Salgın hastalık döneminde dünya vatandaşlarının mental, tıbbi ve maddi zorlukla yaşadıkları vakıadır. Hastalık alınan yoğun önlemler sayesinde ve açık havada bulaşıcılığın azalması sayesinde seyreldi. İnsanlar günlük hayata kademeli olarak karıştılar. Psikolojiler toparlandı.
Bir ekonomik birim olarak insanın mobilitesinin artması ile ekonomik faaliyet de toparlanıyor. Makinelere daha fazla dayanan sanayi için daralma insana dayanan hizmet sektörüne nazaran daha ölçülü gerçekleşti. Günümüzde modern ekonomilerin önemli bölümü hizmet sektörüne dayanmaktadır. Türkiye’de bu oran %60’ın tahminen üzerindedir.
Hizmet sektörü ülkemizde istihdamın önemli bölümünü sağlamakta. Birçok yakın vadeli kaynağa göre emek piyasasının %55’ine yakınını ekonominin bu bileşeni sunmakta. Kişi sayısı olarak bakarsak 15 milyona yakın çalışanın bu gruptan beslendiğini ifade edebiliriz.
Buradan hareketle, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hizmet sektörüne bağlı olarak ciddi iş kayıpları olduğunu görmemiz gerekiyor.
Ancak memleketimizin emek piyasasına ilişkin sorunlar salgın hastalık ile başlamadı. Özellikle 2013 ve sonrasında başlayan finansal ve ekonomik dalgalanmalar iş yaratma kapasitemizi günden güne olumsuz etkiledi. Küresel krizden sonra hızla toparlayan istihdam piyasamız %8’ler civarı işsizlik oranlarını test etmesine rağmen buradan sonra yıllar boyu kötüye gitmiştir.