İzmir’in Kınık ilçesinde faaliyet gösteren Polyak maden işletmesinde 18 Aralık saat 21.00 sularında metan gazı patlaması nedeniyle göçük meydana geldi.
Yaşanan göçük nedeniyle 51 işçi yaralandı. Yaralanan işçilerin yarısının çeşitli yerlerinde çeşitli derecelerde yanıklar meydana gelirken; kol ve parmak kırıkları, beyin kanaması geçirenler de var.
Patlama sonrası devlet yetkililerinin birbirinden farklı açıklamalar yapmaları dikkat çekti.
İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger ise can kaybı olmadığını ve 8 işçinin hafif şekilde yaralandığını aktardı. Daha sonra yeni bir açıklama yapan Köşger, 22 işçinin hafif yaralı olduğunu belirtti.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez patlamayla ilgili olarak, “Can kaybımız yok. 22 madencimiz hafif yaralı, yaralılarımız bölge hastanelerinde tedavi altına alındı” açıklamasında bulundu.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise önce 9 olarak açıkladığı yaralı sayısını, yaptığı son açıklamayla 45 olarak düzeltti.
İşletme Müdürü Serkan Bahçekapılı, Bağımsız Maden İş Sendikası’yla yaptığı görüşmede kazanın oluş biçiminin ayak oturmasından kaynaklı olduğunu iddia etti. Bahçekapılı, tozdan, ufak taş kesiklerinden kaynaklı 37 işçide küçük yaralanmalar olduğunu ve işçilerin ayakta tedavi edildiklerini ifade etti.
Bağımsız Maden İş Sendikası Yöneticisi Başaran Aksu, “İşletmeciler, patlamanın ayak oturmasından kaynaklandığını yani kömürün tavandan aşağıya göçmesiyle oluşan basınçtan kaynaklı olduğunu söylüyor. Fakat bu işi en iyi bilen madencilerdir. 51 madencinin 49’u konuşabilir durumdaydı, konuştuğumuz işçiler alev topu gördüklerini, patlamanın basıncıyla yere kapaklandıklarını, patlamanın metan birikmesinin parlamasından olduğunu ifade ettiler” dedi.
Can kaybının olmadığı patlamada, işletme tarafından maden ocağının tümüyle tahliye edildiği açıklandı.
Aksu ise atlamanın ardından işçilerin sabah çalışmaya devam etmek için ocağa indirildiğini belirterek, “Sabah ocak yöneticileriyle görüşüldü. Onlar ısrarla orada bir ayak oturması olduğunu söylüyorlar. Metan patlaması söyleminden rahatsız oluyorlar; ama biz bunu söylemek zorundayız. Çünkü yaralı madencilerin tamamı bunun metan olduğunu söylüyor. Şu an orada çalışma devam ediyor. Bu çalışmanın riskli olduğunu söylüyoruz” şeklinde konuştu.
“Türkiye’ye hoyrat ve gevşek”
Türkiye’deki madencilik faaliyetlerinden bahseden Aksu, “Dünya’nın her tarafında madencilik yapılıyor, Türkiye’de ki kadar risk, yaralanma, kaza ve ölüm üreten bir madencilik pratiği Dünya’nın her tarafında sınırlanmış durumda. Burada bu konuda hoyratlık ve gevşeklik var. Bunun aşılması lazım. Maden yöneticilerinin, işletmecilerinin bunun üzerinde durması lazım. Soma açısından ise iyi ki bizim gibi sendikalar var. Çünkü biz bütün işletmeleri çok yoğun bir basınç altına alıyoruz. Tek bir işçinin tırnağının kırılması konusunda hassasiyete sahibiz. Bunun önüne geçmeye çalışıyoruz” ifadesinde bulundu.
Maden kazaları önlenemiyor, işçiler hayatlarını kaybediyor
Ayrıca Bergama Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan yapılan açıklamada, ocaktaki göçükle ilgili soruşturma başlatıldığı duyuruldu.
Geçtiğimiz haftalarda yayımladığımız “Maden kazaları önlenemiyor, işçiler hayatlarını kaybediyor” başlıklı haberde, Eylül ayından bu yana gerçekleşen maden kazalarını aktarmıştık. Aktardığımız tüm kazaların sonrasında “Olayla ilgili soruşturma başlatıldı” denildi.
Başlatılan hiçbir soruşturma yeni bir facianın gerçekleşmesini ya da aynı maden ocağında iki ay içerisinde iki kaza yaşanmasını engellemediği gibi Muğla’da Recep Uysal’ın, Zonguldak’ta Erdal Aşkar’ın ve Hakkari’de isimleri bilinmeyen iki işçinin hayatını kaybetmesini de engellemedi.
Geçtiğimiz günlerde fidan dikme töreninde konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, “Madencilikte yatırımcı kazanıyor, milletimiz kazanıyor, devlet kazanıyor, madenciliği besleyen alt sektörler kazanıyor” diyerek madencilik sektörünün ‘desteklenmesi gereken bir sektör’ olduğunu açıklamıştı.
Dönmez, madencilik sektörünün kimlere kazandırdığını açıklarken, kimlere kaybettirdiğiyle ilgili bir açıklama yapmamıştı. Hayatlarını kaybeden işçiler ya da her gün hayatlarını kaybetme korkusuyla çalışan işçiler, “Ne madenlerimizden vazgeçeriz ne çevremizden” diyen bakanın gündeminde değildi.