Fener Patrikhanesi’nin geçen hafta Ukrayna kilisesini Rus Ortodoks Kilisesi’nden bağımsız bir kilise olarak tanıma kararı alması “ulusalcı” basında “ABD ve Batı’nın işi”, “Fener’in Vatikanlaştırılması” şeklinde yorumlandı.
SiyasiHaber
Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerinin oldukça sıcak göründüğü bu dönemde Dünya Ortodoks Patrikhaneleri içinde “eşitler arasında birinci” sayılan Fener Patrikhanesi’nin Ukrayna kilisesinin Moskova Patrikhanesi’nden ayrılmasını onaylaması “ulusalcı” basında yer alan yazılarda ABD’nin bir hamlesi ve Fener’in Türkiye’nin kontrolü dışında hareket etmesi şeklinde yorumlandı.
Öte yandan bu yazılarda Fener Patrikhanesi üzerindeki Türkiye Devletinin güçlü etkisi, Fener’deki törene gelen Poroşenko’nun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından ağırlanmış olması, Rusya ile ilişkilerde son aylarda soğuk rüzgarların esmeye başladığı gibi konuların görmezden gelindiği dikkat çekti.
Cumhuriyet’in Olaylar ve Yorumlar köşesine Kiev’den yazan Deniz Berktay, Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Poroşenko bu gelişmeyi “Ukrayna’nın Rusya’yla son bağını koparması” olarak görürken, Rusya Devlet Başkanı Putin’in Fener’in bu kararı “para için ve ABD’nin teşvikiyle” aldığını açıkladığını yazdı.
Ortodoks dünyasındaki hiyerarşi tartışmaları
Berktay yazısında şu bilgileri verdi:
“Katoliklerde Papa’nın tek lider olarak kabul edilmesine karşılık, Ortodokslarda Fener Patriği, bu yetkiye sahip değil; farklı patrikhaneler var. Fener Patrikhanesi, dünyadaki diğer Ortodoks kiliseleri tarafından, “eşitler arası birinci” olarak kabul ediliyor. Başka bir deyişle, diğerleri, Fener’in onursal liderliğine diğer Ortodoks kiliseleri karşı çıkmamakla birlikte, Fener’in “fiili lider” olma isteğine sıcak bakmıyorlar. Bu konuda Fener Patrikhanesi, eskiden beri en fazla sorunu Moskova Patrikhanesi ile yaşıyordu. Zira, Moskova Patrikhanesi, “biz, Hıristiyanlığı Bizans’tan aldığımız için, onun devamı olan Fener Patrikhanesi’ni onursal olarak lider kabul ediyoruz. Fakat, Ortodoks dünyasının en büyük cemaatine sahip olan biziz ve Rusya, yüzlerce yıl, Ortodoksluk için en büyük mücadeleleri vermiştir. O nedenle, Fener bizim fiili liderimiz olamaz” diyordu.
“İkincisi, çoğunluğu Ortodoks olan Doğu Avrupa halkları üzerinde 1940’ların ortalarından (yani Soğuk Savaş’ın başlamasından) bu yana Batı ile Rusya arasında güç mücadelesi var ve o tarihten bu yana Moskova (gerek Sovyetler Birliği, gerekse Rusya Federasyonu) yönetimi Moskova Patrikhanesi’ni, Batı ise, Fener Rum Patrikhanesi’ni desteklemiştir.”
‘Fener Türkiye’nin denetimi dışında çıkıyor’
Berktay yazısını, “Ukrayna konusundaki gelişmeler, Türkiye topraklarında bulunan Fener Patrikhanesi’nin Türkiye’nin denetimi dışına çıkarak, çevre ülkelerin siyasetine etki eden ayrı bir aktör haline gelmeye başladığına işaret ediyor” ifadeleriyle tamamlıyor.
Deniz Berktay'ın yazısının tamamı için tıklayın
Türkiye’nin başını ağrıtacak karar
Aynı konuda OdaTV’ye konuk yazar olarak yazan Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Av. Hüseyin Özbek de “Türkiye Cumhuriyeti, yakın zamana kadar, Patrikhanenin iç hukuk sınırları içinde kalması, uluslararası teopolitik bir dinamiğe dönüştürülmemesi konusundaki devlet duyarlılığını titizlikle sürdüregelmiştir” diyerek, “Kilise kararı Türkiye’nin başını ağrıtacak’ görüşünü savundu.
Fener’in kararının politik sonuçları
Özbek yazısında şunları ifade etti: “Rusya Federasyonu'nu sıkıştırmada Ukrayna'yı ekonomik, politik, teolojik bir tramplen olarak görmektedir. Fener Patrikhanesi üzerinden gerçekleştirilen operasyon, aslında Rusya'nın teolojik uçağının düşürülmesidir. Rusya'nın batının bu hamlesine karşı tavrının nasıl şekilleneceğini hep birlikte göreceğiz.
“Rus uçağının düşürülmesinin yarattığı sorunların giderilmesine çalışılırken, teolojik uçağın düşülmesinin olası faturasının önümüze nasıl geleceği düşünülmelidir.”
Hüseyin Özbek'in yazısının tamamı için tıklayın