‘Kadın İşçi’ yayın hayatına başlamasının birinci yılında, yıldönümü etkinliği gerçekleştirdi. Etkinlikte yeni çıkan ve dolaşıma giren ‘Mor Seri’ kitapçığının tanıtımı yapıldı. Katılımcılara kitapçıklardan dağıtıldı.
Uzun yıllar Petrol-İş sendikasında kadın dergisi çıkaran Gazeteci Necla Akgökçe ile ‘Kadın İşçi’yi konuştuk.
Necla Akgökçe, “Kadın emeği alanında sendikalarda çalışırken, sendikaların önemli bir bölümünün kadın olmasına rağmen kadın emeği alanında çok fazla iş yapmadıklarını fark ettim. Bizim feminist alanlarda da daha çok ücretsiz emek alanının görünür olması üzerine çalışılıyor. Aynı zamanda feminist hareketinin bu noktada çok önemli başarıları oldu. Fakat ücretli emek alanına gelince orada bir eksiklik vardı” ifadesinde bulundu.
“Kadın işçilerin ne yaşadığına tanık olduk!”
İşçi kadınların çalışmalarına rağmen geçinemediklerini ifade eden Akgökçe, “Geçinemiyor olmanın dışında, iş yerleri şiddetin, tacizin, mobbingin en yoğun olduğu alanlardan bir tanesi ve oradaki kadınlar gerçekten yalnızlar. Sendikalı olan iş yerlerinde de epey cinsel şiddet ve taciz oluyor. Kimsenin kadınların bu sorunlarıyla ilgilendiği yoktu” dedi.
‘Kadın İşçi’nin bunları açığa çıkarmak için bir araya geldiğini aktaran Akgökçe, “Bu alanda zaten bir politikasızlık var. Biz hem kadın işçilerin problemlerini görünür kılmak hem de onlarla birlikte bir şeyler yapmak istiyorduk. Bir yayın organının bu noktada çok iyi olacağını düşündük. Bir yanıyla onların ne yaşadığına tanık olduk” dedi.
Akgökçe, “Sendikalı iş yerlerine de kadına yönelik taciz meselesinin gündeme getirdik. Bizim için bu çok önemli bir şeydi fakat bazı sendikalar bizi sevmiyor. Tabii bağımsız feminist bir odak olarak yapmak istediğimiz şeyi yapıyoruz. Sendikaların ihmal ettiği, gözden kaçırdığı ve bünyelerinde olmalarına rağmen bir türlü açığa çıkmasını sağlamadığı kısacı kadınların yaşadığı şeylerin üstünü kapatmalarının karşısında bizler gereken tutumu gösteriyoruz.
“Hedefimiz, kadın emeğine dair feminist bir söz söylemekti”
‘Kadın İşçi’den Sare Öztürk, “Sendikalar kadın emeğine dair çok bir şey söyleyemiyor ya da daha atıl bıraktığı bir alan oluyor. Buna dair bir bütçe ayıramıyor. Feminist hareketin de birinci gündemi kadın emeği olamıyor. Sonuç olarak bu alanda bir eksikliğin var olduğunu gördük. Bizlerin de temel motivasyonu buydu. Böyle bir eksiklikten kaynaklı bir yayın yapma ihtiyacı doğdu. Hem ücretli hem de ücretsiz emeğe dair tartışmaların döndüğü bir alan olsun istedik. Nihai hedefimiz kadın emeğine dair feminist bir söz söylemektir” ifadesinde bulundu.
Yayın hayatına başladıklarından bu yana okurlar tarafından olumlu dönüşler aldıklarını aktaran Sare Öztürk, “Çok küçük ve çekirdek bir yapıyla yayın hayatına başlayan ‘Kadın İşçi’nin bir sürü eksikliği vardı. Bugün geldiğimiz noktada bir yılda 43 yayın, 30 binden fazla okurdan bahsediyoruz. Bunun dışında kadın emeği meselesinden doğru İLO190 gibi büyük bir tartışmayı üstlendi. Çok önemli meselelere dair olumlu dönüşler aldık” dedi.
Öztürk, hem içerik anlamında hem de teknik anlamda kadınların her türlü desteğine ihtiyaçlarının olduğunu söylerken, kadınların yazı ve görüşlerini beklediklerini belirtti.
‘Kadın İşçi’ birinci yılında!
‘Kadın İşçi’nin birinci yıl etkinliğinde okunan basın açıklamasında “Tam bir yıl önce ‘Her yerde her türlü emek hallerimiz için’ diyerek çıktık yola. Bir grup bağımsız feminist kadın olarak Kadın İşçi’yi yarattık” şeklinde açıklama yapıldı.
Açıklamada, “Ücretli-ücretsiz kadın emeğine değer ve görünürlük kazandırmayı, bu alanda hak haberciliği yapmayı, politika üretmeyi, kadın eylem ve direnişlerine güç vermeyi, kısacası kadın emeği alanında eylemci bir feminist platform oluşturmayı hedefledik. Bu hedef doğrultusunda kimi zaman büyük kimi zaman çok küçük adımlarla ilerledik. Bugün Kadın İşçi’nin birinci yaşını sizlerle birlikte kutluyor olmanın sevincini yaşıyoruz” denildi.
Basın açıklamasının devamı şu şekilde:
“Peki, pandemiyle geçen bu bir yılda neler yaptık? Kısaca sizinle paylaşmak istiyoruz.
İnternet üzerinden (kadinisci.org) yayın yapan ve her hafta salı günleri güncellenen dergimize, ülkenin ve dünyanın dört bir yanından kadın işçi ve emekçilerin sesini, sözünü taşımaya çalıştık.
Yayımladığımız çok sayıda haber, yazı ve analizle çalışma alanlarımızda karşımıza çıkan cinsiyetçi iş bölümü, ücret eşitsizliği, şiddet, işsizlik, güvencesizlik gibi pek çok yakıcı sorunu gündeme getirmek, bu sorunlara karşı mücadeleyi ve kadın dayanışmasını büyütmek için çabaladık.
Gasp edilen hakları için direnen kadın işçilerin mücadelesine, hem pandemi koşullarında gerçekleştirebildiğimiz az sayıda ziyaret hem de işçiler ve sendikacılarla yaptığımız haber ve söyleşilerle destek vermeye gayret ettik.
Ücretsiz hukuk danışma hattı kurduk. Bu hatla birlikte kadın işçilerin her pazartesi günü derneğimizin avukatı Merve Ömeroğlu’ndan hukuki konularda danışmanlık hizmeti alabilmesini sağladık. Hukuk danışma hattı ile ilgili küçük stickerler hazırlayarak işçi havzalarında bulunan duraklara, duvarlara, fabrika kapılarına yapıştırdık.
31 Ekim’de, işyerinde şiddet ve cinsel tacize karşı mücadeleyi öngören bunun için sendikalara ve devletlere yükümlülükler getiren ILO’nun 190 Sayılı Sözleşmesini gündeme getirerek, sözleşme çerçevesinde feminist hareketle sendikal hareketin ortak mücadele hattı kurup kuramayacağını tartıştık.
Bugün de farklı konularda yine bilgilendirme amacıyla hazırladığımız kitapçıkları sizinle paylaşıyoruz, bu çalışmamızı daha fazla kadın işçiye ulaştırabilmek en önemli amacımız…
Birlikte hareket edersek başaracağımıza inanıyoruz. Umudumuz, bizim hareket, sizin hareket, bizim sendika, sizin sendika, bizim broşür sizin broşür ayırımı yapılmadan bu çalışmanın ihtiyacı olan her kadına ulaşması…
Çünkü bağımsız feminist hareketin güçlenmesi fabrikalarda, bürolarda, siyasi partilerde, sendika ve meslek örgütlerinde çalışan kadınların da güçlenmesi anlamına gelir. Aynı ezilme ve karşı çıkış deneyimini paylaşanlar olarak patriyarkaya karşı hepimizin birbirimize ihtiyacımız var. Yaşasın kadın dayanışması!”