HSK’nin ‘6284 sayılı Yasa kapsamında verilen tedbir kararlarının yükümlülerinin sağlığının riske atılmayacak şekilde değerlendirilmesi gerektiği’ kararı tepki toplamaya devam ediyor. Sürece dair Mor Sarmaşık üyesi Tuğçe Karaman ile konuştuk. Karaman: Koronavirüs kadar erkek şiddeti de can alıcıdır!
SiyasiHaber/Esra Üşüdür
Ülke çapında salgın riskine karşı alınan tedbirler kapsamında yargılama faaliyetlerine ilişkin HSK aldığı kararla “6284 Sayılı Kanun kapsamında verilen tedbir kararlarının yükümlülerin koronavirüs kapsamında sağlığını tehdit etmeyecek şekilde değerlendirilmesi gerektiği…” ifadesini kullanmış bu durum da “kadınların yaşamlarının ciddi tehdit altına sokulması” olarak değerlendirilmişti. Mor Sarmaşık üyesi Tuğçe Karaman ile sürece dair konuştuk.
Karaman, alınan bu kararın şiddet uygulayan erkekle aynı evi paylaşmak zorunda kalan kadınları şiddete mahkum etmekle birlikte erkek şiddetinin meşrulaştırılmasına neden olacağına vurgu yaparken şöyle devam etti: “Öz savunmada bulunan kadınlar, gazeteciler, öğrenciler ve siyasi tutsaklar hala cezaevinde tutulurken yalnızca cinsel suçların infaz indirimi kapsamına alınmasını, iktidarın bunu fırsatçılıkla uygulamasını biz kadınlar olarak kabul etmiyoruz.”
Mor Sarmaşık üyesi Tuğçe Karaman…
6284 sayılı yasa yok hükmüne getirildi. Bu süreçten nasıl etkileniyor kadınlar? Hükümetin tutumu ve cezaevlerine dönük yargı paketi kadınları nasıl etkileyecek?
"HSK Genel Kurulu 30 Mart’ta 6284 sayılı kanun kapsamında verilen tedbir kararlarının yükümlülerinin koronavirüs kapsamında sağlığını tehdit etmeyecek şekilde değerlendirilmesi gerektiğine karar verdi. Alınan bu kararla evde kal çağrılarının yapıldığı karantina günlerinde, şiddet uygulayan erkekle aynı evi paylaşmak zorunda kalan kadınları şiddete mahkum etmekle birlikte erkek şiddetinin meşrulaştırılmasına neden olacaktır."
‘Kadınların korunması salgın bahane edilerek hiçe sayılıyor’
"Her krizi kendi fırsatına çeviren iktidar şiddet uygulayanın sağlığını düşünürken kadınların sağlığını ne zaman düşünecek? Evin kadınlar için güvenli olmadığı bir sistemde evde kal çağrılarının yapıldığı bu günlerde şiddet uygulayanla aynı çatı altında kalmak zorunda bırakılan kadınların korunması salgın bahane edilerek hiçe sayılıyor. Virüs salgınıyla tüm ülkelerde ev içi şiddetin arttığı verilerle ortaya konmuştur. İktidar evde kal çağrıları yaparken nasıl geçineceğimizi hiçe sayıyor yine aynı iktidar kadınları erkek şiddetiyle baş başa bırakan politikalar izliyor. İçinde bulunduğumuz koşullar da kadınların şiddet uygulayanla aynı çatı altında yaşaması evde kalması demek değildir."
‘Koronavirüs kadar erkek şiddeti de can alıcıdır’
"Sağlıklı olmak gibi güvende olmak da herkesin hakkıdır. Koronavirüs kadar erkek şiddeti de can alıcıdır. 6284 sayılı kanunun eksik uygulanması kadına yönelik şiddeti ve kadın cinayetlerini artıracaktır. Uygulayıcıların keyfine göre yasa ertelenemez. Karantina günleri dışında, kadınlar şiddet gördüğü partnerinden şikayetçi olmak veya sığınma talep etmek için onların evden çıktığı veya işe gittiği saatlerde gerekli hatları arayabiliyorlardı. Bu süreçte gizlice aranacak bu hatlar kadınlara şiddetle baş başa kalmalarını söyleyecek. Bu süreçte çok hızlı tedbir alınması gerekiyor. Kadınların şiddete maruz almasına seyirci kalmak yaşam hakkı ihlalidir. Karar hemen geri çekilmelidir. Evde kaldığımız bu süreçte de etkili tedbirler alınana dek sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz."
Hükümetin tavrı ne?
"Biz kadınlar iktidarın kadınlara/kadınlara karşı işlenen suçlara dair tutumunu mahkeme salonlarında verilen iyi hal indirimlerinden, tacizcileri tecavüzcüleri aklamasından biliyorduk. 6284 sayılı kanunun esnetilmesi ve yargı paketinin açıklanmasıyla bugün bir kez daha gözler önüne serildi. Şiddet, taciz, tecavüz ve istismardan yatan suçlular salıverildiğinde evinde bunları tekrarlayacak, 6284’ün esnetilmesiyle kadınlar cevapsız kalacaktır. Kadınların kendilerini koruyabilecekleri bir alan bırakılmayacaktır."
‘Yaşam hakkı herkes için geçerlidir’
"Öz savunmada bulunan kadınlar, gazeteciler, öğrenciler ve siyasi tutsaklar hala cezaevinde tutulurken yalnızca cinsel suçların infaz indirimi kapsamına alınmasını, iktidarın bunu fırsatçılıkla uygulamasını biz kadınlar olarak kabul etmiyoruz. Yaşam hakkı herkes için geçerlidir. Bugün idam cezasına neden karşı çıkıyorsak cezaevindeki mahpusların tahliye edilmesini de o yüzden istiyoruz. Risk olduğunu söyleyip bir grubu çıkarmak isteyip bir grubu içerde bırakmak ölümle baş başa bırakmaktır. Gelinen süreçte iktidar yandaşlarını affetmekte, muhaliflerine ise ölüm vadetmektedir. Hapishanelerin ayrımsız tahliye edilmesi gerekirken şiddet uygulayanlar bırakıldığında 6284’e tabi/denetim ve gözetim altında olmaları gerekiyor."
‘Ücretsiz izinler ve işten çıkarılmaların ilk hedefi kadınlar oldu’
Salgın sonrası izolasyonda kadınları bekleyen tehlikeler neler?
"Karantina sonrasında kadınları bekleyen sıkıntıları net bir şekilde öngörmek hata olur. Ancak şunu diyebiliriz Çin'de koronavirüs salgını nedeniyle uygulanan karantina ve sokağa çıkma yasağının ardından mart ayında boşanma oranlarında artış olduğu bildirildi. Bu süreçte aile içi şiddet olaylarında da artış kaydedildi. Salgının başladığı Wuhan yakınlarındaki Hubei bölgesinde şubat ayında rapor edilen şiddet olaylarının geçen yıla göre üç kat arttığı belirtiliyor. Türkiye’de ise karantinada geçen günler boyunca, basına yansıdığı kadarıyla, Türkiye’de geçen 20 günlük süreçte 14'ü evinde, 21 kadın öldürüldü. Okulların tatil olmasıyla başlayan bu süreçte şirketler ebeveyn izni değil sadece kadınlara izin verdi. Aynı anda ücretsiz izinler ve işten çıkarılmaların da ilk hedefi kadınlar oldu. İzin ve iş bölümünde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmıyor olması hali hazırda var olan eşitsizliği derinleştiriyor ve kadınların ev içi emek yükünü arttırıyor."