Koronavirüsün 50’nin üzerinde can aldığı İtalya’da komünist örgütler ortak açıklama yayımlayarak hükümetin şirketlere ve savaşa ayırdığı bütçeyi, koronavirüsle mücadeleye ayırmadığına dikkat çekti.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının en çok can aldığı ülkelerden biri olan İtalya’da şu ana kadar 52 kişi yaşamını yitirdi. Hasta sayısı ise 2 bini aşmış durumda. Avusturya, Hırvatistan, Brezilya, İsviçre ve Cezayir gibi ülkelerde görülen vakaların da İtalya’dan gelen kişilerden kaynaklandığı açıklandı. Bu durum ülkedeki sağlık sistemini de tartışmaya açtı.
İtalya Komünist Platform, Toskana Komünist Koordinasyon, Lombardi Komünist Koordinasyon, Nuoro Komünist Kolektif (m-l) ve Veneto Komünist Koordinasyon örgütleri ortak bir açıklama yayınlayarak bu duruma dikkat çekti. Açıklamada koronavirüsle mücadele için ayrılan bütçe ile şirketlere teşvik gerekçesiyle verilen bütçe arasındaki uçuruma da dikkat çekildi.
Sağlık çalışanları yeterli koruma olmadan çalıştırılıyor
Conte Hükümeti’nin limanlarda, havaalanlarında ve diğer yapılarda bazı önleyici tedbirleri hayata geçirmek için “acil durum” ilan ettiği belirtilen açıklamada "Sağlık çalışanları bu acil durumun en ön cephesine, koruma araçları olmaksızın bitmeyen vardiyalar boyunca çalıştırılıyorlar, ilçelerde, hatta kasabalarda dahi sokağa çıkma yasakları uygulanıyor” denildi.
Hükümetin ikiyüzlü şekilde “önce sağlık” dediğine ancak Ulusal Sağlık Hizmeti’nin, neoliberal tasarruf politikalarıyla on yıllardır yoksullaştırıldığı vurgulanan ortak açıklamada, “Bu da kendisini kamu harcamalarında kesintiler, birinci basamak sağlık hizmetlerinin tahribi; kronik hale gelmiş doktor, asistan, hemşire eksikliği, hastanelerde binlerce yatak, ilaç ve tıbbi cihaz eksikliği, sonsuz bekleme listeleri ve özelleştirmeler olarak gösteriyor” denildi.
Koronavirüse 25 milyon, şirketlere 300 milyon Euro
Acil durum için yalnızca 25 milyon avro tahsis edildiği ancak hükümetin şirketlere 300 milyon avro sağladığı belirtilen açıklamada, "Bir F-35 savaş uçağının maliyeti 106 milyon avro, dışarıya gönderilen askeri birliklerin bir yıllık maliyeti 1,5 milyar avro ve bu masraflar artacak!” denildi.
Açıklamada askeri harcamalardan vazgeçilmesi, sağlık hizmeti ve sosyal kamu harcamalarının arttırılması talep edildi. Ortak talepler ise şöyle sıralandı:
- Hastalık gerekçesiyle kapatılan işletmelerde çalışanlara bu süre boyunca tam maaşları ödenmeli
- Gerekli koruma araçları halka ücretsiz dağıtılmalı
- Salgını frenlemek için tüm gerekli işletmelerin zararı ödenmeksizin kamulaştırılmalı
- İşçilerin demokratik özgürlüklerinin (gösteri, toplantı, grev vb.) baskılanmasına son verilmeli
- Burjuvaziyle “kutsal antivirüs birliği”ne hayır!
- Durumdan faydalanmaya çalışan herkes (kapitalistler, aracılar, spekülatörler, ilaç firmaları) yargılanmalı.
- Yabancı düşmanlığı, şovenizm ve ırkçılıkla tereddüt etmeden mücadele edilmeli
Kapitalizme karşı mücadele çağrısı
Salgının, burjuva hükümetlerinin ahlaksızlığını ve sorumsuzluğunu gösterdiği ifade edilen açıklama şöyle devam etti:
“Aynı zamanda da bundan faydalanmaya çalışan pek çok kesim var: Çok uluslu ilaç şirketlerinin spekülatörleri ve siyasetçiler. Sessizliğe bürünerek ve geç müdahale ederek virüsün bulaşmasını kolaylaştıran, salgının ilk aşamasında tehlikeyi hafife alarak, onu gizleyerek yetersizliklerini gösteren Çin’in revizyonist liderlerinin sorumlulukları da ciddi. Dünyada devam eden salgınlar (koronavirüs, ebola, deng humması, kızamık, sarı humma, tifo vb.) ve farklı ülkeleri vuran sağlık krizleri, kapitalizmin genel krizinin bir yönünü oluşturuyor; sosyal hayatın her tarafını sarsıyor. Pek çok rahatsızlık, çok düşük maliyetlere sahip ilaçlarla tedavi edilebilir, ancak maksimum kâr yasası bunu önlüyor.”
“Salgın, küreselleşen dünyada çabaları birleştirmek, zorluklarla yüzleşmek ve ortak hedeflere ulaşmak için enternasyonal dayanışma ve iş birliğinin gerekli olduğunu gösteriyor. Ancak bu, her ülkenin diğer insanların trajedilerini sömürmeye çalıştığı mevcut sistemde mümkün değildir” diyen İtalyan komünistlerinin ortak açıklamasında, temel kanunu kâr olan bugünkü sisteme karşı, temel kanunu kolektif refahın gelişmesi olan bir toplum için, kapitalizm ve emperyalizme karşı tüm dünyada proleter devrim mücadelesinin gerekli olduğunun bir kez daha ortaya çıktığı vurgusu da yapıldı.
(Evrensel)