KESK İzmir Kadın Meclisi, 2 Ağustos’ta başlayacak TİS görüşmeleri öncesi basın toplantısı düzenleyerek taleplerini dile getirdi.
2 Ağustos’ta başlayacak olan ve milyonlarca kamu emekçisini ilgilendiren Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmeleri öncesi KESK İzmir Kadın Meclisi basın toplantısı düzenleyerek taleplerini dile getirdi.
KESK İzmir Kadın Meclisi’nden Gülsev Sağıroğlu, pandemi ve ekonomik krizle birlikte kadınların işgücü piyasasından çekilme hızının, kadın işsizliği ve yoksulluğunun arttığını belirterek, “AKP/Saray iktidarının, milliyetçi, tekçi, dinci, muhafazakâr, mafyatik, politikalarını, neoliberal politikalar aracılığıyla sürdürmesinin bedelini en çok kadınlar ödüyor. Eve sabitlenmek istenen kadın emeği ile hem devlet üstlenmesi gereken sorumluluklardan kurtulmayı, hem de küçük devlet olan aile içinde kadınları daha kolay kontrol edebilmeyi amaçlıyor” diye konuştu.
“Güvencesizlik esas hale getirilmek isteniyor”
Kamuda güvenceli çalışmanın fiilen ortadan kaldırıldığını, KHK’lerle işten atma gibi uygulamalarla yeni emek rejiminin tesis edilmesinde ‘yol temizleyici unsurlar’ olarak kullanıldığını dile getiren Sağıroğlu, “İhraç politikasının birçok amacının yanında, AKP’nin kadını geleneksel cinsiyetçi rollere hapsetme, bağımlı kılma amacının bir parçası olduğunu görmek, kadın emeğine yönelik açık bir saldırı olarak nitelendirmek gerekiyor” dedi.
“Memur-Sen’den beklentimiz yok”
Kadın temsiliyetinin ısrarla reddedildiğini ve kadın taleplerinin görmezden gelindiğini söyleyen Sağıroğlu, “Memur-Sen’den emekçilerin hiçbir beklentisi olmadığını çok iyi biliyoruz. Hele hele biz kadınların, İstanbul Sözleşmesinin iptalini destekleyen Memur-Sen’den, gölge etmemesinden başka hiçbir beklentisi olamaz. Ayrıca TİS masasını en hafif ifadeyle ‘uzlaşma’ masası haline getirenlerin imzaladığı sözleşmenin nezdimizde bir hükmü de bulunmuyor” diye belirtti.
2022-2023 yılları için imzalanacak TİS sözleşmesinde yer almasını talep ettikleri maddeleri şöyle sıraladı:
• Grevli, gerçek bir toplu sözleşme yasası yapılmalı, kadınların görüşmelerde temsiliyeti sağlanmalıdır. TİS görüşmelerinde kadın talepleri ayrı bir başlıkta ve gündemle ele alınmalı, mutabakat metninde de aynı şekilde tek başlık altında toplanmalıdır.
•ILO standartları ve kamu emekçisi kadınların fiziksel ve sosyal koşulları dikkate alınarak, çalışan hamile kadına doğum öncesi 8 hafta, doğum sonrası 24 hafta olmak üzere en az 32 hafta ücretli doğum izni verilmelidir. Doğum sonrası ücretli-ücretsiz izin ile süt izni kullananlar sosyal ve özlük hak kaybı yaşamamalıdır. ILO’nun 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi imzalanmalıdır.
•Boşanan, boşanma aşamasında olan, fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik şiddet ve taciz, ısrarlı takibe uğrayan kadın emekçilerin tayin ve yer değişikliği talepleri herhangi bir belge ibrazı istenmeksizin kabul edilmelidir.
•Çalışma yaşamında şiddet ve taciz aynı zamanda çalışanların sağlığı sorunu olarak görülmeli ve İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kurulu’nun çalışmalarının bir parçası haline getirilmelidir.
•8 Mart’ta tüm kamu çalışanı kadınların ücretli izinli sayılması için yasal düzenleme yapılmalıdır.
•Kamu kreşleri yeniden açılmalıdır. Kadın erkek fark etmeksizin en az 50 çalışanın olduğu işyerlerinde, ücretsiz, nitelikli, anadilinde ve gerektiğinde 7/24 hizmet verecek, istihdam biçimine bakılmaksızın tüm çalışanların yararlanacağı kreşler açılmalıdır.
•İstanbul Sözleşmesi’nin feshi iptal edilmeli, sözleşmenin etkin bir biçimde uygulanması sağlanmalıdır.
•Nüfusu 50 bini geçen belediyelerde şiddete ve istismara uğrayan kadın ve çocuklar için sığınma evleri açılmalı, sığınma evlerinin uluslararası standartlara uygun hizmet verecek hale getirilmesi sağlanmalıdır. Bu hizmetlerden trans kadınların da yararlanması sağlanmalıdır.
•HPV aşısı (rahim ağzı kanser aşısı) ücretsiz olmalıdır ve özellikle risk grubundaki kadın emekçiler başta olmak üzere 26 yaşından büyük olsalar dahi tüm kadınlar açısından aşıya ulaşımın önündeki engeller kaldırılmalıdır.
•Talepleri halinde kadınlara regl dönemlerinde ayda 2 gün ücretli izin hakkı tanınmalıdır.