HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, Çanakkale Yenice’de Dev Maden-Sen’e üye oldukları için işten atılan ve kendilerini madene kapatan işçileri meclis gündemine taşıdı. Hatimoğulları, “NESKO Maden işçisinin sesine kulak vermeliyiz” dedi.
SiyasiHaber
İki gün önce Çanakkale’nin Yenice ilçesinde NESKO madenciliğe ait bakır madeninde DİSK’e bağlı Dev Maden-Sen’e üye oldukları için 10 işçinin işine son verilmesi ve kötü çalışma koşullarına tepki göstererek kendilerini madene kapatan işçiler meclis gündemine taşıdı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili Tülay Hatimoğlulları, dün mecliste yaptığı konuşmada, madene kendini kapatan 40 işçiyi gündeme getirerek şöyle konuştu: “Çanakkale'nin Yenice ilçesinde bulunan NESKO Madenciliğe ait bakır madeninde çalışan işçiler üç aydır maaşlarını alamıyor. İşçileri, üyesi olduğu Dev Maden-Sen’den ayrılmaları konusunda "Ya işinize devam eder ya sendikanıza…" diye bir ikilem içerisine sokup işçilere üç aydır maaş vermeyerek, mobbing uygulayarak, işten atmaya dönük bir çalışma içindeler ve şu anda 11 işçinin işine son verilmiş. Bu işçiler yeniden işlerine geri alınmaları için kendilerini maden ocağına kapatmış durumdalar. Burada özellikle açlık, yoksulluğun ve buna bağlı olarak intiharların yoğunlaştığı bir dönemde işçilerin sesine, NESKO Maden işçilerinin sesine kulak vermek zorundayız”.
Muzaffer İlhan Erdost’u andı
Tülay Hatimoğulları, önceki gün hayatını kaybeden Muzaffer Erdost’u da anarak, “Sol Yayınlarının sahibi, yazar, yayıncı Muzaffer İlhan Erdost'u kaybettik. O, hem kendi adını hem de 12 Eylülde Mamak işkence merkezinde yaşamını kaybeden kardeşi İlhan Erdost'un adını taşıdı. Sol-sosyalist camiaya ve tüm insanlığa çok büyük faydaları ve katkıları olan değerli Muzaffer İlhan Erdost'u ve ismini kendi ismiyle yaşattığı kardeşi İlhan Erdost'u burada saygıyla anıyoruz; ruhları şad olsun” dedi.
Ülke adeta aile şirketi gibi yönetiliyor
CHP Grubunun verdiği liyakat ve teamül dışı yapılan büyükelçi atamalarına ilişkin soru önergesi üzerine konuşan Hatimoğulları, “Hükûmet mensupları, bürokratlar, üniversiteye rektör atamaları… Bu liste uzar gider ve gerçekten burada bir liyakat aramak bir kenara, kendi alanında yetkin olmayan ve bazen de rektör atamaları için özel olarak birkaç saatlik yasa çıkaran bir iktidar anlayışıyla karşı karşıyayız. Liyakate göre değil, yandaşlığa, akrabalığa göre atama yapıldığını bilmeyen yoktur. Ülke, âdeta bir aile şirketi gibi yönetilmektedir ve yandaşlara yönettirilmektedir. Bakın, 1 milyon dolar iş takip parası aldığı belgelenmiş olan Egemen Bağış, Prag'a büyükelçi olarak atanıyor. Yine, aynı şekilde, Şaban Dişli, AKP'nin eski milletvekili ve FETÖ'nün siyasi ayağının bulunmasıyla ilgili özel olarak üzerinde durulması gereken isimlerden biri olduğu hâlde, âdeta ödüllendirircesine onu da büyükelçi olarak atayabiliyorsunuz. Burada tabii ki aklımıza şunlar geliyor: “Acaba FETÖ davasıyla ilgili bir bildiği var da onları susturmak için aynı zamanda böylesi rüşvetlere de mi başvuruluyor?” diye düşünmemek elde değil” diye konuştu.
“Atamalarda liyakat değil ‘AKP’limisin değilmisin testi’ esas alınıyor”
Atamalarda liyakat değil, ‘AKP’limisin değilmisin testi’nin esas alındığına dikkat çeken Hatimoğulları, “Bugün, KPSS'de coğrafya alanında Türkiye 1'incisi olan Alparslan Uysal mülakatla eleniyor. Alparslan gibi nice yetenekli ve sınavlarda oldukça yüksek puan çeken gençlerimizin atamasının yapılmadığını; mülakatlarla, okudukları kitaplar, şiirler, takip ettikleri gazeteler üzerinden, aslında ‘AKP'li misin, değil misin?’ gibi bir teste yeniden tabi tutulduklarını hepimiz biliyoruz ve buradan ataması yapılmayan bütün gençler adına bir kez daha seslenmek istiyoruz: Bu atamalar yapılmalıdır ve burada yandaşlık değil, liyakat aranmak zorundadır” dedi.