Grev Komitesi üyesi Fahriye: “Bu grev, alışık olduğumuz grevlerin aksine, her alanda bir işi bırakma grevi değil, çeşitli olanakların sunulduğu- işi yavaşlatma, tipik kadın-büro işlerini reddetme, ev işlerini yapmama, çocukları babaları ile işe yollama gibi, bir nevi uyarı grevi şeklinde olacak ve bir milyona yakın kadının katılması bekleniyor.
SiyasiHaber
14 Haziran 2019’da İsviçre’de yapılacak Kadın Greviyle ilgili olarak Basel Grev Komitesi’nden Fahriye ile, Nergis'in yaptığı söyleşiyi sunuyoruz.
Sevgili Fahriye, greve çok az bir zaman kaldı, hazırlıklar nasıl gidiyor?
Kantonal düzeyde örgütlenen bu grev, İsviçre çapında da koordineli bir şekilde planlanıyor. Her kanton kendi manifestosunu yazdı, birlikte İsviçre manifestosunu da kaleme aldık. Yerellerde çeşitli etkinlikler planlandı, örneğin bugün, Çarşamba günü Basel`de, SYKP Kadın Meclisi’nin de içinde bulunduğu, “Erkek Şiddetine Karşı Dans” grubunun son provası vardı. Kadınların kendini savunma sporu olan Wen-Do’dan esinlenerek oluşturulan bu dans, DUR! diye başlıyor ve kadınlar arası dayanışmaya vurgu yaparak bitiyor. Çok eğlenceli geçti son prova, 25 kadın vardık, her dilden ve renkten kadınlardık..
İsviçre dünyanın en modern ülkelerinden biri, burada kadın grevine neden ihtiyaç duyuldu?
Evet, en modern gibi görünen, ama hala erkek egemenliğinin yaşandığı bir ülke İsviçre. 1981 yılından beri cinsiyet eşitliği Anayasada yer alsa da, uygulamada bu eşitsizliğin boyutlarının büyüklüğü görülmektedir.
Bu ülkede kimse aldığı maaşı söylemez, böyle olunca da, iş görüşmelerinde yapılan pazarlık, işveren ile çalışan arasında sır gibi kalmaktadır. Açıkça konuşulmayan bu durum, toplu iş sözleşmeleri ve sendikal çalışmalarla aydınlığa çıkarılmaya çalışılmaktadır. Bu eşdeğerde işi yapan kadın ve erkekler arasındaki ücret uçurumunu göz önüne sermektedir. Bazı iş kollarında bu fark yüzde 20’nin üzerine çıkmaktadır. Başka bir deyişle, kadınlar 1 Ocak-28 Şubat arasında bedavaya çalışmaktadırlar.
Ev içinde nasıl görülüyor bu eşitsizlik?
Ücretli çalışma hayatının dışında olan, ev içinde üreten kadınların emeği ise hiç görülmemekte, yok sayılmakta, yeterince saygı görmemekte ve kadının erkekler tarafından çok kolay ve yasal olarak sömürüldüğü bir alana itilmektedir. Yaşlılık yoksulluğunun nedenlerinden biri de bu üretimin karşılığı olmaması ve ücretlendirilmemesidir. Erkeklerin kariyer yapıp, emeklilik kasalarında para biriktirdikleri bu zamanlarda, kadınlar karşılık almadan, gönüllü(!) olarak bedavaya çalışmaktadırlar. Buna dur demek ve kendimiz için ayıracağımız daha çok zamana kavuşmak için greve gidiyoruz.
Bizim yaşadığımız kentte bir köprü var, yüzyıllar boyunca kadınlar bu köprüden bir çuval içinde Ren nehrine atılmışlar cadı diye. Biz bugün hala her türlü aşağılanmaya, tacize, üzerimizde kurulan gizli ya da açık tahakküme karşı mücadele etmek zorundayız ve edeceğiz.
14 Haziran gününe olacak, bir program var mı?
Sabah saat 07.00 ve 09.00 arasında şehrin çeşitli yerlerinde kadınlar toplu olarak kahvaltı için buluşacaklar, saat 11’de ise, tüm İsviçre`de Çanlar kadınlar için çalacak.
SYKP Basel Kadın Meclisi şehrin en işlek caddesinde, “Ana dilinde konuş, çok konuş!” şiarıyla bir serbest kürsü yapacak, tüm kadınlar kendi dillerinde grev mesajlarını iletecekler.
Saat 15.24’te çalışmak zorunda olan kadınlar da işlerini bırakacaklar, bu saatten sonra, çalışsalar da bedavaya çalışacakları için!
Tiyatro alanında kurulacak grev bölgesi, “kâğıtsızlar” dediğimiz, oturumsuz kadınlar için de güvenli bir bölge olacaktır.
Saat 17`de başlayacak olan yürüyüş, şarkılar, konuşmalar ve skeçler eşliğinde, şehrin en işlek sokaklarından geçerek, yine alana gelecektir. Orada konser, sanatsal etkinlikler, yemek ve içmekle devam edecek olan etkinlik, alternatif diskoda, sabaha kadar sürecektir.
Hangi düzeyde bir katilim bekleniyor?
28 yıl önce yapılan ilk kadın grevine 500 bin kadın katılmıştı. Ben de, ne olduğunu bilmeden, her konuşulanı anlamadan katılmıştım bu greve. Ama şimdi, daha çok olanağımız var kadınları seferber etmek için, göçmen kadınlara ulaşabilmek için. Kadınların bilinç düzeyi daha yüksek, mücadele azmi daha çok. Artık bıçağın kemiğe dayandığı bir yere gelindi. Kadınları hayatın her alanında görünür kılmaya çalıştığımız bu grev, alışık olduğumuz grevlerin aksine, her alanda bir işi bırakma grevi değil, çeşitli olanakların sunulduğu- işi yavaşlatma, uzun öğlen molaları, tipik kadın-büro işlerini reddetme, ev işlerini yapmama, çocukları babaları ile işe yollama gibi, bir nevi uyarı grevi şeklinde olacak ve bir milyona yakın kadının katılması bekleniyor. “Kadınlar durursa, hayat durur” diyoruz ve bunu ispat edeceğiz!