, iş yükünün azaltılması, çalışanlara eğitim verilmesi, şiddet nedeniyle çalışamayanlara ödemelerinin çalışmış gibi ödenmesi, şiddete uğrayan personelin hizmetten çekilme hakkını kullanabilmesi, toplumun bilgilendirilmesi ve daha birçok öneri sunuldu. Bunlara Sağlık Bakanlığı tarafından başta karşı çıkıldı, kabul edilmedi. Şiddetin artması ve sağlık çalışanlarının, mesleki ve sendikal örgütlerinin tepkileri, hukuki girişimler sonucu, bugün şiddetin iş kazası sayılması, kamu avukatlarının mağdur yanında davalara katılması dahil olmak üzere kimi öneriler kabul edilerek düzenlemeler yapıldı.,
‘Devlet yetkililerini eleştirmek suç kabul edilirken, sağlık personelini öldüresiye darp edenlere ‘tölerans’ gösteriliyor’
Yasaların içeriği nedir? Bu yasalar yeterli midir? Geçtiğimiz haftalarda çıkarılan sağlık torba yasasında cezai yaptırımlar konusunda eklemeler ya da değişiklikler yapıldı mı?
2014 yılının Ocak ayında sağlıkta şiddeti çözeceği ileri sürülerek, kasten yaralama suçu tutuklamanedeni varsayılan suçlardan sayıldı 1 ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personel, bu görevleriyle bağlantılı olarak kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından kamu görevlisi kabul edildi. İddiaya göre bu düzenleme sonucu sağlık personeline şiddet uygulayanlar tutuklanacak, tutuklanma kaygısı kişilerin şiddete yönelmesini ortadan kaldıracaktı. Oysa yaralamanın derecesine göre öngörülen ceza miktarı çoğu zaman tutuksuz yargılamayı gerektirdiği toplumun gözünden kaçırıldı. Ayrıca mahkemeler tarafından, devlet yetkililerini eleştirenlere karşı tutuklama nedenleri var sayılırken, sağlık personelini öldüresiye darp edenlere karşı anlaşılması güç bir “tölerans” gösterildiğini de görüyoruz.
‘’Sağlık Torba Yasasının 24. Maddesindeki düzenleme suçun önlenmesine yönelik bir içeriğe sahip değildir’’
Türk Tabipleri Birliği o zaman bu düzenlemelerin sağlıkta şiddeti önlemeye elverişli ve yeterli olmadığını, hekimlerin, sağlık çalışanlarının sağlığının ve canlarının korunması, sağlık hakkının güvence altına alınması için Sağlıkta Şiddete Dair Meclis Araştırma Raporunda yer alan önlemlerin bir parçası olarak acil bir suç ve ceza maddesine ihtiyaç olduğunu söyledi. Bugüne kadar geçen zaman 2014 yılında yapılan düzenlemenin etkisizliğini gösterdi. Geçenlerde kabul edilen “Sağlık Torba” Yasasının 24. Maddesindeki düzenlemede sorunun özüne yani suçun önlenmesine yönelik bir içeriğe sahip değildir. Esasen zaten kolluğun ve Cumhuriyet Savcılığının Ceza Yargılaması ve Güvenlik Mevzuatı hükümleri uyarınca yapması gereken görevleri ikinci bir kez 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunun 12. Maddesine ek paragraf olarak koymaktadır. Bu nedenle içi boş, çözüm getirme yetisinden yoksun bir düzenlemedir. Eğer, devleti yönetenler sağlıkta şiddeti önlemede gerçekten katkısı olacak bir yasa yapmak isteseler, Türk Tabipleri Birliğinin dünya örnekleri, deneyimleri ile uyumlu düzenlemesini dikkate almaları beklenir.
*12 Ocak 2014 tarih ve 6514 sayılı Kanunun 47. Maddesi ile 3359 sayılı Kanuna eklenen Ek 12 inci madde.
Ziynet Özçelik kimdir?
1989 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olmuştur. Avukatlık stajının ardından 1990 yılında Ankara’da serbest avukatlık yapmaya başlamıştır. Sağlık alanı ile ilgilidanışmanlık ve avukatlık faaliyetlerine 1992 yılında başlamış olup halen bu alanda çalışmalarını sürdürmektedir. Sağlık hakkının gerçekleştirilmesine yönelik çalışmalar ile sağlık hizmetlerinde görev alan ekip üyelerinin eğitimlerinden başlayarak her türlü akademik, mesleki, özlük hakları ile ilgili çalışmalar ilgi alanına girmektedir.