Donald Trump’ın “Kurtuluş günü ” sloganıyla açıkladığı gümrük tarifeleri mali piyasalarda şok etkisi yarattı. S&P 500 iki günde yüzde 10 geriledi, 5 trilyon dolar silindi. Ekonomi basınında egemen kanaat, “ABD kendine zarar verdi ” –Financial Times; “Mantıksız”, “Kral Trump deli mi? ” – The Economist; “Vahim bir hesap hatası ” – Die Zeit; “Çin’in işine yarayacak” – Wall Street Journal yönünde şekillendi. Bu kanaatler, büyük ölçüde, söz konusu “tarifelere”, artık dağılmakta olan neoliberal küreselleşme bağlamında bakmaktan kaynaklanıyor.
Gerçekteyse, bu tarifeler üzerinde düşünürken dikkate alınması gereken iki yeni bağlam var. Birincisi kapitalizmin yapısal (ekonomik ve hegemonya) krizi, ikincisi de ABD’de MAGA hareketi ve Trump üzerinden devleti ele geçirmeye başlamış dinci/faşist entelijansiyanın, ABD siyasetine ve bu krize ilişkin projeleri.
Neoliberal ve küreselleşmeci iktisatçılar ticareti “herkesin kazandığı” bir oyun olarak görürken Trump ve yönetim kadrolarını dolduran faşist entelijansiya küreselleşmeyi bir tür ekonomik savaş olarak okuyor; sistemi düzeltmek değil, yıkarak yeniden kurmak istiyor. Onlara göre küresel ticaret sistemi, uzun yıllardır Amerikan işçisini yoksullaştırdı, Çin’in yükselmesine zemin hazırlayarak ABD egemenliğini /“İmparatorluğunu” aşındırdı. Trump ve etrafındakiler bu sistemi düzeltmek değil, yıkarak yeniden kurmak istiyorlar. Tarifeler bu bağlamda küreselleşmeye karşı bir tür radikal müdahale niteliği taşıyor.
Bir faşist proje
Trump’ın imzaladığı “başkanlık kararnamelerini” hazırlayan faşist entelijansiya, ABD’nin küresel ekonomik ilişkilerde artık “iyi niyetli hegemon” değil, çıkarlarını ekonomik ve askeri yollardan açıkça dayatan bir imparatorluk olması gerektiğine inanıyor. Gümrük tarifeleri bu bağlamda birer savunma değil saldırı aracı olarak devreye giriyorlar: ABD pazarının sunduğu talebe erişim, küresel güvenlik mimarisinden yararlanma “izni”, diğer ülkelerin sermayeleri için artık sadece bir ekonomik fırsat değil, aynı zamanda onlar üzerinde bir jeopolitik baskı aracıdır!
Trump yönetimi bu stratejiyi sadece Çin’e karşı değil, Avrupa’dan Japonya’ya kadar müttefik ülkelere de uygulamayı amaçlıyor. Faşist entelijansiya, askeri sınai kompleksin, sanayi sermayesinin çıkarlarına, Trumpçı MAGA hareketinin arzularına (fantezilerine) uymayan tedarik zincirlerini parçalamak ve yeniden şekillendirmek istiyor.
Trump’ı yönlendiren faşist entelijansiya, tarifeleri sadece ticareti değil siyasi ve kültürel değerleri küresel çapta yeniden şekillendirme amacıyla da kullanmak istiyor. Örneğin, federal hükümetle iş yapmak isteyen yabancı şirketlere, çeşitlilik, eşitlik, kapsayıcılık (ırkçılık, kadın, LGBTİ hakları) ve/veya iklim krizi bağlamında yayımlanan başkanlık kararnamelerine uyma şartı dayatılıyor. Faşist entelijansiyanın elinde Amerika, artık küresel sisteme yalnızca piyasa kurallarını değil, kendi kültürel ve politik normlarını dayatan bir güç olmayı amaçlıyor.
ABD iç piyasasında fiyat artışlarına, bazı sektörlerde daralmaya yol açması, geçim sıkıntısı krizini derinleştirmesi beklenen bu önlemler, Trump rejiminin toplumsal tabanına bir büyük oyunun parçası, kısa vadede sıkıntı, uzun vadede zafer, refah vaadi olarak sunuluyor.
Sisteme karşı öfke duyan geniş kesimlere, “Bakın sizin için savaşıyoruz” mesajı veriliyor. Ekonomik milliyetçilik, “beyaz ırkın” üstünlüğüne dayalı bir imparatorluk fantezisi, dış politikada ve içeride bir hegemonya aracına dönüşüyor.
Trump başkan olduktan sonra hızla devreye giren politikaların ve bu gümrük tarifelerinin Trump’ın istikrarı bozulmuş aklından çıktığını düşünürsek üç tehlikeli gelişmeyi gözden kaçırırız. Birincisi ABD’de bir faşist entelijansiya devleti ele geçiriyor, yeniden şekillendiriyor. İkincisi, bu faşist entelijansiya, uluslararası siyasi kültürel ortamı ABD’nin ekonomik – askeri gücüne dayanarak yeniden şekillendirmeyi planlıyor. Üçüncüsü de, hemen tüm Avrupa ülkelerinde bu projeye olumlu bakan faşist hareketler gelişmeye devam ediyor.
Özetle, Trump rejimi, ABD’nin diğer devletler karşısında küresel üstünlüğünü, var olan neoliberal düzeni yıkarak, küresel çapta kendi faşist iradesine tabi bir düzen inşa ederek korumak istiyor.