Ankaralı kadınlar, HDP Kadın Meclisi’nin “Biz kadınlar darbelere karşı özgürlüğümüzü savunuyoruz” çağrısıyla Tuzluçayır’da buluştu. Kadınlar sokakta, darbelere de OHAL’e de “Hayır” dedi.
Ankaralı kadınlar, HDP Kadın Meclisi’nin “Biz kadınlar darbelere karşı özgürlüğümüzü savunuyoruz” diyerek başlattığı ilk kadın buluşmasında bir araya geldi. Mamak Tuzluçayır’da 29 Temmuz’da gerçekleştirilen buluşmada kadınlar sokaktan, darbelere de OHAL’e de “Hayır” dedi.
Polislerin güvenlik önlemi aldığı alanda kadınlar da güvenlik noktalarında bekleyerek kendi güvenliğini sağladı. Birçok kadın örgütünün katıldığı alanda kadınlar dövizleriyle sözünü söyledi. Dövizlerde, “OHAL’e hayır”, “OHAL’de kadınlar bir arada, direnişte”, “Erkek egemenliği ilaçla çözülemez, hadım yasasına hayır”, “Tecride hayır, müzakere hemen şimdi”, “OHAL kalksın, müzakere başlasın”, “Darbelere hayır demokrasi hemen şimdi”, “Özgürlüğümüzü savunuyoruz” sözleri yer aldı. Kadınlar bütün renkliliğiyle OHAL’e karşı alanda yer aldı.
Münbiç’i özgürleştirme operasyonunda IŞİD’e karşı savaşırken yaşamını yitiren Eylem Ataş kürsüden sürekli anılırken, Eylem’in kadın yoldaşları cenazesinin hala ailesine verilmemesine karşı, “Eylem Ataş’ı istiyoruz” yazılı dövizleri taşıdı.
Etkinlikte sahneye ilk olarak sanatçı Pınar Aydınlar çıktı. Darbelere ve OHAL’e karşı direnen kadınları selamlayan Aydınlar’ın direniş türkülerine kadınlar halaylarla eşlik etti.
Pınar Aydınlar’ın ardından sahneye çıkan HDP Ankara İl Eş Başkanı Birsen Kaya, 7 Haziran’da kadın iradesini yok sayan darbeci zihniyetin darbeyle karşı karşıya geldiğini vurguladı. Kaya, demokratik siyasetin olmadığı yerde çatışma silah ve gözyaşı olduğunu belirterek, “Kadınlar olarak sokaklar da olmaya devam edeceğiz. Kimse bizi toplumsal alanda yok sayamayacaktır” dedi. Daha sonra sahneye HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Grup Başkanvekili Çağlar Demirel, milletvekilleri Filiz Kerestecioğlu ve Leyla Birlik çıktı.
“Kadının özgürlüğe sevdasıyla savunacağız”
Figen Yüksekdağ konuşmasına, bütün darbelerin kadına ve özgürlüğe karşı olduğunu belirterek başladı, “Darbeyle yaşamımızı işgal etmeye çalışanlara karşı özgürlüğümüzü savunuyoruz. Bizlere çok görülen özgürlüğü yaşatmak için, kadınların özgürlüğünün bir toplumun özgürlüğü anlamına geldiğini savunmak için kadının özgürlüğe sevdasıyla savunacağız” dedi.
“Bu darbe erkek şiddetidir”
Darbeleri yaratanların erkek egemen anlayışta olduğunu belirten Yüksekdağ, “Bu darbe erkek şiddetidir. 15 Temmuz yine erkek siyasetinin merkezi olarak darbelerin örneğini yaşadı. Ankara’nın böyle bir şeyi yaşamasının önüne geçilebilirdi. Bu darbeler gelenek olmak zorunda değil. Darbelerin ve savaşın dışında bu siyasi iktidarı yöneten erkek zihniyet siyasi darbe dışında başka bir yol bilmiyordu. Zaten 8 Haziran gününden itibaren bir OHAL rejimi yaşanıyordu. Biz karşısındaydık. Cizre’de, Sur’da, Nusaybin’de tankların tam karşısında savaş uçaklarının tam altında büyük bir özgürlük mücadelesi ve kardeşlik mücadelesi yürüttük. Savaşa boyun eğmedik, boyun eğmeyenlere selam olsun. Bir yıl boyunca hiçbir darbeye boyun eğmeyenler; zoru, darbeyi gördüğünde kaçmaz. Bizde darbecilere taraf olmak olmaz. Silahı, şiddeti siyasetin merkezine kim koyarsa koysun karşısında olduk” diye konuştu.
“Ölümlerden ölüm beğenmek zorunda değiliz”
Kürt kentlerinde sokağa çıkmaya yasağı yaşandığında tankların sokağa indiğini hatırlatan Yüksekdağ, “Tankları sokaklara çıkardığınızda bu tankların nereye gideceğini bilemezsiniz dedik. Hiçbir çağrımızı dikkate almadılar. Tanklar meclise girdi. Nusaybin’de halkın evini bombalayan uçaklar meclisi bombaladı. Biz ölümlerden ölüm beğenmek zorunda değiliz. Darbeye karşı siyaseti, savaşa karşı barışı savunuyoruz” ifadelerini kullandı.
Yaşatmanın tek yolunun demokratik siyasete sahip çıkmak olduğunu belirten Yüksekdağ, “Darbenin karşısında demokrasi zaferi ilan ettik diyenler sokakları kadınlara dar etti. Bu ülkenin yüzde 90’ı darbeye karşı olmasına rağmen herkes sokağa çıkmadı. Bunun nedeni sarayın dışlayıcılığıdır. Onların demokratik zaferi, kendi iktidarlarının zaferidir. Bugün de her türlü darbeye, OHAL’e karşı mücadeleyi, her dönemde en tutarlı biçimde duranlar verecek, en başta kadınlar verecek” dedi.
“Çıkarlarınız ayrıştı diye zararları halka ödetemezsiniz”
Halka yapılanın darbeden bir farkının olmadığının altı çizen Yüksekdağ, “Sokağa çıkanlara para veriyorlar. Ama bizler sokağa çıkmak için büyük bir mücadele veriyoruz. Suruç ve Ankara katliamında hayatını kaybedenlerin anılmasına dahi izin vermiyorlar. 15 Temmuz gecesi, 10 Ekim’de hayatını kaybedenlerin anıtını yıkıp kırdılar. 10 Ekim katliamında yaşamını yitirenlerin anısına dahi saygı duymuyorlar. Bir salon etkinliğine tahammül göstermiyorlar. Ve darbelere karşı etkili mücadeleyi geliştirebileceklerini düşünüyorlar. Darbecilerle dün siz iş tuttunuz. Kendi atadıklarını görevden almıyorlar. Binlerce kamu görevlisini FETÖ’cü diye görevden alıyorlar. Hocanın vaazları karşısında ağlayanlar sizlerdiniz. Çıkarlarınız ayrıştı diye zararları halka ödetemezsiniz” diye konuştu.
“Kadın özgürlüğünden ve kimliğinden taviz vermeyiz”
Darbeye karşı mücadele adı altında kadınların bütün kazanımlarının silinmeye çalışıldığını belirten Yüksekdağ, “Kadınlara sokağı yasaklayan uygulamalarla, kadınların kazandığı haklar budanmaya çalışılıyor. Bizler bu hakları Kürt kadınının büyük eylemliliği ve direnişiyle kazandık. Kadın özgürlüğünden ve kimliğinden taviz vermeyen duruşumuzla kazandık” diye konuştu.
“Kamışlo katliamı için tek bir söz söylemediler”
Kamışlı’da yaşanan katliama dikkat çeken Yüksekdağ, “Katliamlar karşısında insani bir duruş göstermeyenler, Kamışlo katliamı karşısında tek bir söz söylemediler. Çünkü onların düşüncesi de insanlığı da bölünmüştür. Bizim için hiçbir katliamın ayrımı yoktur. Ölen Kürt, Alevi, işçi olduğunda onlardan insanlık refleksi göremezsiniz. Münbiç’te özgürlüğe yürüyen ve kendi yurdunu adım adım özgürleştiren kadın ve erkek direnişçileri de selamlıyorum” dedi.
“Demokratik bir zeminde yeni anayasa”
Kürt sorununda demokratik çözümün yeniden başlatılması gerektiğini vurgulayan Yüksekdağ, “Yeni ve demokratik bir anayasa yapılması gerekiyor. Ama eski kafayla yeni anayasa olmaz. Yeni bir zeminde Türkiye’nin yeni anayasası tartışılmalıdır. Eşitlikçi bir masanın olması gerekiyor. Kadınların eşit bir biçimde tartışmanın içinde olması gerekiyor. Bütün ezilenlerin doğrudan katıldığı bir zemine ihtiyacımız var. Aksi durum demokratik olmayacaktır. Bu şekilde OHAL’lerini dayatmış olacaklardır” dedi.
Figen Yüksekdağ sözlerini “Darbe, tutsaklık, savaş düzenine karşı özgücümüzle yol yürüyerek kazanacağız. Biz kadınlar geceleri de, sokakları da, meydanları da darbecilere, OHAL’cilere bırakmayacağız” diyerek sonlandırdı. Etkinlik Pınar Aydınlar’ın söylediği türküler ile son buldu. (Sendika)